“Bir gece ansızın girebilirsiniz ama bin gecede çıkamayabilirsiniz. Bu tür savaşlarda çıkmak girmekten çok daha zordur”
“Türkiye’nin namlularını çevirdiği topraklar Suriye’ye ait. TSK burada işgalci muamelesi görecektir. Gelişecek direnç de ona göre olacaktır. Afrin’e asker sokmak, yabancı savaşçılarla dolu IŞİD’in gasp ettiği bölgelere girmekle aynı şey değil”
Fehim Taştekin, Gazete Duvar’daki “Bir gece ansızın girersiniz ama bin gecede çıkamazsınız!” başlıklı yazısında, son günlerde iyice ısınan “Afrin’e operasyon” gündemini yazdı.
İdlip operasyonunun da başlamasıyla birlikte savaş Suriye’nin geleceğinin belirleneceği bir noktaya yaklaşmış, Kürtler için de bu gelecekte asli rol sahibi olma imkanı açık hale gelmişti. Taştekin, Ankara’nın Kürtlere bir şey kazandırmama hedefiyle hareket ettiğine dikkat çekiyor:
Ankara “Türkiye’de Kürtlere bir şey vermediğim gibi Suriye’de de verdirtmem” mantığıyla hareket ediyor. Rusya ve ABD’den bağımsız olarak Suriye’nin kendi çözüm planı çerçevesinde Kürtlere bir şey vermesi ihtimalini de tehdit olarak görüyor. Kafasındaki çözüm, Şam’la müzakere süreci Kürtlerin bir şeyler alacağı noktaya varmadan mevcudu dağıtmak. Fakat ciddi bir hesap hatası yapılıyor.
Afrin’e yönelik bir askeri operasyonun IŞİD’e karşı başlatılan ve uluslararası aktörlerin onayını alan Fırat Kalkanı operayonu gibi kolay olmayacağını, TSK’nin işgalci pozisyonuna düşeceğini belirten Taştekin uyarıyor:
Her şeyden önce Türkiye’nin namlularını çevirdiği topraklar Suriye’ye ait. TSK burada işgalci muamelesi görecektir. Gelişecek direnç de ona göre olacaktır. Afrin’e asker sokmak, yabancı savaşçılarla dolu IŞİD’in gasp ettiği bölgelere girmekle aynı şey değil. Ağır kayıplar vermek ve verdirmek pahasına Afrin’e girip yerleşim merkezlerini dağıtabilirler. Fakat bu yolla hiçbir şey elde edilemez. PYD-YPG Afrin’e dışardan gelip yerleşmiş bir örgüt değil. Bu hareketin kadroları 1990’lardan beri halktan ciddi destek görüyor. Farz edelim ki Afrin düşürüldü. Bu, Suriye’nin kuzeyinde ete kemiğe bürünen demokratik özerkliğin sonu anlamına gelmiyor. Kobani, Tel Ebyad, Serekaniye, Dirbesiye, Amude, Kamışlı ve Derik’e kadar bütün Türkiye sınırları bu yapının kontrolü altında. Afrin’den sonra buralara da mı müdahale edilecek? Frenleyici bir güç olarak ABD ve Rusya olmasa bile bu tür bir maceranın getirisi kandan, yıkımdan ve düşmanlıktan başka hiçbir şey olmayacak. Afrin’e girildiğinde Türkiye’yi de operasyon alanına dönüştürecek başka senaryoların tetiklenmeyeceğinin garantisi de yok.
Yani bir gece ansızın girebilirsiniz ama bin gecede çıkamayabilirsiniz. Bu tür savaşlarda çıkmak girmekten çok daha zordur.
Taştekin’in yazısının tamamı için tıklayınız!
Sendika.Org