Erdoğan’ın seçim performansı için “Ya bir prompter komplosu var ya gerçeklik algısını tamamen kaybetti ya da seçim anaforu bütün ayarları bozdu” diyen Kemal Can, bunun yarattığı endişenin sonuç doğurabileceğini belirtti
Cumhuriyet yazarı Kemal Can, Erdoğan’ın son günlere damgasını vuran performansını değerlendirdi. “Ya bir prompter komplosu var ya gerçeklik algısını tamamen kaybetti ya da seçim anaforu bütün ayarları bozdu” diyen Can, bu durumun iktidar saflarında yarattığı endişe ile sonuç doğurabileceğini belirtti
“Baskın basanındır” diyerek giriştiği erken seçim atmosferinde rüzgarı muhalefete kaptıran Erdoğan’ın gafları ve bilinçli olup olmadığı tartışmalı çarpıtmaları öne çıkmaya başladı.
Birkaçını sıralarsak;
Kemal Can, Erdoğan’ın bu alışıldığın dışındaki seçim performansını Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde değerlendirdi.
Söylenenlerin “tarihsel gerçekleri çarpıtma” tanımlamasıyla açıklamanın yetersiz kaldığını belirten Can, şöyle devam etti:
Ya Erdoğan çok ciddi bir prompter komplosuyla karşı karşıya, ya gerçeklik algısını tamamen kaybetmiş durumda ya da girilen seçim anaforu bütün ayarları bozdu. Çünkü eğer yapılan bir çarpıtma olsa, çarpıtmanın kime ve neye hizmet ettiği son derece belirsiz. Birincisi, biz köprüyü satacağız diyen komünistler kimdir? Sattırmam diyen Özal neyi temsil etmektedir? Muhalefetin köprüyü satma tehlikesine karşı, AKP’ye oy verecek seçmen nerededir? Erdoğan’ın anlattığı tarihe göre, Özal sıkı bir komünist, o dönem komünistleri her kimse fena halde neoliberal olmalı.
Koca bir parti teşkilatını “metal yorgunluğu” ile itham eden, yurttaşlık hakkını kullanarak sandıkta mesaj verebilecekleri “münafıklık” ile suçlayan Erdoğan’ın bu defa elindekileri yere düşürüp kırıp dökerek yarattığı gürültüyle gündem olduğunu belirten Can, yazısını da şöyle noktaladı:
Herkesi metal yorgunluğuyla suçlayan liderde iyice açığa çıkan paslanma, performans zafiyeti ve savunma telaşı, muhalefet cephesinde yarattığı eğlence imkânından çok, iktidar cephesinde oluşturduğu endişeyle sonuç doğurmaya aday.
Ortaya çıkan anketlerin çoğunda iktidar oy oranında bütün bu gelişmelerin karşılığı olacak bir gerileme görülememesinden doğan yoğun şaşkınlık görülüyor. Hem ülkenin içinde bulunduğu koşullar, hem de başta Erdoğan olmak üzere iktidar sözcülerinin yaşadığı çaresizlik karşısında hâlâ fazla yüksek bir oy desteği olduğu görüşü hâkim.
Fakat meseleye bir de şu açıdan bakılabilir: Yüksekten düşmek için yeterince yükseğe çıkmak gerekir. Ve çok yüksekte oksijen seviyesi fazlaca düşer.
* Yazının Cumhuriyet’teki tam hali için tıklayın.
Sendika.Org