Ümit Akçay, İtalya örneği üzerinden küresel finansal krizin Avrupa’daki yansımasını yazdı, “Neoliberal Avrupa’da ısrar ya AB’nin dağılmasına ya da faşizmin yükselmesine neden olacaktır” dedi
Ekonomi yazarı Ümit Akçay, küresel finansal krizin Avrupa’daki yansımasından söz etti, SYRIZA paradoksunun bir benzerinin bugün İtalya’da yaşandığını belirtti ve ekledi: “İtalya’nın yaşadığı kriz, neoliberal AB modelinin krizidir. Neoliberal politikalar sağ popülizmin çaresi değil, nedenidir. Neoliberal Avrupa modelinde ısrar etmek ya AB’nin dağılmasına ya da faşizmin yükselmesine neden olacaktır”
Neoliberal AB modelinin krizi İtalya’ya uzandı. Bu, seçim sonuçlarını da doğrudan etkiledi. Ekonomi yazarı Ümit Akçay, neoliberal Avrupa’nın krizini İtalya örneği üzerinden Gazete Duvar’a yazdı.
Küresel finansal kriz, 2010 sonrasında Avrupa’ya ulaşınca etkilerinin ne denli büyük olacağının bilinemediğini, finans şirketlerinin devletler tarafından kurtarılması amacıyla özel zararın kamu zararına dönüştürüldüğünü ve krizin Avrupa’da kamu borcu krizi halini aldığını belirten Akçay, “Ancak buradaki kritik nokta şu: Yüksek kamu borcu, krizin nedeni değil sonucudur. AB kurumlarınca krizden çıkış için kurgulanan kemer sıkma paketinin amacı, ironik bir şekilde, kriz sonucunda yükselen kamu borcunu düşürmek idi” diye ekledi.
Avrupa’nın ortak para birimi içindeki ülkelerde geniş kesimlerin hükümetlerinin ekonomi politikalarında söz hakkı olmadığını keşfetmek zorunda kaldığını belirten Akçay, AB’nin çelişkisini şöyle anlattı:
AB üyesi ülkelerinin kendilerine özgü ekonomi politikası yürütebilmeleri söz konusu değil. Bunun anlamı, seçmenlerin kendi ülkelerinde izlenecek ekonomi politikalarının belirlenmesinde herhangi bir etkisinin olmaması. AB’nin kural temelli neoliberal kurumsal dizaynı, ekonomi politikalarının demokratik yollarla değiştirilmesine kapalı.
Akçay’ın aktarımına göre, AB içindeki bu çelişkinin en somut görünümünün SYRIZA oldu. Yunanistan’da 2010 krizi sonrası kemer sıkma paketlerini uygulayan iktidarların çökmesi sonucu “borçların yeniden yapılandırılması” ve “kemer sıkma politikalarına son verilmesi” vaatleriyle iktidara gelen SYRIZA, AB’nin ekonomi yönetimi karşısında boyun eğmek zorunda kaldı ve kemer sıkma politikalarını aynı sertlikte sürdürdü. Bu, “SYRIZA paradoksu” idi.
İtalya’da yaşanan da “SYRIZA paradoksu”nun bir başka görünümü oldu.
4 Mart’taki seçimlerde mevcut yapının eleştirisi yapan, sol olarak anılsa da sol ile değerlendirilmesi zor olan 5 Yıldız Hareketi ile sağ popülist-ırkçı Lig, parlamento çoğunluğunu elde eti.
İki parti, “avrodan çıkış” ve “kemer sıkma politikalarına son verme” amacıyla koalisyon görüşmelerine başlasa da bu iki vaat ilerleyen zamanda gündemden düştü. Tarafsız ve etkisiz bir başbakanda uzlaşı sağlanırken, müstakbel kabine Maliye Bakanlığı için Avro Birliği’ni eleştiren bir iktisatçıyı önerdi. Cumhurbaşkanı da bu öneriyi veto etti ve koalisyon girişimi bertaraf edildi.
İtalya’da şu anda gündemde olan; 1999-2001 arası IMF Türkiye masası şefi olan, neoliberal ortodoksinin yılmaz savunucusu Carlo Cotarelli’nin hükümet kurmak için görevlendirilmesi.
Akçay, yazısını İtalya’da yaşanan krizin doğrudan neoliberal AB modelinin krizi olduğunu belirterek noktaladı:
İtalya’nın yaşadığı kriz, neoliberal AB modelinin krizidir. Bu krizin nasıl aşılacağı, neoliberal müesses nizamın son kalan iki temsilcisi olan Merkel ve Macron’un Brexit sonrasında AB’yi yeniden güçlendirme planlarının geleceğini de etkileyecek.
Ancak 2008 krizinden bu yana gördüğümüz mekanizma halen işliyor: Neoliberal politikalar sağ popülizmin çaresi değil, nedenidir. Neoliberal elitin açmazı şu: Neoliberal Avrupa modelinde ısrar etmek ya AB’nin dağılmasına ya da faşizmin yükselmesine neden olacaktır.
* Yazının Gazete Duvar’daki özgün hali için tıklayın.
Sendika.Org