Elektrik ve doğal gaza yapılan zamları analiz eden Makina Mühendisleri Odası, zamların nedeninin dışa bağımlı enerji politikalarından kaynakladığını belirtti
Elektrik ve doğal gaza yapılan zamları analiz eden Makina Mühendisleri Odası, zamların nedeninin dışa bağımlı enerji politikalarından kaynakladığını belirtti
TMMOB’a bağlı Makina Mühendisleri Odası (MMO) 1 Ağustos’tan itibaren uygulanmaya başlanan elektrik ve doğal gaz zamlarını enerji politikaları ve fiyat oluşum mekanizmaları ile birlikte inceleyen kapsamlı bir çalışmaya imza attı. Çalışmaya ilişkin açıklama yayımlayan MMO, elektrik ve doğal gaza yapılan zamların dışa bağımlı enerji politikalarından kaynaklandığının altını çizdi.
Son iki yıldır doğal gazdaki artışa rağmen elektrikte zam yapılmadığına dikkat çekilen açıklamada “Bunun nedeni siyasi iktidarın 2017 yılındaki Anayasa Değişikliği Referandumu ve 2018 yılındaki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerini öngörerek zamların yaratacağı tepkilerden çekinmesidir. Bu nedenle elektrik perakende satış tarifeleri, 2018’de yapılan küçük oranlı zamlar haricinde genellikle sabit tutulmuş ve 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra büyük oranda zam yapılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada benzer durumun doğal gazda da olduğuna dikkat çekilerek şöyle denildi:
Doğal gazda da benzer bir durum söz konusudur. Fiyatlar 2015’te sabit tutulmuş, 2016 Ekim ayında yüzde 10 indirilmiş; 2017 Anayasa Referandumu ile 2018 Başkanlık ve milletvekili seçimleri gözetilerek, 2018’de elektrik üretimi için satılan doğal gazın fiyatlarında yapılan artış dışında; fiyat artışları esas olarak 24 Haziran seçimleri sonrasında yürürlüğe konulmuştur.
Açıklamada elektrikte 1 Ağustos-30 Eylül 2018 tarihleri arasında geçerli olan zamlı yeni tarifeye göre tüketici gruplarına uygulanan tarifelerin bir önceki döneme ve 2017 yılı 4. Çeyrek Dönemine göre yüzde artışlarına da yer verildi.
Tüketici Grubu | Bir Önceki Döneme Göre | 2017 Yılı 4. Çeyreğe Göre |
Mesken | 9,0 | 22,0 |
Ticarethane | 14,0 | 27,4 |
Sanayi (Alçak Gerilim) | 14,0 | 26,8 |
Sanayi (Orta Gerilim) | 14,1 |
27,6 |
Tarımsal Sulama | 14,0 | 27,4 |
Doğal gazda ise Ekim 2011’de yüzde 15, 2012’de yüzde 32,5–yüzde 43,4 oranında zamlar, Ekim 2016’da yüzde 10 indirim ve 2018 Ocak, Nisan, Ağustos aylarında farklı tüketim grupları için yüzde 14’ten yüzde 43,4’e varan değişen oranlardaki zamlar söz konusudur.
Yapılan bu zamlarla birlikte bir ailenin ortalama doğal gaz ve elektrik faturasının asgari 235 TL olduğuna, yani bir asgari ücretin yüzde 14,66 olduğuna ve dar gelirli ailelerin ödemekte güçlük çekeceğine dikkat çekildi.
Açıklamada, Türkiye’de elektrik enerjisinin yüzde 47’si sanayi sektöründe, yaklaşık yüzde 22’si konutlarda, yüzde 26’sı ise ticarethanelerde tüketilmesine dikkat çekilerek “Zaten uluslararası rekabet gücü zayıf olan Türkiye sanayisinin son gelen zamlar ile üretim ve rekabet gücü daha da zayıflayacak hatta birçok tesis kapanma riski ile karşı karşıya kalacaktır” denildi. Son yapılan zamlarla birlikte birçok ürün ve hizmette fiyat artış gerekçesi olacağının da altı çizildi. Ayrıca döviz kurlarındaki artışlarla birlikte elektrik ve doğal gaza yeni zamların gelebileceğine de dikkat çekildi.
Açıklamada, elektrik sektöründe üretim, iletim, dağıtım ve satış ana faaliyetlerinin ayrıştırılması ile her birinin ayrı kurum/şirketler tarafından yerine getiriliyor olmasının her bir faaliyetin elektrik fiyatları artışına olması gerekenden daha fazla etki ettiği kaydedildi. Elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin doğrudan veya dolaylı korunmalarının ise her yeni açılan tesisle beraber faturalar zam olarak yansıyacağı kaydedildi.
Açıklamanın sonunda ise şu ifadelere yer verildi:
Rasyonel işleyeceği” iddia edilen piyasa mekanizması sonucunda, hâlihazırda elektrik talebinin arz kapasitesinin gerisinde kalması ve planlama olmayışından ötürü özellikle fosil yakıt esaslı birçok santralın ölü yatırım olduğu, bu ölü yatırımların kredilerle yapıldığı, özel sektörün ödeyemediği kredi borçlarının şu veya bu şekilde Hazine’ye ve tüketicilere yansıtılacağını görmezden gelen ve ayrıca “kapasite bedeli” adı altında bu irrasyonel yatırımlara destek çıkan enerji yönetiminin bilgisi ve becerisinin tartışmalı olduğu açıktır.
İthal kaynağa dayalı elektrik üretim politikaları adım adım terk edilmeden; serbestleştirme ve özelleştirmelerden vazgeçilmeden; yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretim altyapısı geliştirilmeden; toplum çıkarlarını esas alan kamusal planlamaya dayalı kurumsal üretim, iletim, dağıtım politikaları uygulanmadan ülke ve toplum aleyhine politika ve zamların süreceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Sendika.Org