Erdoğan iktidarının sembolü olan Çamlıca Camii’nin inşa edildiği tepenin eteklerinde bir mahalle Kirazlıtepe. AKP’li Üsküdar Belediyesi’nin rantsal dönüşümü dayattığı mahallede halk, “Biz buradayız” diyerek mücadeleyi sürdürüyor
Erdoğan iktidarının sembolü olan Çamlıca Camii’nin inşa edildiği tepenin eteklerinde bir mahalle Kirazlıtepe. AKP’li Üsküdar Belediyesi’nin rantsal dönüşümü dayattığı mahallede halk, “Biz buradayız” diyerek mücadeleyi sürdürüyor
İstanbul’un en yüksek tepelerinden biri olan Üsküdar Çamlıca eteklerinde şirin bir mahalle Kirazlıtepe. Şimdilerde ise bu eski halinden uzak, kentsel dönüşüm adı altında yapılan rantsal yağmanın pençesinde. Onlarca yıldır oturdukları evleri boşaltmak istemeyen mahalleliler, harabe halindeki yapılar, çöplük haline getirilmeye çalışılan sokaklar, molozların üstünde oynayan çocuklar ve tüm bunların ardında inşası devam eden Çamlıca Camii… Erdoğan iktidarının sembolü ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti tarihinin “en büyük cami yapım projesi” olan bu yapı, Kirazlıtepe’nin yıkıntıları arasında yükselmeye devam ediyor.
Mahalleye söylediğimiz saatten erken vardığımızda, ilk durağımız olan Kirazlıtepe Kentsel Dönüşüm, İmar ve Güzelleştirme Derneği henüz daha kepenk açmamıştı. Derneğin hemen yanındaki esnafa gazeteci olduğumuzu söylememizle art arda telefon trafiğinin başlaması bir oldu. Gazetecilerin geldiğini duyan, boynumuzdaki fotoğraf makinelerini gören geldi ve bir anda derneğin önünde mütevazı bir kalabalık oluştu. Bu sırada kimisi “Bilerekgizleniyor burada yapılanlar” diyerek anlatmaya başladı yaşadıklarını, kimisi de belediye tarafından gönderilen boşaltma tebligatını gösterdi.
Derneğe girip kamerayı kurduğumuzda ise herkes kendi yaşadığını kendi dilinden anlattı. Konuşmalar başladıkça mahallenin pek çok farklılığı bir arada barındırdığını,şimdi de birlikte mücadele ettiğini anlamış olduk. “Burası Çakaltepe’ydi, burayı biz emeğimizle Kirazlıtepe yaptık” diyen Ali abi, oy verdiği Erdoğan’a tepki göstererek “İsrail’in Filistin’e uyguladığı politikayı Türkiye’de bize uyguluyorlar” diyen Sabriye teyze ile “Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz” diyen fırıncı Mehmet amca…
Kirazlıtepe Kentsel Dönüşüm, İmar ve Güzelleştirme Derneği, kentsel dönüşüm sürecinde mahalleli adına tek muhatap olması için kurulmuş. Derneğin sekreteri Bayram Ali Kot yaşadıkları süreci “Mahallemiz Kasım 2016 itibariyle kentsel dönüşüm alanı ilan edildi. 2017 itibariyle TOKİ bir ofis açtı ve yılsonuna kadar vatandaşlarla sözleşme yapmaya çalıştı. Ancak başaramadı ve çekti gitti. Daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu işi Üsküdar Belediyesi’ne devretti. Şubat 2018 sonunda da mahallemiz riskli alan ilan edildi. Böylece bize dayattıkları koşulları kabul ederek evlerimizi boşaltmamızı istediler” diyerek özetliyor.
Derneğin başkan yardımcısı Mikail Dülye ise kendilerine hiçbir hukuki güvence verilmediğini, yurttaşların projeden bihaber olduklarını belirterek “Projeyi görmek içinde olmak ve temel şartnamelerini tamamen birlikte hazırlamak istiyoruz”diyor.
Taleplerinin kabul edilmek bir yana sürekli geçiştirildiğini söyleyen Kirazlıtepeliler, evlerini boşaltmayı reddettikleri için belediyenin baskı ve tehditleriyle karşı karşıya. Mahalleyi dolaşmaya başladıkça bu baskı ve tehdidin ne olduğuna bizzat şahit oluyoruz. Güne iş makinelerinin sesiyle uyanıyorlar, evlerini vermeyenler moloz yığınlarıyla iç içe yaşıyor, çocuklar hiçbir oyun alanı kalmadığı için bu yığınların üstünde oynuyor, mahalle yaşanılmaz bir hale getiriliyor.
Ziyaretimizin gerçekleştiği günün sabahında bir hafriyat kamyonunun mahalleden bir teyzeye çarptığını öğrendik, neyse ki yaralı kurtuldu! Tepeye doğru çıktıkça evlerinin penceresinden, kapıların girişinden meraklı gözlerle bize bakan mahalleliyle karşılaşıyoruz. Bizleri belediyenin görevlileri zannedenler önce tepki gösteriyor, gazeteci olduğumuzu söyledikten sonra “Görün halimizi” diyorlar. Dernekte, mahallelinin psikolojisinin bozulduğuna dair aktarımları anımsıyoruz. Her an “Evimizi yıkmaya gelebilirler” tehdidi altındaki koca bir mahalle…
Biraz daha ilerledikçe muhteşem bir İstanbul manzarası da ayaklarımızın altına seriliyor. Bir abla sesleniyor bu sırada:“Şehrin en güzel yerinde bizleri yaşatırlar mı? Buraları zenginlere peşkeş çekecekler. Bizleri de en ücra köşelere atacaklar.”Bir esnafın dükkanına giriyoruz. İçerisi rutubet kokuyor. Hemen arkasındaki evin yıkımının ardından molozların kaldırılmamasını ve son günlerdeki yoğun yağışların da etkisiyle duvarların şiştiğini, içerisinin su içinde kaldığını gösteriyor.Tepeye yaklaştıkça cami inşaatının yakınındaki lüks apartmanlar dikkatimizi çekiyor.
Soruyoruz “Kimler yaşıyor burada” diye. Aldığımız cevap şaşırtmıyor: “Kirazlıtepe’yi riskli alan ilan ederek evlerimizi boşaltmak istiyorlar. Ama bu apartmanların hepsi izinli. Çünkü burada kalan AKP’li vekil, belediye meclis üyesi var. Anca onların bulunduğu alanı kentsel dönüşüm dışında bıraktılar”. Dev proje olarak kurulan Çamlıca Camii’nin etrafında o ihtişama uygun yapıların, profillerin olabilmesi için süpürme projesi aslında kentsel dönüşüm. Kirazlıtepeliler de bu durumun farkında.
“Buraya kocaman bir cami yapıp etrafını ona göre dizayn edecekler. Biz onların pahalı mağazalarından alışveriş yapabilecek durumda değiliz. Bu yüzden burada kalmamıza izin vermeyecekler” diyorlar.İş makinelerini durduran halka karşı zabıta ve birkaç polis ekibi yetmeyince bugünlerde çevik kuvvet ekipleri mahalleye yığılıyor. Tüm bu baskı ve tehditlere karşı ise 40 yıllık Kirazlıtepeli Müzeher teyze cevap veriyor: “Eylemse eylem, kavgaysa kavga… Biz buradayız…”
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.