Ankara’da Suriye gündemiyle bir araya gelen Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Hasan Ruhani ortak bildiriye imza atsa da görüşme sonrası tarafların açıklamaları mutabakat sözünün masada kaldığını gösteriyor
Ankara’da Suriye gündemiyle bir araya gelen Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Hasan Ruhani görüşme sonrası ortak bir bildiri yayımladı. Üçlü ortak bildiriye imza atsa da görüşme sonrası tarafların açıklamaları mutabakat sözünün masada kaldığını gösteriyor
Astana barış görüşmeleri süreci kapsamında Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Ankara’da bir araya geldi. İlki 22 Kasım 2017’de Soçi’de yapılan üçlü zirvenin ikincisi Saray’da gerçekleşti.
Zirveye Türkiye heyetinden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Nurettin Canikli, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan da katıldı.
Görüşme sonrasında kamera karşısına geçen üçlü açıklamalarda bulundu. Ortak açıklama yayımlanmasına ve yetkililerin “görüşmelerde sıkıntı yaşanmadı” açıklamalarına rağmen üçlünün konuşmaları arasında büyük çelişkiler ortaya çıktı. Erdoğan, Afrin sonrası YPG’ye yönelik operasyonların süreceğini ifade ederken, Putin “Bazıları Suriye’de mezhepsel ve etnik çatışmaları körüklemeye çalışıyor” şeklinde konuştu.
Öte yandan İran devlet televizyonun haberine göre, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, görüşmede Afrin’in kontrolünün Suriye ordusuna verilmesini istedi.
ÜÇLÜ ZİRVEDE İRAN LİDERİ RUHANİ’DEN AFRİN ÇIKIŞI: “SURİYE ORDUSUNA TESLİM EDİLMELİ”
İlk açıklamayı gerçekleştiren Erdoğan, “Bugün önümüzdeki döneme ışık tutacağına inandığımız istişareler gerçekleştirdik ve atılacak adımları belirledik” dedi.
Erdoğan, “Gerginliği azaltma konusunda Türkiye olarak sorumluluklarımızın gereğini hassasiyetle yerine getiriyoruz. İdlib’de kısa süre önce tesis ettiğimiz 8. gözlem noktamızla bu konudaki kararlılığımızı gösterdiğine inanıyoruz. Şu husus tüm dünya tarafından dikkate alınmalı. Suriye’nin toprak bütünlüğü, tüm terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlıdır” diye konuştu.
Erdoğan, şöyle devam etti:
Üçlü Zirve’de de bütün arzumuz, gayretimiz bir an önce barışın egemen olduğu bir Suriye’yi özellikle yeniden inşa ve ihya edebilmek. Bizler burada tüm STK’lerimizle hep birlikte şu ana kadar bu bölgede 31 milyar dolar buraya yatırım yaptık. Gerek çadır kentlerde, gerek konteyner kentlerde gerekse şu anda Kuzey Suriye o taraflarda olan vatandaşlarımız ki şu anda Cerablus, Rai, Bab o 2 bin kilometrekarelik alana dönen 160 bin kişinin de bütün oradaki bakımları her şeyi ‘A’dan Z’ye’ yine tarafımızdan yürütülmektedir.
Bütün bunlara yönelik şu an itibarıyla Avrupa Birliği’nin bize vadettiği sözden gelen, ben fazlasıyla söyleyeyim, yine ne yazık ki verilen söz, elimize gelen demiyorum, 3 milyar avro sözü vardır ama bunların tamamı da şu anda ilgili kurumlara ulaşmış değildir. Fakat biz gelse de gelmese de bütün buradaki yatırımlarımızı yapmaya devam edeceğiz, buna da kendimizi mecbur hissediyoruz.
Erdoğan, “Gerek Afrin operasyonundaki dayanışmamızı başta Rusya Federasyonu ile çok çok önemsiyorum, İran ile aynı şekilde ilgili arkadaşlarımız gerek bakan düzeyinde, gerek Genelkurmay Başkanlarımız, gerek istihbarat örgütlerimiz bu çalışmalarını gayretli bir şekilde dayanışma içinde sürdürdükleri sürece inanıyorum ki burada barışın altyapısını oluşturacağız” diye konuştu.
“PYD/YPG ile mücadelemiz Suriye’de DEAŞ’la mücadeleyi engelleyen veya aksatan değil tam tersine tamamlayan bir mahiyete sahiptir” diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
Suriye’de kaos çıkartılmak istenen yerlere önce DEAŞ’ın yerleşmesinin önü açılmakta, sonra onunla mücadele bahanesiyle PYD/YPG sokulmakta ve böylece terör döngüsü tamamlanmaktadır. Bu arada ülkenin geleceği için mücadele eden Suriye’nin gerçek kahramanları sürekli ezilmekte, örselenmekte, katledilmektedir. Biz, kendi sınırlarımızı da tüm Suriye’yi de bu cendereden çıkartmakta kararlıyız. Suriye huzur bulmadan Türkiye huzur bulamaz, 911 kilometre sınırımız var ve akrabalık bağları olan bir yapıya sahibiz. Bu bakımdan Suriye’de yaşananların anlamı ve önemi bizim için çok ayrı bir yere sahiptir.
