Cumhuriyet Gazetesi davasında tutuklanan avukatlara destek olmak için başlatılan “Adalet Nöbeti”nin 40. haftasında, 696 sayılı KHK ile hapishanelerde “tek tip elbise” dayatmasının işkence ve kötü muamele olduğu belirtildi
Cumhuriyet Gazetesi davasında tutuklanan avukatlara destek olmak için başlatılan “Adalet Nöbeti”nin 40. haftasında, 696 sayılı KHK ile hapishanelerde “tek tip elbise” dayatmasının işkence ve kötü muamele olduğu belirtildi
Cumhuriyet Gazetesi’nin yazar, yönetici ve avukatlarına yönelik açılan davada tutuklu bulunan avukat Akın Atalay’ın serbest bırakılması için başlatılan “Adalet nöbeti” 40. haftasında da devam etti. Bu haftaki eylemde 696 sayılı KHK ile getirilen “tek tip elbise” uygulamasına tepki gösterildi.
Basın açıklamasına CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ile Mahmut Tanal da destek verdi. İstanbul Adalet Sarayı’nın C Kapısı önünde yapılan eylemde tutuklu Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatları Sezin Uçar ve Özlem Gümüştaş’ın fotoğraflarının yanı sıra tutuklu Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının fotoğrafları taşındı. Eylemde konuşan avukat Efkan Bolaç, Adalet Sarayı’nda adalet bulunmadığını ifade ederek, adalet gelene kadar mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.
Ardından söz alan Özgürlükçü Hukukçular Platformu’ndan (ÖHP) Avukat Şule Recepoğlu, “tek tip elbise” dayatmasına ilişkin basın açıklamasını okudu. Bu durumun cezaevlerine saldırı anlamına geldiğini söyleyen Recepoğlu konuşmasında şunları belirtti:
Tek tip elbise mahpusa yönelik her türlü şiddet uygulamasının kolaylaştırıcı bir aracı haline dönüştürecektir. Geçmiş tecrübelerden bildiğimiz gibi, mahpuslara fiziki ve psikolojik şiddet uygulanabilecektir. Bizler, bu uygulamanın hiçbir şekilde desteklenecek bir tarafı olmadığını her yerde söyleyeceğiz.
“Tek tip elbise” dayatmasını tutuklular için davası devam edenlerin savunma hakkının kısıtlanması anlamı taşıdığını dile getiren Recepoğlu, “Bu uygulama ile tutuklular baştan suçlu ilan edilecektir. Tarafsız yargılama yapılmayacaktır. Tek tip uygulaması işkencedir, kötü muameledir. İnsan onurunu küçültücü ve kırıcı bir uygulamadır” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Guantanamo’da var” yönündeki açıklamasının “talihsiz” bir açıklama olduğunu söyleyen Recepoğlu sözleri şöyle tamamladı:
Tek tip elbiseye örnek gösterilen Guantanamo, ABD’de bulunan ve tutsakların insan yerine dahi konulmadığı, evrensel hukukun ve her türden insani kuralın dışında bırakıldıkları bir toplama kampıdır.
Bu haftanın basın açıklamasını Avukat Deniz Güneş okudu. Güneş, konuşmasına şu sözlerle başladı:
Hep savunduğumuz gibi alt yapısı olmayan ve meşru hukuk düzeni tarafından kabul edilemeyecek KHK ile toplumsal sorunların çözülemeyeceği aşikardır. Bu tür düzenlemeler iktidarı bile kendi içinde çelişkilere düşürdüğü son çıkan KHK’ler ile gözlenmektedir.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun uyuşturucu satıcılarına yönelik açıklamasını eleştiren Güneş, “Bakanın polise yargısız infaz talimatı vermesiyle Türkiye’de yargı ve adalet sisteminin açıkça çöktüğünü kabul etmiştir” diye kaydetti.
Güneş sözlerinin devamında şunları belirtti:
Siyasi bir davada, Ahmet Şık’ın savunması siyasi bulunarak savunma hakkı gasp edilmiştir. Şık’ın savunmasının yaptırılmaması bu hukuksuz yargılamanın uzatılmaya çalışılmasının son çabalarıdır. Mahkemelerde dinlenmese de biz buradan derdimizi anlatmaya devam edeceğiz. Nasıl ki, 267 gün boyunca Bylock kulanıcısı olmadığını defalarca beyan etmesine ve bilirkişi raporlarıyla kanıtlamasına rağmen içeride tutulan Emre İper özgürlüğüne kavuşmuş. İçerideki arkadaşlarımız da yanımıza gelecek ve bu haksız ve hukuksuz geçen sürenin de hesabı sorulacaktır.
Kaynak: ETHA