Makale ve videolarımda sık sorulan sorulardan biri, “Peki çare ne?” Çare yok, AKP’ye oy verirken bana mı sordun da, çareyi benden istiyorsun? Herkes yaptığı hatanın bedelini ödeyecek, mart seçimlerinde deprem olacak Akşam gazetesinde göğüsleri kıvançla dolduran, gözleri sevinçten yaşartan başlık: “Saniyede çarklar dönüyor” Yok benim imla hatam değil, Akşam böyle manşet girmiş, ama eminim ilk fark eden […]
Makale ve videolarımda sık sorulan sorulardan biri, “Peki çare ne?” Çare yok, AKP’ye oy verirken bana mı sordun da, çareyi benden istiyorsun? Herkes yaptığı hatanın bedelini ödeyecek, mart seçimlerinde deprem olacak
Akşam gazetesinde göğüsleri kıvançla dolduran, gözleri sevinçten yaşartan başlık:
“Saniyede çarklar dönüyor”
Yok benim imla hatam değil, Akşam böyle manşet girmiş, ama eminim ilk fark eden benim, çünkü THY seferlerinde başka gazete kalmayınca bile kimse Akşam okumuyor.
Bu iddia Conor McGregor’un Khabib Nurmagomedov ağzını burnunu dağıttıktan sonra “Kalleş hakemler, ben onu yenmiştim aslında” demesine benziyor, yere iki kırk dış daha tükürürken. Yahu, sanayi üretimi yerde kaburgalarını tutup “Of anam, kemiklerim” diye inliyor, ambulans yolda. İşte grafik:
Ağustos iyi bir aydı, gelecek sene bu zamanlar “Ah, geçen Ağustos, işler ne iyiydi ya!” diye yakınacağız. Çünkü eylülde KDV’ye bakıyorum, ekonomi uçurumdan atlamış. Evet, size müjdem ödemeler dengesi ya da döviz krizini en az bir altı ay erteledik. Kötü haberim, bunalım şekil değiştirdi, virüs bağırsaklara yayıldı, stagflasyonun yanında bir de özel sektörün kayalıklara sürü halinde koşan lemmingler gibi toplu intiharını seyredeceğiz.
Ara sıra bir yerlere konuşma yapmaya çağırırlar, ama genelde iptal edilir. Çünkü konuşmayı düzenleyen şahıs(lar) kafadan önalıcı bir rica yapar: “Sayın FÖŞ, fazla karamsar olmasak, bu arkadaşlar küçük işletme sahibi, morallerini bozmasak?” Abi, git o zaman Şahan’ı çağır sana stand-up yapsın. Hastanın ciğerleri metamorfoz, öksürürken yere ufak parçalar sıçrıyor Arnavut ciğeri misali. Doktor olarak gelip bir de püro mu uzatacağım? Bat-tı-nız!
Bat-tı-nız!!!
Artık sizi ben bile kurtaramam. Bu saatten sonra dolar/TL 4,00 da olsa, popo ateşten çembere girdi, akrep gibi kendini sokup şerefiyle intihardan başka çözüm yoktur.
Bakın, Rahip Brunson evine döndü, döviz pazarına nur yağdı. O kadar ki, Sevgili Hazine’miz 2,5 milyar dolar yeni Eurobond ihracı için yetki verdi. Ama bunların adı Papaz-bond olacakmış. Bankalarımız da bağırsaklarına giren libor artı tefeci spreadlerine kahramanca göğüs gererek borçlanıyorlar. Vatandaş kur oynaklığından öylesine afalladı ki, ne pozisyon alacağını bilmiyor, ama en önemlisi, hükümetin gururla ilan ettiği gibi:
Yeniden dengeleniyoruz!!!
Kimsenin cebinde ithal oto, Çekya’ya Noel ziyareti, gravyer peyniri, Karlboro sigarası ve Guçi ayakkabısı alacak para kalmadığı zaman yeniden dengelenmek çok kolay. Hatta size daha iyi bir haber vereyim, yakında yeniden dengelenmeyi aşıp, aşırı-dengelenme sürecine gireceğiz. Yani cari fazla üreteceğiz, çünkü üretim durduğu için enerji de ithal etmeyeceğiz.
