Alman seyircilerden ıslıklar yükseliyor. Teknik direktör Löw seyirciye “yapmayın, alkışlayın” anlamında beden diliyle bir şeyler ifade ediyor. Ama protesto alkışları devam ediyor
Alman seyircilerden ıslıklar yükseliyor. Teknik direktör Löw seyirciye “yapmayın, alkışlayın” anlamında beden diliyle bir şeyler ifade ediyor. Ama protesto alkışları devam ediyor
8 Haziran akşamı TRT Spor’da, Almanya’da oynanan Almanya-Suudi Arabistan Dünya Kupası son hazırlık maçlarından birisini izliyoruz.
Türk asıllı Alman futbolculardan Mesut Özil oyunda yok. Belki taktik gereği, belki sahada başka şeyler denendiği için, belki de başka bir şey.
Oyunun ikinci yarısında ise Türkiye uyruklu başka bir Almanya vatandaşı İlkay Gündoğan oyuna alınmak için sahanın kenarına geliyor.
Alman seyircilerden ıslıklar yükseliyor. Teknik direktör Löw seyirciye “yapmayın, alkışlayın” anlamında beden diliyle bir şeyler ifade ediyor. Ama protesto alkışları devam ediyor.
Üstelik oyuna giren İlkay her top ile buluştuğunda bu protest tavır belli düzeyde de olsa sürüyor. İlkay’ın yüz hali ise psikolojik açıdan analize değecek kadar berbat. Öyle ki, bu psikolojik hal bedenine de yansımış olmalı ki, birçok basit hata yapmasına neden oluyor.
Almanya’nın bir önceki hazırlık maçı olan Avusturya müsabakasında da aynı görüntüler yaşanmış, bu defa Mesut Özil de protestolara maruz kalmıştı. Demek ki durum sıradan değil…
TRT spikeri beyefendi ise bu durumu bir türlü çözemediğini ve anlayamadığını söylüyor.
Öyle ki konuyla ilgili Almanya Cumhurbaşkanı dahi müdahil olmak durumunda kalmış, “Onların sözlerini ciddiye almam gerekirse, ki almamam için herhangi bir neden yok, o zaman ikisinin de Alman devletine bağlılıklarını dile getirip ortaya çıkan görüntüyü düzeltmeleri onlar için iyi olur” ifadelerini kullanmış, Almanya teknik direktörü Löw daha önceki basın toplantısında durumu kontrol etmeye yönelik, kendisi ve Almanya ulusal futbol takımı için sorun olmaması gerektiğine yönelik açıklama yapmış…
İlaveten İlkay Gündoğan ve Mesut Özil de açıklamalar yaparak yanlış anlaşıldıklarını ve bir şekilde kullanıldıklarını çünkü başka bir nedenle davet edildiklerini ifade eden açıklamalar yapmışlar ama tüm bunlara rağmen bizim spiker ıslıkların nedenini bir türlü anlayamadığını söylüyor.
Sözde çakallık yapıyor. Elbette yalan söylüyor. Oysa bal gibi biliyor.
Peki, konu nedir? Konu 14 Mayıs’ta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İngiltere’de bir dizi ilginç görüşmeleri ve temasları sırasında, hem ticaret hem propaganda misali Türkiye kökenli Almanya vatandaşlarını sözde basına kapalı olarak davet etmesiyle gerçekleşen buluşmadır. Basına kapalı olduğu için olsa gerek her yerde boy boy fotoğraflar, görüntüler ile ortaya çıkan tablo “Erdoğan etkisi” teması ile topluma pazarlanmıştı. Hatırlanacağı gibi söz konusu o görüşmeye Mesut Özil, İlkay Gündoğan, Cenk Tosun icabet ederken, Liverpool’da oynayan Türkiye kökenli Emre Can katıl(a)mamıştı.
İşte bu gelişmelere dayalı olarak gerçekleşen söz konusu seyirci protestosu esasen iki Almanya vatandaşı olan, Almanya’da yetişen ve şu anki kariyerlerini Almanya’da gerçekleştiren Mesut ve İlkay’ın, Türkiye’deki siyasi bir partinin genel başkanı ve Cumhurbaşkanı olan kişinin siyasi propaganda malzemesi haline gelmiş olmalarına yöneliktir.
Üstelik unutulmamalı ki; Söz konusu buluşmanın veya davetin Almanya devleti nezdinde de ciddiye alınmasının asıl nedeni, olayın üçüncü ve başka bir ülkede cereyan etmesidir. Fotoğraf esasen bir açıdan da şudur; İki Alman vatandaşı İngiltere’de Türkiye Cumhurbaşkanı ile görüşmüştür. Bu aynı zamanda diplomatik usuller ve gelenekler açısından hiç de olağan değildir. Almanya için hiç değildir.
O ıslıklar diyor ki; “Siz Almanya vatandaşısınız. Sizin başka bir ülkenin siyasi kimlik taşıyan ve uluslararası boyutta cereyan eden bir görüşmenin aktörleri olamazsınız. Ama yok siz Almanyalı değilseniz o halde ülkenize gidin… Eğer Türkiye uyruklu vatandaşımızsanız o halde Almanyalısınız… Hiçbir Alman vatandaşı başka bir ülkenin başkanı da olsa bir üçüncü ülkede böyle görüşmeler yapamaz.”
Meslek hayatı okumak, gezmek, görmek ve anlatmak olan spikerin bundan haberi yok… Yalancı… Çünkü kendisi de var olan siyasi ve ekonomik düzenin bir aktörü…
İşte böyle… “Futbol sadece futbol değildir”… Olmalıdır ama değildir. Bu durumda seyirci için de “futbol sadece futbol” olmuyor…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.