Isparta’nın Çukurca Köyü’ne yapılacak mermer ocağı projesinin durdurulmasının ardından firmanın ısrarları üzerine yeniden ÇED süreci başlatılmasını uygun bulundu
Isparta’nın Çukurca Köyü’ne yapılacak mermer ocağı projesi, bölgede Roma dönemine ait antik kalıntıların ortaya çıkması sonucu durdurulmuştu. Ancak projeyi üstlenen firmanın ısrarları sonucunda Isparta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yeniden ÇED süreci başlatılmasını uygun buldu
Jeopark niteliğindeki konglomera kayalıklarıyla bilinen Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Çukurca Köyü’nde geçtiğimiz yıl mermer ocağı izni verildi. Ancak biyolojik çeşitlilik yönünden oldukça zengin olan ve Köprülü Kanyon Milli Parkı’nın bitişiğinde yer alan bölgede Roma döneminden kalma antik yollar ve çeşitli yapı kalıntıları da ortaya çıkınca projenin uygulaması durdurulmuştu.
Oda TV’den Yusuf Yavuz’un haberine göre yaklaşık 100 hektarlık alanda mermer ocağı ruhsatı alan firma ısrarından vazgeçmeyerek Isparta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yeniden ÇED başvurusunda bulundu. Firmanın başvurusunu uygun bularak kabul eden il müdürlüğü yeniden ÇED süreci başlatıldığını duyurdu.
Farklı kıtalara ait üç ayrı bitki coğrafyasından türlerin bir arada yaşayabildiği bölgede, yalnızca mermer ocağı ruhsatı verilen alan ve çevresinde 32’si endemik 221 bitki taksonu tespit edildi. Nesli tehlike altındaki kızıl akbaba, kaya kartalı, Anadolu sıvacısı ve dağ keçisi gibi canlı türlerine de ev sahipliği yapan Çukurca ve çevresindeki zengin doğal yaşam, yalnızca 12 yıllık mermer ocağı işletmesi uğruna göz göre göre yok edilecek.
ÇED dosyasına eklenmek üzere Isparta İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne sunulan raporun sonuç bölümünde, açılmak istenen mermer ocağının ekosistem üzerinde kalıcı bir hasar meydana getirmeyeceği vurgulanarak, “Çevredeki yaban hayatı türlerine ve doğal hayatın devamına zarar verecek ölçüde etkide bulunmayacağı, idare ve Numan Tekkanat (proje sahibi) tarafından yapılacak kontroller ve denetimler dahilinde çevreye geri dönüşü imkansız ekosistem zararları verilmeyeceği kanaatine varılmıştır” görüşüne yer verildi.
Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu’ndan konuyla ilgili yapılan açıklamada ise üç akademisyenin imzasıyla hazırlanan raporda yer verilen ifadeler sert dille eleştirildi. Isparta ve Sütçüler çevresindeki mermer ocağı işletmelerinin denetimsizlik ve ihmaller sonucu yarattığı tahribatların yıllardır ortada olduğu anımsatılan platform açıklamasında, şu açıklamalara yer verildi:
“Üç akademisyenin, mermer ocağı açılmak istenen arazide, üstelik de Ekim ayı gibi özellikle bitki türleriyle ilgili gözlem ve inceleme yapmanın oldukça zor olduğu bir dönemde sadece iki günlük yüzeysel ve hızlı arazi çalışması sonucu hazırladığı bu rapor bilimsel etik açısından son derece tartışmalı bir dil içermektedir. Proje sahasında yaşayan kuşların 10 kilometre uzakta ürediği belirtiliyor. Ancak on kilometre ötede bir başka mermer ocağı, daha ötesinde de bir diğeri var. Bölgenin neredeyse bütün önemli doğal alanları benzer durumdayken ortaya konulan bu raporu bilimsel körlük olarak değerlendiriyoruz. Ülkemizin ve bölgemizin binlerce yıllık yaşam mirası doğal ve kültürel varlıklarımızın kısa vadeli çıkarlar uğruna görünürde ‘yasal’ çerçeve içerisinde bu tür tartışmalı raporlarla yok edilecek olması kabul edilemez.”
Mermer ve taş ocağı işletmeciliğinin bölgedeki yaşam alanlarına da büyük zararlar verdiğine vurgu yapılan açıklamada, yöre halkının bu yıkımlara karşı gösterdiği tepkilerin dikkate alınmadığı kaydedilerek şöyle denildi:
“Çukurca Köyü’nde açılmak istenen mermer ocağının nehir ve orman ekosistemleriyle, jeopark olacak nitelikteki jeolojik yapıyı doğrudan ve olumsuz etkileyeceğini anlamak için parasını şirketlerin ödediği uzmanlara hazırlatılan raporlara ihtiyaç yoktur. Bunu görmek için son 10 yılda bölgede özellikle Çandır ve Yazılı Kanyon çevresiyle, Sütçüler’in onlarca köyüne bakmak yeterlidir. Bölgenin ardıç ve çam ormanlarıyla dağ keçisi, kızıl akbaba, kaya kartalı, balık baykuşu gibi nadir canlı türleri son yıllarda mermer ocakları yüzünden yaşam alanlarını yitirmiştir. Mermer ocaklarının yaban hayatı ve ekosisteme verdiği zararlara ilişkin onlarca bilimsel yayın varken, Çukurca’da hayata geçirilmek istenen bu proje için ‘Doğaya zararı yoktur’ diyerek sözde bilimsel bir rapor hazırlamanın bilimsel etikle bağdaşan bir yanı yoktur. Platform olarak bu raporu hazırlayıp altına imza atanlarla ilgili takdiri, bölgede yıkımdan etkilenecek olan ancak sessizce yok olup giden binlerce canlın da sesi olması gereken kamuoyuna bırakıyoruz.”
Faaliyete geçmesi durumunda yılda yaklaşık 15 bin metreküp mermer bloğu üretimi gerçekleştirilmesi planlanıyor. Ancak toplamda işlenecek olan 300 bin metreküp malzemenin 285 binlik kısmı pasa, yani moloz olarak doğaya dökülecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı projeyi hazırlayan firmaya 2024 yılına kadar geçerli olmak üzere yaklaşık bin dönümlük araziyi kapsayan ruhsat verdi. İlk etapta 120 dönümünde başlaması planlanan faaliyet sahası zamanla yapılacak olan kapasite artışı başvurularıyla ruhsat sahasındaki alana yayılacak.
Sendika.Org