Ehh, bir yanda şakır şakır borçlanan Hazine-bankalar, öte yanda Trump’un her dakika attığı övgü dolu twitler, üçüncü yanda da bağrından yeniden dengelenen vatandaş olunca, ne kadar akbaba varsa döviz-tahvil pazarına üşüşür tabii. Yeniden dengelenme bitince karkası ilk onlar gagalamak istiyor.
Dış dengeyi hallettik, ama iç dengeyle siyasi denge zortladı. İç denge zortladı, çünkü kısır döngü başladı. Her gün ParaAnaliz’de konkordato ilan eden şirketlerin haberini manşetten veriyoruz. Niye? Çünkü biz vatan hainiyiz. Tamam o doğru ama başka bir nedeni daha var. Makro-veriler içeride yaşanan dramın boyutlarını açıklamaya yetersiz kalıyor.
Önce inşaat-taahhüt sektörünü etkisine alan konkordatolar, sonra ayakkabıcılığa, şimdi de tedarik zincirlerinin kritik halkası lojistiğe yayıldı. Konkordatoların yanında Türkiye’den kaçan liman şirketi ve Bulgaristan’da iştiraklarını satan Acıbadem Hastaneleri yavaşlayan ekonomi ve ödenmeyen borçlar ikileminde sıkışmanın boyutlarına delalet.
Konkordato, kurtuluş değil. Sonu tabutlukta bitecek bir yoğun bakım. Bu yöntemle şirkete 5-6 ay borcunu öteleme şansı tanınıyor, ama 6 ay sonra ciro daha yüksek, faizler daha düşük, TL daha değerli olmayacak ki?
Nereden mi biliyorum? The visible village requires no tourist guides, Baba. Bak, BloombergHT tüketici güven endeksi, Ekim ön ölçüm aşağıda. Alt endekslerden özellikle fiili harcamalarla “korele” olan “Tüketim Eğiliminde” eğilime bakın hele.
Bu anketi rahmetli CNBC-E döneminden beri her ay okurum, düzenleyicileri uzun zamandır ilk kez -kendilerine has nazik üsluplarıyla- bu denli karamsar görüyorum:
“Artan döviz kurları neticesinde oluşan yüksek enflasyon ve faizin tüketim eğilimindeki gerilemenin en büyük nedeni olduğu kanaatindeyiz.
Özellikle tüketim eğilimindeki gerilemenin Haziran ayından bu yana güçlü olması, diğer öncü göstergelerle de birleştirince, iç talepte önemli gerileme sinyali veriyor.”
Yani iç talep sizlere ömür, ama çarşambanın gelişi perşembeden belliydi. Bakın temmuz ortalamalı istihdam grafikleri ne gösteriyor:
Hele bir eylül gelsin, o iki çizgi de negatife dönecek. Tüketici moralsiz, iş bulamıyor, gelirini de enflasyon hatır hatır gemi sıçanı gibi kemiriyor. Neyi harcayacak da, iş dünyası ciro yapacak?
Size TÜİK’in ciro endeksi ve TÜFE grafiğini sunayım. reel ciro sene başından bu yana akıl almaz bir hızla aşınıyor:
Dur, dur, sen bu işi bilmiyorsun, FÖŞ. İç talebin ham çökelek oynaması acilen enflasyonu tedavi eder. Evet, benim de korkum bu ya! Ya enflasyon 2-3 ay sonra %5’e gerilerse? Mezarlıklarda yer kalmaz valla. Nasıl mı? Yahu kardeşim, bu senenin ortalaması %25 faiz diyelim; krediyi almışsın, ciro artışı düştü senede %10’a, nasıl ödeyeceksin? Finansman gideri/ciro rasyosu patlar!
Makale ve videolarımda sık sorulan sorulardan biri, “Peki çare ne?”
Çare yok, AKP’ye oy verirken bana mı sordun da, çareyi benden istiyorsun?
Herkes yaptığı hatanın bedelini ödeyecek, mart seçimlerinde deprem olacak.
Kaynak: Para Analiz
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.