Çalışanlar kadın doğum ve çocuk polikliniklerinin taşındığı Sarıyer Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin halini Sendika.Org’a anlattı
Erdoğan Şişli Etfal’i Acıbadem’in patronu Mehmet Ali Aydınlar’a vereceğini söyledikten sonra hastane parça parça taşınmaya başladı. Çalışanlar kadın doğum ve çocuk polikliniklerinin taşındığı Sarıyer Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin halini Sendika.Org’a anlattı. Yeterli doktor ve personel yok, güvenlik yok, ulaşım sorunu çözülmedi, hastane binası yeni yapılmasına rağmen bazı bölümler dökülüyor
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin kapatılması ve taşınması tartışmalarının ardından yaşananlar koca bir sorun yumağına dönüşmüş durumda. Süreç 2005 yılında Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir özel hastane açılışında Acıbadem hastanelerinin patronu Mehmet Ali Aydınlar’a “Mehmet Ali Bey, gelin size Şişli Etfal Hastanesi’ni verelim” sözlerinin ardından başladı.
Aradan geçen uzun zamana rağmen ciddi bir hazırlık yapılmadan Şişli’deki devlet hastanesinin kadın doğum ve çocuk poliklinikleri geçtiğimiz Ağustos ayında Sarıyer Çayırbaşı’nda yeni açılan binaya taşındı. Sarıyer Çayırbaşı’nda kente uzak bir noktada yer alan eski TEKEL sigara fabrikası alanına kurulu, yaklaşık 350 yatak kapasiteli hastane pek çok eksikle birlikte faaliyete geçirildi.
Bir süre sonra Şişli Etfal Hastanesi, Çayırbaşı ve Seyrantepe’deki hastane binalarına bölünecek ve Şişli’deki bina tamamen kapatılacak.
6 yıldır Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hemşirelik yapan ve taşınma sürecinden sonra Sarıyer’e geçen D.P.*, Sarıyer’deki hastanenin içler acısı halini ve taşınma sürecinin yol açtığı sorunları Sendika.Org’a anlattı.
Hastanenin henüz müteahhitten tam teslim alınmadığını ve bazı bölümlerin ruhsatları alınmadan açıldığını söyleyen hemşire D.P, “Bize, ‘varsa eksik söyleyin diyorlar’ Çünkü henüz teslim işlemi tamamlanmamış” dedi.
Eşya taşıma işlemlerini doktorların da dahil olduğu sağlık çalışanlarının yaptığının altını çizerek şunları söyledi:
Hastanenin taşınma işinin profesyonel ekip tarafından yapılması gerekir normalde. Hekimler, hemşireler çekyat, dolap, masa taşıdı. Medikal cihazlardan sorumlu olabiliriz ama diğerlerini de taşıdık.
D.P. hastanelerin kapatılması ve taşınması süreçlerinin halkın sağlık hizmetine erişimi hiçe sayılarak işletildiğine dikkat çekerek Şişli’deki çocuk ve kadın doğum bölümünün kapanmasının ardından Okmeydanı Araştırma Hastanesi’nde hasta sayısında patlama yaşandığını söyledi.
Çocuk yanık bölümünün çoğu hastanede olmadığını belirten D.P, Şişli’deki bölümün yer değişmesinin ardından hastaların yine Okmeydanı’na gittiğini ve bu hastanede iş yükünün arttığını belirtti.
D.P. ulaşım sorununa dikkat çekiyor:
Herhangi bir problemden yatan bir hastanın yattığı klinikle alakası olmayan bir sağlık problemi çıkabilir ve bu problem için başka bir alanda doktora konsültasyon atılması gerekir. Her alanda doktorun yeni hastanede olmayışı özellikle akşam ve haftasonlarında zaman zaman problem olabiliyor. Bu da hastanenin parçalanmaması gerektiğinin en önemli durumlarından biri.
“Normal şartlarda sağlık sisteminde çocuk hastanesi, kadın hastanesi vs. diye ayrım olmamalı. Çünkü bütün birimler birbirine bağlı” diyen D.P, şunları kaydetti:
Multidisipliner hastanede yatan çocuk hasta var diyelim. Tamamen bize bağlı. Yattıktan sonra bu çocuğun göz, kalp, cilt problemi çıkabiliyor. Doktor da çağrı yapıyor. Bu çocuğun göz ile ilgili probleminin olduğunu ve göz doktorunun gelip görmesini söylüyor. Sarıyer’de göz doktoru yok ama.
Bir başka örnek vereyim; çocuk bölümünde hasta var ama aynı zamanda ayağı kırık. Ortopedi de gelip muayene ediyor. Ama şimdiki halinde sadece kadın doğum ve çocuk bölümünü Sarıyer’e gönderdikleri için ortopedi yok, doktor yok, günde bir tane doktor polikliniğe geliyor, haftasonları da hiç yok. Burada hastalar bu haliyle doktor bekleyecek.