Tel Rıfat’ı yaşanabilir hale getirmek için Rus ve İranlı dostlarımızla çalışma yürütmeye hazırız. Münbiç başta olmak üzere PYD/YPG’nin kontrolündeki tüm bölgeleri güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı tekrarlamakta fayda görüyorum.
Suriye huzur bulmadan, Türkiye huzur bulamaz.
Erdoğan’ın ardından söz alan İran Cumhurbaşkanı Ruhani, “Biz özellikle Suriye’nin toprak bütünlüğünün, milli egemenliğinin herkes tarafından dikkate alınması gerektiğini vurguluyoruz ve bu tabi ki Suriye halkının da isteğidir” dedi.
Ruhani, süreç içinde çeşitli acı ve umut verici gelişmelerin yaşandığına dikkati çekerek, “Ben bugün Suriye halkının umudunun düne nazaran bugün daha çok olduğunu, barışa kavuşma ümitlerinin daha çok olduğunu görmekten çok memnunum. Suriyeli mülteciler de bugün geçmişe nazaran evlerine dönmek için daha çok umutlular” ifadelerini kullandı.
Bölgenin son senelerde büyük ve çok önemli bir sorun olan terörizmle karşılaştığına dikkati çeken Ruhani, bu teröristlerin bazı ülkeler tarafından eğitildiğini, finansal kaynak sağlandığını ve modern silahların temin edildiğini kaydetti.
Ruhani, “Bu teröristler Suriye halkına ait petrolü satabiliyor, Suriye halkına ait tarihi eserleri götürüp pazarlarda satabilen teröristler. Bazı büyük dünya güçleri ve Amerika gibi, DEAŞ ve El Nusra gibi terör örgütlerinin bizim bölgemizde uzun yıllar aracı olarak kalsın ve değerlendirilsin istiyorlar” dedi.
Suriye sorununa askeri çözüm seçeneğinin olmadığını vurgulayan Ruhani, hep birlikte Suriye’deki savaşın durması için yardımcı olunması ve barışçıl çözüm yolunun takip edilmesi gerektiğini belirtti.
Ruhani, “Hiçbir ülke Suriye’nin geleceği için karar verme hakkına sahip değildir. Suriye’nin geleceği sadece Suriye halkını ilgilendiriyor ve sadece Suriye halkına aittir” ifadelerini kullandı.
Son olarak söz alan Rusya Devlet Başkanı Putin’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Üçlü gerçekleştirdikleri Suriye konulu zirvenin ardından ortak bir açıklama yayımladı. Ortak açıklamanın “Suriye genelinde şiddetin azaltılmasına yardımcı olmak ve Suriye ihtilafına kalıcı siyasi çözüm bulunması için Cenevre sürecine ivme kazandırmak suretiyle Suriye’de barış ve istikrara katkı sağlamak bakımından tek etkili uluslararası girişimin Astana formatı olduğunun altını çizdiği” ifade edildi.
Suriye’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine, toprak bütünlüğüne ve belli bir fraksiyon temelinde olmayan yapısına kuvvetle bağlı olduklarını da yineleyen üçlü, “kim tarafından gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, atılacak adımların hiçbirinin, ilgili BM kararları ve Suriye toplumunun tüm kesimlerinin temsilcilerinin iradesi tarafından tasdik edilen bu ilkelere halel getirmemesi gerektiğini vurguladıklarını” belirtti.
Açıklamada “terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddettiği, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade ettiği” öne çıktı.
Suriyelilere ülkelerinin birliğini yeniden tesis etmelerinde destek verileceğinin altı çizen açıklamada şöyle denildi:
Suriye halkının desteğini alacak bir anayasayla sonuçlanmak üzere, Suriye halkının özgür iradesi temelinde Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde yürütülecek kapsayıcı, özgür, adil ve şeffaf bir süreç ve katılmaya ehil tüm Suriyelilerin BM’nin uygun şekilde gözetimi altında oy kullanacağı serbest ve adil seçimler vasıtasıyla ihtilafa siyasi çözüm bulmalarında yardımcı olma gerekliliğini yinelemiştir.
IŞİD, Nusra Cephesi ve El Kaide veya IŞİD’le bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların ortadan kaldırılması için birlikte çalışmaya devam edileceğine dikkat çeken açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
Terörle mücadelede, yukarıda belirtilen terör örgütlerinin ateşkes rejimine katılmış ve katılacak olan silahlı muhalif gruplardan ayrıştırılmasının sivil zayiatın önlenmesi bakımından büyük önem arz ettiğinin altını çizmiştir.
İlave insani yardım göndermek, insani mayın temizliği faaliyetlerini kolaylaştırmak, sosyal ve ekonomik tesisler de dahil olmak üzere temel altyapı unsurlarını eski haline getirmek ve tarihi mirası korumak suretiyle Suriye’ye yapılan yardımı artırmaları için başta BM ve insani yardım ajansları olmak üzere uluslararası topluma güçlü çağrıda bulundu.
Ortak açıklamayla İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin daveti üzerine bir sonraki toplantıların İran’da yapılacağı duyurdu.
Sendika.Org