İnterstisyumun bir “organ” olarak ilan edilmesi, geçtiğimiz senelerde yine halihazırda bilinen mezenter isimli bağırsak askısının organ olarak sınıflandırılmasına benzerdir Bu ”keşifler”, daha önce bilinmeyen bir dokunun kesim esnasında ilk defa görülmesi, asırlardır hekimlerin gözünden kaçan yapıların günümüzde fark edilmesi gibi keşifler değildir. Varlığı halihazırda bilinen yapıların terminolojik tanımlarının değişimidir. Yani bunlar, fiziksel bir bulgudan ziyade, terminolojik tespitlerdir. İnterstisyumun […]
İnterstisyumun bir “organ” olarak ilan edilmesi, geçtiğimiz senelerde yine halihazırda bilinen mezenter isimli bağırsak askısının organ olarak sınıflandırılmasına benzerdir
Bu ”keşifler”, daha önce bilinmeyen bir dokunun kesim esnasında ilk defa görülmesi, asırlardır hekimlerin gözünden kaçan yapıların günümüzde fark edilmesi gibi keşifler değildir. Varlığı halihazırda bilinen yapıların terminolojik tanımlarının değişimidir. Yani bunlar, fiziksel bir bulgudan ziyade, terminolojik tespitlerdir.
İnterstisyumun bir “organ” olarak ilan edilmesi, geçtiğimiz senelerde yine halihazırda bilinen mezenter isimli bağırsak askısının organ olarak sınıflandırılmasına benzerdir. Mezenter, bağırsakların bir bölümünü karın arka duvarına bağlayan bir periton (karın zarı) uzantısıdır. Da Vinci zamanından bile çizimleri yapılan ve varlığı bilinen bu doku, 2017 yılından itibaren organ olarak sınıflandırılması gerektiği belirtilmiştir. Görüleceği üzere, ortada yeni bir keşif bulunmamaktadır.
İnterstisyum zaten kabaca “dokular arası boşluk” demektir. İçerisinde dokular arası sıvılar ve lenf akışları bulunur. Birçok fizyolojik sürece yardımcıdırlar. Nature dergisinde yayımlanan çalışmada ekstrahepatik safra kanalından alınan biyopside, submukozaya bağlı interstisyel alan gözlemlenmiştir. Yani karaciğer dışındaki safra kanalının dokusunda da bu alanların mevcut olduğu anlaşılmıştır. Normalde zaten orada bu yapının anatomik olarak varlığı biliniyordu. Bu çalışmada ise, doğrudan bağ doku ile desteklenmiş anatomik yapılar olduğu gözlemlendi. Çünkü yeni endomikroskopik lazer (pCLE) biyopsisi teknolojisi sayesinde, dokuların yapısı daha iyi korunarak kesilebiliyor.
Bildiğiniz gibi patolojik incelemelerde dokular, bir takım işlemlerden geçirilerek kesilir ve mikroskop altında incelenir. Doğal olarak kesim işleminden doğan (artefakt) iyi veya kötü birçok yargı oluşturabilir. Bu da, çeşitli yapıların terminolojik kategorizasyonunu zorlaştırmaktadır. Bu yeni yöntem sayesinde, bu yapının bir istenmeyen ve kesim işleminden doğan yapay bir artefakt olmadığı anlaşılabilmiştir. Böylece bu anatomik yapı, organ olarak kategorize edilebilmiştir.
Kaynak: Nature
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.