Kamuya açık olmayan bilgilerin bir özel firma ile paylaşılması ve daha da önemlisi devletin dönüşümü projesini bu firma üzerinden yürütülmesi için ‘yeni bir kozmik odaya girilme’ durumu olduğunu söylemek belki iddialı olur. Ancak her halükarda bu anlaşmanın detayları derhal açıklanmalı
Kamuya açık olmayan bilgilerin bir özel firma ile paylaşılması ve daha da önemlisi devletin dönüşümü projesini bu firma üzerinden yürütülmesi için ‘yeni bir kozmik odaya girilme’ durumu olduğunu söylemek belki iddialı olur. Ancak her halükarda bu anlaşmanın detayları derhal açıklanmalı
Ekonomik kriz gündeminin tam ortasında yapılan ABD ve Almanya ziyaretleri, geçtiğimiz hafta açıklanan Yeni Ekonomik Plan (YEP) için dış destek sağlama çabası olarak görülebilir.
Gezinin ilk ayağı tamamlandı. ABD Başkanı D. Trump ile ayaküstü yapılan görüşme ve Pastör Brunson’ın yakında salıverileceği haberleri dışında, pek bir gelişme olmadan New York Seferi’nin tamamlandığını düşünmüştüm, ama Hazine veMaliye Bakanı Berat Albayrak beni yanılttı. Meğerse, New York Seferi’nde çok kritik bir gelişme yaşanmış.
Albayrak’ın açıklamaları, YEP’in tanıtımı ve detayları ile ilgili. Ancak sonra şu kritik bilgiyi açıklamış:
“Yeni program bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek”
Bunun anlamı şudur: Türkiye’deki kurumlara ve siyasi iradeye yurt dışındaki güven o kadar düşük ki, ekonomi yönetimi IMF’ye gitmeden bu ‘güven krizini’ aşmak için ABD’li bir danışmanlık firmasıyla çalışmak zorunda kaldı. Bu sayede, bir IMF anlaşması yapmadan yapmış gibi yapmanın yolu bulunmuş oldu.
Kamuya açık olmayan bilgilerin bir özel firma ile paylaşılması ve daha da önemlisi devletin dönüşümü projesini bu firma üzerinden yürütülmesi için ‘yeni bir kozmik odaya girilme’ durumu olduğunu söylemek belki iddialı olur. Ancak her halükarda bu anlaşmanın detayları derhal açıklanmalı.
Eskiden, kamu reformu ve devletin dönüşümü tartışmasını, Devlet Planlama Teşkilatı’nın hazırladığı (YEP gibi değil, gerçek planlar!) planlarından, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü tartışma metinlerinden, TÜSİAD raporlarından takip ederdik. Belli ki bundan sonra McKinsey raporlarını okuyacağız!
Kamu adında denetim işlevini yerine getiren Sayıştay gibi kurumların ve TBMM’nin işlevsizleştirilmesi ve daha kötüsü bunların yerine henüz bir şey konulamaması, Türkiye’deki devlet krizinin ne boyuta geldiğini gösteriyor.
Konunun açığa kavuşturulması gereken pek çok boyutu var, bunlar ortaya çıktıkça yorumlamaya devam edeceğim.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.