Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi hakkında “Ülke ve milletin değerlerine yaslanamadığı için uluslararası alanda beklediği yere gelememiştir” sözlerine tepki geldi
Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi hakkında “Ülke ve milletin değerlerine yaslanamadığı için uluslararası alanda beklediği yere gelememiştir” sözlerine tepki geldi. Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği yaptığı açıklamada “Temsil ettiği tüm değerlerle üniversitemizin yanında duruyoruz ve durmaya da devam edeceğiz” dedi. Öğrenci Kolektifleri de bir açıklama yayımlayarak “Liyakat ve özgürlük kelimelerini ağzına en son alacak kişidir Tayyip Erdoğan!” dedi
Tayyip Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversiteliler Derneği 14. Genel Kurulu’nda üniversiteyi “Ülke ve milletin değerlerine yaslanamadığı için uluslararası alanda beklediği yere gelememiştir” sözleri üzerine tepkiler geldi.
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Twitter hesabından yayımladığı açıklamada “Temsil ettiği tüm değerlerle üniversitemizin yanında duruyoruz ve durmaya da devam edeceğiz” dedi.
#BoğaziçiÜniversitesiGururumuzdur pic.twitter.com/GLHBuhwEdv
— BÜMED (@bumedofficial) January 8, 2018
Öğrenci Kolektifleri de Tayyip Erdoğan’ın açıklamasına “Bu suça ortak olmayacağız’ diyen akademisyenlerin kapısına kırmızı çarpı atıldı. Üç akademisyen sırf bu bildiriye imza attıkları gerekçesi tutuklandı. Sonrasında ilan edilen OHAL ile çıkarılan KHK’ler ile üniversitelerinden ihraç edildi. Yüzlerce akademisyen sırf iktidara muhalif oldukları için ihraç edildi. Liyakat ve özgürlük kelimelerini ağzına en son alacak kişidir Tayyip Erdoğan!” sözleriyle yanıt verdi.
Öğrenci Kolektifleri’nin açıklamasının tam metni şöyle:
Üniversiteye polis ordusuyla girebilirler ama polis ordusuyla kendi sözlerini üniversiteye söyletemezler!
Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Boğaziçi Üniversiteliler Derneği’nin 14. Genel Kurulu’nda bir konuşma yaptı. Her cümlesinde ayrı bir yalanı ve çelişkiyi barındıran konuşmaya dair söylenmesini zaruri bulduğumuz birkaç husus var. Tayyip Erdoğan’ın konuştuğu sırayla gidelim biz de.
- Boğaziçi Üniversitesi’nin yeterince “yerli ve milli” olamadığını ve bu yüzden de “gönüllerinden geçen konuma ulaşamadığını belirtmiş Tayyip Erdoğan. Biz de belirtelim: Üniversite, tarihsel olarak “yerli ve milli” olma zorlamasıyla her zaman çatışan bir karakter taşımıştır. Her zaman ezici bir hegemonyayı kurmuş diyemesek de bilgi üretim sürecinin doğasının getirdiği özgürlükçü ve sınır tanımazlık özellikleri onu her zamandan “yerli ve milli olma” sınırlarının dışına itmiştir. Keza isminin karşılığı dahi “evrenkent”tir. Tayyip Erdoğan da üniversiteyi medreselerle kıyas etmeye çalışmasın.
- Tayyip Erdoğan, hala “Asım’ın nesli” edebiyatıyla dindar ve kindar gençliğe referans vermeye çalışıyor. Yıllardır söylediğimizi tekrar edelim. 16 yıllık iktidarları boyunca kendi davalarını, ideolojilerini gönüllü olarak sahiplenecek bir gençlik kuşağı yaratamadılar. Cemaat eliyle “abi/abla evlerinde” yetiştirmeye çalıştıkları kuşak da en sonunda kendilerine namlu doğrultu. 16 Nisan’da bu ülkenin gençliğinin %60’ı HAYIR oyu verdi. Dindar ve kindar gençlik hayallerinin gerçekten en uzak olduğu günleri yaşıyoruz şu anda. Kimseyi kandırmaya çalışmasın Tayyip Erdoğan.
