Kamu bankaları olan Halkbank, Vakıfbank ve Eximbank tahvil ihracını ilan edip kısa sürede 10,8 milyar TL sağladı. Kısa sürede bu büyüklükteki bir işlemin gerçekleşmesi akıllara İşsizlik Fonu’nun kullanılma ihtimalini getirdi
Kamu bankaları olan Halkbank, Vakıfbank ve Eximbank tahvil ihracını ilan edip kısa sürede 10,8 milyar TL sağladı. Kısa sürede bu büyüklükteki bir işlemin gerçekleşmesi akıllara İşsizlik Fonu’nun kullanılma ihtimalini getirdi. Peki AKP’nin ekonomi yönetimini emanet ettiği ABD’li McKinsey’in ilk işi bu muydu?
İktisatçı yazar Uğur Gürses 3 kamu bankasının tahvil ihracı kararı ile çok kısa bir sürede 10,8 milyar TL sağlamasını değerlendirdi. Gürses kendi blogunda yayımlanan “McKinsey’in ilk işi bu muydu?” başlıklı yazısında AKP iktidarının cevaplaması gereken bir dizi soruyu sıraladı.
Halkbank, Vakıfbank ve Eximbank 25 Eylül’de tahvil ihracını ilan edip, kısa sürede satışı tamamlayarak 10,8 milyar TL sağlamıştı.
Tahvillerin belli olduğunu ancak satışın kime yapıldığının açık olmadığını kaydeden Gürses, “Zorunluluk olmasa da bu yaklaşık 11 milyar TL’yi masaya koyan ‘nitelikli yatırımcının’ kimler olduğu şeffaf biçimde açıklanmalıydı. Bu yapılmadığı için; bu ihraç edilen tahvillerin İşsizlik Sigortası Fonu’na satılmış olabileceği söylentisi yayıldı” dedi.
İşlemlerin bu kadar hızlı sonuçlanması nedeniyle kaynak olarak İşsizlik Fonu’nun kullanılmış olabileceği iddiasını dile getiren Gürses, İşsizlik Fonu’nun yasal olarak devlet tahvili, repo ve kamu bankalarında mevduat dışında yatırım yapılması olanaksız olduğunu söyledi ve ekledi:
Bu durumda, İşsizlik Fonu’nun bankaların ihraç ettiği tahvilleri alması olanaksız. Ama diğer yollar kullanılmış olabilir.
Gürses yazısının devamında fonun yağmaya açılabileceği iki yöntemin varlığından bahsederken “Ankara’ya danışmanlık vermeye başlayan McKinsey’in ilk ele alıp mekanizmasını kurduğu iş bu mu oldu?” sorusunu sordu. Gürses’in yazdığı iki yöntem ise şöyle:
- ilk olasılık; acaba İşsizlik Fonu elindeki tahvilleri Varlık Fonu’na borç vermiş olabilir mi? Varlık Fonu da bu tahvilleri repolayıp elde ettiği parayı kamu bankalarının sermaye açığını gideren bu tahvil ihraçlarına yatırmış ve kamu bankalarını sermayelendirmiş olabilir mi?
- İkinci olasılık; İşsizlik Fonu repoya para yatırabiliyor. Dolayısı ile yine kamu bankalarınca ya da Varlık Fonu aracılığı ile oluşturulan özel bir mekanizmayla, İşsizlik Fonu “özel mekanizmaya” parasını yatırıp repo yapar, “özel mekanizma” ise kamu bankalarınca ihraç edilen bu “sermaye benzeri tahvilleri” satın alır.
İktidarın konu ile ilgili açıklama yapması gerektiğini belirten Gürses yazısının son kısmında cevaplanması gereken bir dizi soruyu sıraladı:
Dönüp dolaşıyoruz; Hazine’nin 2018’in ilk 8 ayında yaptığı 40 milyar TL’lik net borçlanmanın dörtte biri kadar büyüklükte üç kamu bankasının iki günde iharç edip sattığı 10.8 milyar TL’lik tahvilleri kimin nasıl aldığı açıklanmaya ve şeffaflığına ihtiyaç duyulan bir durum
Bu “muğlak” tahvil ihracı sır gibi saklanırsa getireceği daha olumsuz şayialar ve sorular piyasayı dört dönecektir.
Örneğin şunun gibi: İşsizlik Fonu’nun repoya nakit yatırma ya da tahvil borç verme, “özel bir mekanizma” yoksa acaba nihai fonlayıcı Merkez Bankası mı oldu?
ilk durumla bu son olasılık arasında epey fark var; birincisinde sistemde olan fon sistem içinde el değiştiriyor. İkincisinde ise “monetizasyon” benzeri bir etki yapıyor. Yani Merkez Bankası’nın nihai olarak İşsizlik Fonu’na repo yapması demek. Yani parasal büyüklükler açısından iç varlık genişlemesi demek.
Her halükarda yan yollardan geçerek İşsizlik Fonu’nun parası kullanılmışsa hem ücretlerinden kesildiği için, hem de nihai olarak bu fonların yararlanıcısı olarak işçilerin parasıyla devlet bankasına sermaye konmuş demektir. Onlara sormadan.
Kaptı-kaçtı gibi son dakikada şeffaflık içinde yapılmadığı için bu sorular birbirini izleyecek.
En doğrusu: Ankara’da ekonomi yönetiminin bir açıklama yapması.
Eğer Ankara İşsizlik Fonu’na da el atmışsa normalda Hazine kesesinden kamu borç stokunu artıracağı biçimde olması gereken bir işi de örtülü hale getirmiş demektir.
Güncel tartışmaların ışığında şu soru da akla gelmiyor değil:
Ankara’ya danışmanlık vermeye başlayan McKinsey’in ilk ele alıp mekanizmasını kurduğu iş bu mu oldu?
Kamu borç stokunu artırmadan yan cepten kamu bankalarına bu sermaye artırım modelini mi kurdu?
http://sendika62.org/2018/09/meclisin-denetleyemedigi-butceyi-abdli-mckinsey-denetleyecek-511723/
Sendika.Org