Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı gerekçesiyle 5 Ocak’tan beri tutuklu olan Berkay Ustabaş’ın duruşması 1 Kasım’da görülecek. Ustabaş duruşma öncesi yazdığı mektupta herkesten sesini duyurmak için destek istedi
Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı gerekçesiyle 5 Ocak’tan beri tutuklu olan Berkay Ustabaş’ın duruşması 1 Kasım’da görülecek. Ustabaş duruşma öncesi yazdığı mektupta herkesten sesini duyurmak için destek istedi
Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı gerekçesiyle 5 Ocak’tan beri tutuklu bulunan Devrimci Gençlik Dernekleri Genel Sekreteri ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Berkay Ustabaş’ın duruşması 1 Kasım’da görülecek. Ustabaş duruşma öncesi kaleme aldığı mektupta ayrıcalık değil hukukun uygulanmasını istediğini belirterek herkesi kendisine destek olmaya çağırdı.
Mektubuna “Bu mektubu size evimden ve üniversitemden yaklaşık 600 kilometre uzaktan, Kırıkkale F Tipi Kapalı Hapishanesi’nden yazıyorum” diye başlayan Ustabaş, bu mektubun kamuoyuyla paylaşılmasının, kendisinin de aralarında olduğu tutuklu on binlerce üniversite öğrencisinin adalet arayışına bir ses olacağını düşündüğünü söyledi.
Herhangi bir Hukuka Giriş kitabında tutuklamaya gerekçe olabilecek iki eylemden söz edildiğini; bunlardan birinin “kaçma şüphesi”, diğerinin ise “delillerin karartılma ihtimali” olduğunu belirten Ustabaş kendi durumu hakkında şunları söyledi:
Şimdi soruyorum, evime yönelik baskından hemen sonra üstelik gözaltında dahi değilken soruşturma savcısına kendi ayağımla giderek ifade vermişken, dahası 20 yıldır aynı yerde ikamet ettiğim ve aynı kentte üniversite okuduğum göz önüne alındığında nasıl bir kaçma şüphesinden söz edilebilir? Yine soruyorum: Beş yıl önce katıldığım ve dönemin neredeyse tüm gazetelerinin ilk sayfasından duyurduğu bir cenazenin yazılı ve görsel tüm delilleri ortadayken hangi delilin toplanması gerekçe gösterilerek 3 duruşmadır tahliye edilmiyorum? Ve elbette savcı, kimlere, neden ve nasıl ahdetmiştir ki 10 aydır ailemden ve arkadaşlarımdan uzakta bir hapishane hücresinde tutuluyorum? Ve yine İstanbul’da doğup büyümüş, ailesi de bu kentte yaşayan biri olarak neden ve hangi gerekçelerle Kırıkkale’deyim?
Adalet kurumlarının işlediği hemen her yerde işlenen suça karşılık gelen cezaya dair aşağı yukarı bir tahminin olacağını söyleyen Ustabaş şöyle devam etti:
Oysa evrensel ve demokratik hukuk kurallarının değil, keyfiyetin egemen olduğu, biatın hukuktan daha itibarlı hale getirilip “iktidara yakın olup olmamanın” politik davaların tek belirleyeni olduğu ülkemizde ne yazık ki içerisinde bulunduğum davaya dair herhangi bir tahminde bulunmam güç. Mafya artıklarının, uyuşturucu satıcılarının, kadın katillerinin, tecavüzcülerin “kader mahkumu” denilerek dışarıya salınmalarının altyapısı döşenirken, kendilerine dayatılan “kaderi” değiştirmek isteyen yüzlerce sendikacıya, gazeteciye, siyasetçiye ve öğrenciye ise duvarın öte yanında tutulmak reva görülüyor. Kişiye özel yargı kararı, kayırma ya da ayrıcalık değil beklediğim! Hukuk dışı bir soruşturma ve beraberindeki tutuklama ile hak ve özgürlüğü 10 aydır gasp edilen bir üniversite öğrencisi ve yurttaş olarak hukuk çerçevesinde hareket edilmesini, davranış ya da eylemlerin yaptırımının keyfiyete değil yasaya göre değerlendirilmesini; kısacası memleketimizde adaletin ve demokrasinin hakim olmasını istiyorum.
Ustabaş mektubunun sonunda bir sonraki duruşmanın görüleceği 1 Kasım’a dek sesini duyurmak için herkesten destek olmasını istedi.
BERKAY USTABAŞ’A ÜÇÜNCÜ DURUŞMADA DA TAHLİYE YOK
Sendika.Org