“Çok sayıda devlet kadınlar için aktif bir finansman politikasını açıkça yürütmekte kararsız, isteksiz görünüyor”
“Çok sayıda devlet kadınlar için aktif bir finansman politikasını açıkça yürütmekte kararsız, isteksiz görünüyor. Sadece ABD’de gözlemlenen muhafazakâr hareketlerden söz etmiyorum. En liberal finansçılar bile kadınlarla çalışmanın artan yararını anlamakta güçlük çekiyorlar”
Birkaç gün önce yayınlanan Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin raporu cinsiyetçi eşitlik olmadan sürdürülebilir kalkınma olmayacağını açıkladı. BM Kadın Birimi Fransa temsilcisi Miren Bengoa ile bir söyleşi yaptık. (Humanité)
Yoksulluğa karşı mücadelede ve doğal kaynakların korunmasında tüm iyi niyetler kadınların hakkını ihmal etmenin sonucunda alt üst mü olacak? BM Kadın Birimi’nin on gün önce yayımladığı rapor bu konuda uyarıda bulunuyor. Uluslararası toplumun 2030 yılına kadar sürdürülebilir kalkınma konusunda saptadığı 17 amaca ulaşmaya sözünden iki buçuk yıl sonra, adı geçen kuruluş bu amaçlardan beşincisi olan cinsiyet eşitliği ve kadın ve kız çocuklarının özerkliği konusunda durum saptaması yaptı. Bilanço: Amacın gerçekleşmesini engelleyen çok sayıda fren mevcut. Oysa diyor BM Kadın Birimi “Cinsiyet eşitliği olmadan ne açlığın kökü kazınır, ne küresel ısınmaya karşı zafer kazanılır ne de biyoçeşitlilik kurtarılabilir”.
BM Kadın Birimi’ne göre cinsiyet eşitliği olmadan sürdürülebilir kalkınma olmaz deniliyor. Bu geçerli olan bir saptamamıdır?
M.B. Milenyum Amaçlarının (Sürdürülebirlir kalkınma amaçları programından önce BM programı) deneyiminden çıkarılan saptama budur. Geçen on yılda gerçekleşen ilerlemeler basit bir nedenden dolayı pek anlamlı olmadı: Cinsiyet eşitliği öne çıkarılmadı ve hatta saptanan her amaç içinde enine boyuna ele alınmadı. Kadın ve kızların özgürlüğü konusunda güçlü tutkuların sürdürülebilir kalkınma amaçlarıyla bütünleşmesi için 2015 yılında yürütülen küresel savunmanın kozlarından biri, bu olgusal saptamadan hareket etmesiydi: Eşit yanlı ve kapsayıcı bir toplum olmadan, verimliliğin yeterliliği ve gıda konusunda yeniden bölüşümün hakkaniyetli olması yapısal olarak olanaksızdır.
Küresel ısınmaya karşı mücadele stratejilerinde kadınların özgürlüğü neden elzemdir?
Tüm amaçlar birbirine bağlıdır. Bunları birer birer yorumlamak zordur. Ama küresel ısınmanın sonuçları üzerinde duralım. Bu gözlemlenmiş bir durum olup kadınlar erkeklere göre 14 kez daha fazla dayanıksızdır. Su kıtlığı ya da eko-sistemlerin tahribatı günlük yaşamlarını anında etkiler ve ayrıca uzun vadede etkileri vardır. Çoğu kez genç kızlardan gidip su getirmeleri istenir. Oysa, giderek daha fazla uzakta su ararlar ve okula giderek daha az giderler. Daha genel olarak, kadınlar doğal afetler karşısında daha dayanıksızdır. 2004 yılındaki tsunami’de, çok kadın ölmüştür çünkü tsunaminin etkilediği bölgelerde ya yüzmeyi bilmezler ya da hareketlerini engelleyen elbiseler giyerler. Bu güçlü bir simgedir. Erkek ve kadınlar birlikte dayanıklılık sistemlerini kesinlikle kurmalıdırlar çünkü aynı günü yaşamazlar, aynı saatlere sahip değillerdir ve ne de aynı bilgiye erişimleri vardır.
Tersine, gıda kaynaklarının yönetiminden kadınlar sorumludur. Bu onlara çevresel bir eylem gücü vermektemidir?
Kesinlikle. Öte yandan, tarımsal kooperatiflerde, erkeklere olduğu gibi kadınlara da aynı karar gücüne, aynı teknik kaynaklara ve aynı gelirlere erişmeleri sağlanırsa, doğal kaynakları daha gelişmiş koruma görüşleriyle yönettikleri saptanmıştır. Sonuç tüm topluluk için olumludur. Bu konuda örnekler vardır. Senegal’de, tarım ilaçlarının aşırı kullanılması toprakları mahvederken ve kimi gıdaların tüketilmesini engellerken, kadın kooperatifleri sadece organik tarım konusunda yeteneklerini artırmakla kalmayıp işletmesini de üstlenirler ve ürünlerin pazara ulaşmalarını sağlarlar. Bu önemli bir noktadır: Bugün, kadınlar tarımsal nüfusun yüzde 45’ni oluştursalar da, satışların kârı hep erkekler ya da erkek aracıların elinde kalır.
1995’de itibaren, BM çevrenin yönetimi konusunda her düzeyde kadınların katılmasının öneminin altını çiziyordu. 20 yılda ne değişti?
2015 yılında itibaren yanlışları düzeltmek iradesinde önemli ilerlemeler kaydedildi. Devletler bu sorunsalı ele alıyorlar, nadir olsa da. Ama buna koşut olarak, çatışmalarda ve istikrarsız toplumsal durumlarda artış gözlemliyorsak da, birçok ülkede bu ilerlemelerin önü kesilebilir. Çok sayıda devlet kadınlar için aktif bir finansman politikasını açıkça yürütmekte kararsız, isteksiz görünüyor. Sadece ABD’de gözlemlenen muhafazakâr hareketlerden söz etmiyorum. En liberal finansçılar bile kadınlarla çalışmanın artan yararını anlamakta güçlük çekiyorlar.
Mart 2018
[Humanité gazetesindeki Fransızca orjinalinden İsmal Kılınç tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir.]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.