- Özgürlüklerden bahsediyor Tayyip Erdoğan! “Belli bir fikrin savunucusu olanlara kapıyı aç, olmayanlara kapıyı kapa! Bu mu özgürlük?” diyerek üniversitelerde liyakatın olmadığını ve özgürlüklerin kısıtlandığını ve yine kendilerinin mağdur durumda olduğunu belirtiyor. Bu ülkede devlet şiddetinin katliam boyutuna ulaştığı günlerde “Bu suça ortak olmayacağız!” dedikleri için binlerce akademisyen bizzat Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterildi. Akademisyenlerin kapılarına kırmızı çarpılar atıldı. Üç akademisyen sırf bu bildiriye imza attıkları gerekçesiyle tutuklandı. Sonrasında ilan edilen OHAL’le beraber çıkarılan KHK’lerle bu yine yüzlerce imzacı akademisyen üniversitelerden ihraç edildi. Kendi alanlarında onlarca nitelikli çalışmaları bulunan, kimi kendi alanlarında kurucu nitelikte çalışmalara imza atmış yüzlerce akademisyen sırf iktidara muhalif oldukları için ihraç edildiler. Liyakat ve özgürlük kelimelerini ağzına en son alacak kişidir Tayyip Erdoğan!
- Bilim yuvaları olması gereken üniversitelerin kendi gençliğinde anarşi yuvasıyken bugün teröre de yuva haline geldiğini söylüyor. Sonuna da ekliyor: “Hamdolsun, 15 yıldır üniversitelerimizde ciddi manada böyle bir rahatsızlık görmüyoruz!” Biz de hatırlatalım. 15 yıldır aklınıza üniversitelere girme düşüncesi, polis ve koruma ordusu düşüncesiyle beraber geliyor. Ya Burhan Kuzu gibi üzerinde yumurta lekeleriyle, kendi mezun olduğu üniversitede konuşamayacak durumda kalıyorlar ya da ODTÜ gibi ayağa kalkıyoruz hocalarımızla, mezunlarımızla, çalışanlarımızla birlikte polis ordunuzun karşısında. Ya da “Asım’ın nesli” edebiyatı yapılırken, 16 Nisan’da ODTÜ, Hacettepe Üniversitesi gibi kampüslerde kurulan sandıklarda HAYIR oranları %90’ları buluyor. Üniversiteler hala iktidara muhalif. Düşündükleri gibi de sütliman değil. Gençliğin muhalif kimliği terör olarak yaftalamak da Tayyip Erdoğan’ın haddine değil. Bir terörden bahsedeceksek yandaş rektörlerin açtığı soruşturmalara, verdikleri cezalara bakalım. Ya da özel güvenliklerin öğrencilere uyguladıkları şiddete bakalım. Aradıkları terör oralarda mevcuttur.
- Tayyip Erdoğan hala “devlete sızan FETÖ” yalanını söylüyor. Defalarca söyledik, yine söyledik. Bütün kirli işlerini beraber yaptıkları cemaatle çıkarları çatışana kadar bir aradaydılar. Hepsinin kadrosu da AKP’nin kendi bakanları, bürokratları tarafından verildi. Bütün suçlar beraber işlendi. Bu kadar pisliğin ardından da “Kandırıldık” sözüyle çıkılamaz!
- Boğaziçililere bir çağrıda bulunuyor Erdoğan. Savunma sanayisinin onları beklediğini müjdeliyor. Ortadoğu’nun fatihi(!) olma iddiasıyla yola çıkıp Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren emperyalist politikaların maşası olan Tayyip Erdoğan, üniversitelilere savaş üzerinden bir kariyer vadedemez. Savaş karşıtı hareketin, anti-emperyalist hareketin en dinamik öncüsüdür üniversite gençliği! Saray’ın savaşına karşı da yurtsever kimliğiyle karşı durmasını da biliriz!
Ayrıca bu konuşmanın Boğaziçi Üniversiteliler Derneği’nin genel kurulunda yapılması da pek şaşırtmadı. IŞİD ve çeşitli İslamcı terör örgütlerine lojistik destek sağlamasıyla bildiğimiz İHH ile ortak proje yürüten, MÜSİAD’a ziyaretler düzenleyen, yine İHH’ya ziyaretler düzenleyen, Tayyip Erdoğan’ın Kudüs Mitingi’ne katılan bir derneğin de Boğaziçi Üniversitesi’nin kimliğini, değerlerini taşımadığı ortadadır. Tayyip Erdoğan da polis ordusuyla kampüse girip o üniversite hakkında atıp tutulmaz.
Bir ek daha yapalım. “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı Barış İçin Akademisyenler bildirisini Boğaziçi Üniversitesi’nde 88 akademisyen imzalarken Tayyip Erdoğan’ın emriyle ortaya çıkan “Türkiye İçin Akademisyenler” bildirisini Boğaziçi Üniversitesi’nden kimse imzalamamıştır. Bu da iktidara dert olsun. Üniversiteye polis ordusuyla girebilirler ama polis ordusuyla kendi sözlerini üniversiteye söyletemezler!
Sendika.Org