“Erdoğan, Afrin’de iş bitinceye kadar Doğu Guta direnişin devam etmesini istedi. Pazarlıklar bu yüzden uzadı. Duma’da İslam Ordusu’na ‘direnin’ diyen de Erdoğan’dır”
“Erdoğan, Afrin’de iş bitinceye kadar Doğu Guta direnişin devam etmesini istedi. Pazarlıklar bu yüzden uzadı. Duma’da İslam Ordusu’na ‘direnin’ diyen de Erdoğan’dır”
Fehim Taştekin, Gazete Duvar’daki “Felakete doğru” başlıklı yazısında, Suriye’de kimyasal saldırı iddialarının ardından girilen tehlikeli süreci değerlendirdi.
Suriye savaşının her kritik aşamasında kimyasal saldırı iddialarının gündeme geldiğini hatırlayan Taştekin, son iddianın kaynağında güvenilirliği tartışmalı Beyaz Miğferliler grubunun yer aldığını belirtti.
Taştekin, kimyasal saldırı iddiasının Suriye’nin elinin güçlendiği bir aşamada gündeme geldiğini ve Suriye’yi vurmak için fırsat bekleyenlere bahane verdiğini belirterek, Suriye’nin böyle bir şey yapmasının mantıkla çeliştiğine dikkat çekti:
… olayın arkasında ve önünde olup bitenleri biliyoruz: Suriye ordusu, Doğu Guta’nın yaklaşık yüzde 80’ini kontrol altına aldıktan sonra geriye 8-9 bin kilometrekarelik alanı işgal eden Duma kalmıştı. İslam Ordusu’nun eninde sonunda teslim olacağı öngörülüyordu.
Burada Suriye yönetiminin önündeki en hassas mesele, İslam Ordusu’nun Adra’da ele geçirdikten sonra canlı kalkan olarak tuttuğu sivil rehinelerdi. Rejim yanlısı diye hapishanelerde tutulanların sayısı 4-5 bin civarındaydı. Çoğu kadın ve çocuklardan oluşuyordu. Bir anlaşmaya varılmak üzereyken, hatta kimi kaynaklara göre anlaşmaya varılmışken 150 bin sivil ve binlerce rehinenin bulunduğu küçük bir bölgeye kimyasal silah atılması akla zarar. Şam cephesinin başlıca argümanı böyle. Bu sava Batı’dan da destek veren çok sayıda uzman çıktı. En çok sorulan soru şu: Suriye kazanan tarafken neden kendisini vurmak için tetikle bekleyen uluslararası güçlere bahane sunsun?
Her şeyden önce bu olay daha önce Halep’te Kürtlere karşı kimyasal silah saldırısının sorumluluğunu üstlenmiş sicili bozuk bir örgütün bölgesinde cereyan ediyor.
Duma, Suriye’yi felakete sürükleyen vekâlet savaşının aynası olan bir yer. Sadece Şam’ı tehdit eden yönüyle değil buradaki grupların dış bağlantıları açısından da çarpıcı unsurlar barındırıyor.
İslam Ordusu, CIA’in mihmandarlığında ve Suudi İstihbarat Servisi’nin güdümünde kuruldu. Onun yenilgisi Suud’un da hezimetidir, ABD’nin de.
Taştekin ayrıca Demokratik Suriye Güçleri sözcüsü Redur Halil’in, Erdoğan’ın Doğu Guta’daki direnişi Ruslarla pazarlık için kullandığı ve buradaki cihatçı gruplara “direnme” çağrısı yaptığı yönündeki açıklamasını da aktardı.
Doğu Guta ile bağlantılı bir diğer faktör kuşkusuz Türkiye’nin Afrin operasyonu. Zeytin Dalı’nın karşılığı İdlib ve Doğu Guta’da işbirliğiydi. Bir ara Rus lider Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Doğu Guta’da işleri kolaylaştırdığından söz edip daha fazlasını istemişti. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Sözcüsü Redur Halil bu konuda bana “Erdoğan, Afrin’de iş bitinceye kadar Doğu Guta direnişin devam etmesini istedi. Pazarlıklar bu yüzden uzadı. Duma’da İslam Ordusu’na ‘direnin’ diyen de Erdoğan’dır. Hatta Erdoğan, İslam Ordusu’na Tel Rıfat’ı teslim almadan direnişin bitirilmemesi yönünde mesaj gönderdi” dedi. Ben “İslam Ordusu Suud bağlantılı, Ankara’ya bu kadar kulak vereceklerini zannetmiyorum” diye itiraz ettiğimde “Doğru, Suud bağlantılı ama Türkiye ile ilişkileri de var. Erdoğan’ın mesaj göndermesi iddia değil kesin bilgi, tekrar ediyorum, bu kesin bilgi” yanıtını verdi. Anladığımız kadarıyla bu taktiklere rağmen Tel Rıfat için Rusya ve İran’dan onay çıkmadı. Ankara’nın Duma’da etkisi şüpheli olsa da Doğu Guta’nın diğer parçalarından çekilen Feylak el Rahman ve Ahrar el Şam’ı ikna eden aktörlerin Türkiye ve Katar olması mantıklı. Yani genel çerçevede Doğu Guta’nın boşaltılması ile Zeytin Dalı arasında bir ilişki var. Ahrar el Şam, Feylak el Şam ve Heyet Tahrir el Şam’ın tahliye anlaşmasını kabul etmesinin ardından geriye Şam’da devrim düşleyen cephenin Doğu Guta’ya yüklediği anlam önemini yitirdi. Duma bölgenin diğer parçaları olmadan uzun süre direnemezdi.
Taştekin’e göre başkent Şam çevresinin cihatçılardan arındırılmasıyla eli rahatlayan Rusya, Şam’ın hasımlarına karşı tutumunu sertleştirecek:
Bu noktadan sonra Rusya’dan Türkiye’ye “Kontrol ettiğin bölgeleri Suriye’ye ver”, ABD’ye “Suriye’den çık”, İsrail’e “Uzak dur” çağrılarının artacağı yeni bir süreç başlıyor.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız!
Sendika.Org