Mersin’de çocuk istismarına karşı Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelenler “İdam ve hadım çocukları değil toplumsal çürüme ortamını yaratan iktidarı korumayı amaçlıyor” dedi
Mersin’de çocuk istismarına karşı Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelenler “İdam ve hadım çocukları değil toplumsal çürüme ortamını yaratan iktidarı korumayı amaçlıyor” dedi
Mersin Kadın Platformu ile Emek ve Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelen Mersinliler çocuk istismarına karşı ortak basın açıklaması yaptı.
Ortak açıklamayı Mersin Tabip Odası yönetim kurulu üyesi Ayşe Jini Güneş okudu. Güneş sözlerine şöyle başladı:
Son günlerde en önemli değerlerimizden olan çocuklarımıza dair çok can yakıcı olaylara tanıklık etmekteyiz. Sekiz yaşındaki Eylül Yağlıkara ve dört yaşındaki Leyla Aydemir, son dokuz yılda kaybolan 104 bin 531 çocuktan ikisi ve ikisi de geçtiğimiz günlerde ölü bulundu. Ensar Vakfı’nda yaşanan istismar, Aladağ’da kız çocuklarının yanarak ölmesi ve her gün yeni çocuk istismarı vakalarının ortaya çıktığı koşullarda, bütün bunların karşısında çocuklara çığlık atmayı öğretmeye çalışan Aile Bakanlığı, AKP tarafından reddedilen çocuk istismarı yasası ve ortaya atılan tecavüzü aklama yasalarıyla, 9 yaşında kız çocuklarının evlenebileceğini söyleyen Diyanetle Türkiye çok uzun zamandan beri çocuklar için güvensiz bir ülke haline dönüşmüş durumda.
Türkiye’nin çocukların cinsel istismarı ve sömürüye karşı korunmasına ilişkin Avrupa Konseyi Lanzarote Sözleşmesi ve Avrupa Konseyi’nin kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ile ilgili İstanbul sözleşmesi’ne imza attığını hatırlatan Güneş sözlerine şöyle devam etti:
Ne var ki geçtiğimiz yıllarda, mecliste çocuk istismarını önlemeye yönelik yasaların etkin işletilmesine dair sunulan bütün önergeler iktidar partisi AKP’nin oylarıyla reddedilmiştir. Bireysel şiddet eğilimi, toplumsal dinamiklerden bağımsız düşünülemez. Şiddet ve istismar hep güç ilişkileri içindeki eşitsizlik ve adaletsizlik sonucu ortaya çıkmaktadır. Toplum ve kültürün bu ilişkilere açtığı alan da kolaylaştırıcı etki sağlamaktadır. Cinsel istismar ve tecavüz cinsellik değil cinsel şiddettir. Yani şiddet uygulamak için cinselliğin kullanılmasıdır. Cinsel istismar ve şiddet suçları failleri, cinsel dürtüleri ile değil, şiddet uygulamaya hakları olduğuna inançları ile hareket etmektedirler.
AKP’nin çocuk istismarı ve cinayetleri karşısında idam, hadım gibi çözümlerinin yaşanan olayların münferitleştirmeye, hastalık olarak görülmeye neden olduğunu ekleyen Güneş şunları kaydetti:
Toplumsal öfkeyi iktidarı meşrulaştıran bir histeri aracı olarak yönetmek amacıyla gündeme getirilen idam ve hadım çocukları değil toplumsal çürüme ortamını yaratan iktidarı korumayı amaçlıyor. Hadım veya idam istismarın kaynağını ortadan kaldıramaz. Cinsel istismar, bir cinsel dürtü ürünü değil, kendinden güçsüz olan üzerinde kurulan bir tahakküm yöntemidir. Hadım gibi cinsel dürtünün ilaçla baskılanması uygulaması şiddeti, istismarı, tecavüzü bitiremez. Aksine bu yöntemler, suçun ataerkil, cinsiyetçi sistemin neden olduğu toplumsal çürümeden kaynaklandığını ört bas etmekte ve suçu salt faile indirgemektedir. Çözüm; şiddeti ve suç eğilimini besleyen, çocukları, kadınları, engellileri, hayvanları ve sonunda hepimizi savunmasız hale getiren, eşitsiz güç ilişkilerinde tahakkümün hak olduğu kabülüne neden olan sorunların tespiti ve üzerine gidilmesidir.
Güneş, istismarı çocukların fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete uğramadan önlenmesi gerektiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
Cinsel suçların faili her bireyin ruhsal bozukluğu olduğu (hasta, deli vb.) varsayımı doğru değildir. Cinsel şiddet suçunu işleyen her failin ruhsal bozukluğu olduğu varsayımı, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların toplumsal ve ideolojik boyutunun göz ardı edilmesine sebep olur ve bu sorunun sağlıklı bir biçimde çözülebilmesini engeller. Ruhsal rahatsızlığı olan kişilerin cinsel dokunulmazlığa dönük bir suç işlemesi halinde ise tıbbi uygulamanın ne olacağı ve nasıl olacağı insan hakları, hekimliğin evrensel değerleri ve tıbbın bilimsel değerleriyle olmalıdır. Hadım ve idam gibi popüler tartışmaların cinsel suçları önleyici bir yönü yoktur. Bu tartışmalar sadece suç işlendikten sonrasına yönelik üstelik sağlıksız tartışmalardır. Cinsel istismar suçlarını önleyici politikalar şarttır. Bu yüzden çocukla teması olan tüm kesimlere (öğretmen, servis şoförü, okul personeli, aile vb) dönük farkındalık çalışmaları yürütülmelidir. Cinsiyet eşitliği, üreme ve cinsel sağlık dersleri eğitim müfredatında yer almalıdır. Mağdura ve faile yönelik veri ve kayıt sistemleri oluşturulmalıdır. Mağdurun ikinci ve daha fazla kez mağdur edilmesini önlemek amacıyla Çocuk İzleme Merkezleri, Adli Görüşme Odaları ve çocuk koruma merkezlerinin sayısı arttırılmalıdır.
Jini’nin açıklamasının ardından son yayımlanan KHK ile ihraç edilen akademisyen Esra Ergüzeloğlu Kilim söz alarak şunları söyledi:
Kafası karışık olanlara, gündelik yaşamını sürdürmek kaygısıyla haksızlıklara göz yuma bilenlere sesleniyorum. Kendi emeğinin gücünden başka bir güce tapmayanlara güvenin. Gerçekler bir gün gün gibi su yüzüne çıktığında utancınız saklayamayacağınız kadar büyük olmasın. Evlatlarınızın yüzüne gururla bakın. Bilimi, adaleti, gelecek güzel günleri tüketmeyin. Tehditler, baskılar, uyguladığınız şiddet sözümüzü büyütüyor. Atılan çamur bize yapışmıyor. Dayanışmanın, dik durmanın, eleştirel düşünmenin bilimsel üretimin gücü bizdedir, tarihi onlar değil biz yazıyoruz ve yazmaya devam edeceğiz.
Sendika.Org/Mersin