Hastane binasının 6 yıldır sistemleri çalışmadığı için belli bölümler su altında kalmış ve çürümüş. D.P, şunları anlatıyor:
Su basıyor, altında nem var. 6 yıldır sistemleri çalışmadığı için çürümüş. İlk taşınma sürecince medikalciler oksijen ve yangın sistemlerini onarmaya başladılar. Yeni bir hastaneye geliyoruz ama yeniden onarıyoruz. Korkunç paralar dönüyor burada. Bütün malzemeler yeni alındı. Her şey yeni. Ama ilk günden perdeler düşmeye başladı. Her gün asansörlerden en az 1-2 tanesi servis dışı. Asansörler kaç ay suyun ve çamurun içinde kalmış. Asma tavanlar çıkmış, düşebilir. 4. katın tamamı kilitli çünkü pencereleri yıkık durumda.
Hastanenin yapımında dört mimarın görev aldığını aktaran D.P, hepsinin de projeyi tekrar çizdiğini ve uyum sorunu yaşandığını belirterek şunları söyledi:
Üç kliniğin ortasında kadın ve erkeklere ait 20-30 kişilik soyunma odaları var. Ama burada toplamda 60 tane asistan var, 30 hemşire var. Kliniklerin içinde asistan odası yok, hemşire odası, dinlenme odası, mutfağı hiçbir şeyi yok. Biz odalardan kendimize yer yaptık. Projede yok biz yaptık fiili olarak.
Temiz çarşaf odası ve kirli-temiz çarşaf odası asistan odası, ördek sürgü yıkama yeri tuvalet yeri. Ekipman odası uzman doktor dinlenme odası. Tabelaları farklı ama biz değiştirdik, başka yer yok çünkü. Tabelada farklı yazıyor. Bütün asistanlar- hemşireler ortada bir tane banko var orada çalışıyor. Şişli’deyken dinlenme odası, mutfak vs vardı. Burada hiçbir şey yok. Biz oluşturduk.
D.P akşamları servis kapılarının açık bırakıldığını söylüyor:
Can güvenliğimiz yok. Akşamları kapılar açık. Şifreli ama bütün hastanenin şifresini aynı yapmışlar. Hastalar da öğrenmiş bir de sosyal medyada paylaşmışlar. Herkes şifreyi girip başka tarafa geçebiliyor. Personelin kullandığı asansörün kartlı olması lazım. Birinin bizi öldürmesini mi bekliyorlar? Herhangi bir hasta yada yakını personel alanına girebiliyor.
Bazı klinikler şifrelerini değiştirdi ama nereye kadar? Örneğin çocuk kliniğinde hasta yakınlarının elini 3kolunu sallayarak girmemesi lazım çünkü sağlık yani ama giriyorlar. Kapıyı zorlayarak da giriyor hasta. Giriyorlar her katta güvenlik yok.
Belirli saatlerde hasta yakınlarının çıkması lazım. Ama hastaneye gelen belinde silahla içeriye girebiliyor. Güvenlik yok ki. Beyaz kod verilmiş ama çalışmadığı için güvenlik gelmemiş. Kapıda bir güvenlik var zaten gelecek kimse yok aslında. Alışveriş merkezlerinde bile X-ray cihazı var ama hastanelerde hiçbir güvenlik önlemi yok.
D.P. personel yetersizliğine dikkat çekiyor:
Kliniklerde sadece bir temizlik personeli var. O da her yere yetişmeye çalışıyor. Sabah temizlik yapıyor sonrasında da kliniğin ihtiyaçlarına koşuşturuyor. Hastayı getirip götüren, ilacı götürüp getiren, kan götüren de o. İnanılmaz personel açığı var. Bazen biz yapıyoruz personel işlerini çünkü multidisipliner bir durum var. Örneğin doktor sabahları ilaçları girmek zorunda, vizit oluyor. Hemşire ilaçları kontrol edecek onaylayacak. Onaydan sonra personel gidip ilaçları alacak. İlaçlar gelecek hemşire de o ilaçları hastaya yapacak. Bunların hepsi birbirine bağlı. Biri olmayınca bizim işimiz aksıyor, hastanın tedavisi aksıyor.
Hastanenin su kaynağı üzerine kurulmasından kaynaklı su baskını olduğunda -3 ve Çocuk Acil Servisi girişi olan -2’nin hasar gördüğüne dikkat çeken D.P, bakteri sorunu yaşandığını belirtti.
D.P, “Hastanede nem var ormandan kaynaklı. Hastanede klima var ama sıcak açık. Biz klinikte sıcaktan pişiyoruz. Çünkü hastane nemini sıcak hava ile kurutmaya çalışıyorlar” diyor.
* Kaynağımız adını gizli tutmak istediği için gerçek kimliğini yansıtmayan bir kısaltma kullanılmıştır.
Sendika.Org