2012’de Suudilerin gözden çıkarması üzerine Husilerle işbirliğine giden Salih, şimdilerde çıkarları Suudilerle kesişince yeniden saf değiştirdi
Yemen’de Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyona karşı birlikte savaşan Şii Husilerin siyasi örgütü Ensarullah Hareketi ile eski cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih arasında karşılıklı sert açıklamalarla başlayan gerilim silahlı çatışmaya dönüştü. Ancak bu beklenmedik bir gelişme olmadı. 2012’de Suudiler tarafından gözden çıkarılınca Husilerle işbirliğine giden Salih, şimdi çıkarları Suudilerle kesişince yeniden saf değiştirdi
Yemen’de Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyona karşı birlikte savaşan Şii Husilerin siyasi örgütü Ensarullah Hareketi ile eski cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih arasında karşılıklı sert açıklamalarla başlayan gerilim 28 Kasım’da silahlı çatışmaya dönüştü.
Başkent San’a’daki Salih Camisi çevresinde gerçekleşen çatışmalarda taraflar onlarca kayıp yaşarken, her iki taraf da çatışmaları kimin başlattığı ile ilgili olarak birbirini suçladı.
Bazı kaynaklar çatışmaların “Sebin Caddesi’nin gözlenmesi için minarelere kamera yerleştirilmesinin Husilerce engellenmesi” üzerine yaşandığını öne sürdü. Salih’in başında olduğu Kongre Partisi ise İslam peygamberi Muhammed’in doğum gününü kutlamak için 29 Kasım’da düzenlenecek bir miting öncesinde Husilerin kompleksin bir kısmını işgal etmeye çalıştıklarını duyurdu.
Silahlı çatışmaya gelinen süreçte her iki taraftan yapılan sert açıklamalar dikkat çekiyor.
Kasım ayı ortalarında Salih’in başında olduğu Kongre Partisi bir açıklama yayımlayarak Husi savaşçılarından “paralı askerler” diye söz etti.
Salih’in partisinden gelen bu çıkışa karşılık Husilerden de sert açıklamalar yapıldı.
24 Kasım’da Husilerin ruhani liderlerinden Taha Mutavekil, Cuma namazında Salih’in yönetimini Yemen için “kara günler” olarak nitelendirdi ve Husilere bir ekonomik olağanüstü hal ilan edip Salih bağlantılı iş adamlarının mal varlıklarına el koyma çağrısı yaptı.
25 Kasım’da ise Ensarullah Hareketi’nin lideri Abdülmelik el-Husi, Salih yanlısı yöneticilere karşı beklemedikleri bir hamle yaptı ve “İttifakın ve ortaklığın ne demek olduğunu bilmeyen bu zat bir engeldir ve sadece rakip olmasını bilmektedir” şeklinde konuştu.
28 Kasım’da başlayan çatışmaların şiddetlenmesinin ardından 2 Aralık’ta kendisine ait Yemen el-Yevm televizyonuna çıkan Salih, tüm kentlerde Husilere karşı ayaklanma çağrısı yaptı.
Başta Suudiler olmak üzere komşularına ‘yeni bir sayfa açma’ çağrısı yapan Salih, “Kardeşleri ve uluslararası koalisyonu saldırıları durdurmaya, yardımların girişine izin vermeye, havaalanlarını açmaya ve bekleyenlerin geri dönüşlerine izin vermeye davet ediyorum. Sizlerle müzakereye oturmaya hazırız” şeklinde konuştu.
Salih’in konuşmasında, geçiş dönemi sonrası “Husilerin ve Hadi milislerinin hükmünün bitmesi için” yeni bir lider seçmeleri çağrısında da bulunarak, “Bize gelince, artık zaman geçti ve iktidar peşinde değiliz. İktidar halkındır” demesi dikkat çekti.
Suudilerin öncülüğündeki koalisyon, Salih’in çağrısını olumlu karşılarken Suudi destekli El-Hadi de Husilere karşı Salih ile işbirliğine hazır olduğunu duyurdu.
Aynı gün “San’a İran milislerine karşı ayaklandı” diyen Suudi Arabistan’ın Yemen Büyükelçisi Muhammed el-Cabir de “Bu cesaret verici ve iyimser (…) Bunun, Lübnanlı Hizbullah da dahil olmak üzere İran’a ait milislerin ortadan kaldırılmasına yol açacağını umuyoruz” açıklamasında bulundu.
Ensarullah Hareketi lideri Abdülmelik el-Husi de Kongre Partisi’nin kendilerine yönelik eylemlerinin izahının olmadığını belirterek “Ben Kongre Partisi liderinden bu süreci durdurmak için yapıcı davranmasını istiyorum” dedi.
Her türlü sorunun diyalogla çözülebileceğini belirten El-Husi, Salih yanlılarını da “fitne militanları” olarak niteledi ve “Bu militanlar ibadet mekanlarına saldırıyor. Bu doğru değildir. Onların da bu ülkenin güvenliği için çaba göstermesi gerekir. Ali Abdullah Salih de bu militanlardan daha cesur, akıllı ve olgun davranmalı ve ortaya çıkan fitneyi önlemek için gösterilen çabalara destek vermelidir” şeklinde konuştu.
Riyad yönetimi ve Salih arasındaki flört, 3 Aralık’ta Suudi öncülüğündeki koalisyonun San’a’da Husilere ait mevzilere hava saldırısı düzenlenmesiyle ilk meyveleri verdi.
1978’den 2012’ye kadar Yemen Cumhurbaşkanı olan ve halk isyanıyla devrilen Salih, Suudilerin baskısıyla görevini yardımcısı Abdurabbu Mansur el-Hadi’ye devretti; bu tarihten itibaren de Husilerle pragmatik bir işbirliğine yöneldi. Suudiler ise El-Hadi’ye bağlı birlikleri Husiler ve müttefiklerine karşı destekledi.
Mart 2015’te Yemen’e karşı amansız bir savaş başlatan Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun saldırılarına karşı koyan Husiler ve müttefikleri, bugün ülkenin başkenti dahil birçok kritik bölgeyi kontrol altında tutuyor.
GERİLLA HAREKETİNDEN İKTİDARA: YEMEN’DE HUSİLERİN YÜKSELİŞİ – MİCHAEL HORTON
Cephe savaşında kayda değer bir başarı sağlayamayan Suudiler, savaşın kendi topraklarına taşınmasını bile engelleyemedi. Bu süreçte Husiler, sınır hattındaki bazı Suudi karakollarını ele geçirdi. Direnen Yemen, Suudi Arabistan için bataklığa dönüşmüş durumda.
YEMEN: SUUDİ ARABİSTAN’IN VİETNAM’I – THOMAS C. MOUNTAİN
Suudilerin yanıtı ise sivillere yönelik hava saldırılarını daha da sertleştirmek oldu. Riyad yönetimi, kitlesel açlık ve salgın hastalıklara bel bağlayarak Yemen halkını yıldırmak üzerine kurulu bir strateji izliyor. Koalisyon uçaklarının, Yemen’de özellikle altyapıyı, yiyecek sağlayan merkezleri hedef alması nedeniyle her on dakikada bir Yemenli çocuk açlık, hastalık ya da sağlık hizmeti eksikliğinden ölüyor.
2015’ten bu yana 10 bini aşkın kişi saldırılarda hayatını kaybetti. Nisan 2017’den beri de Yemen’de 124 bin insanı kapsayan bir kolera salgınının başladığı ve hızla yayılmakta olduğu belirtiliyor. Ayrıca ülkede 7 milyon insan açlıkla karşı karşıya.
RİYAD’DA “İRAN’I SINIRLAMA” DARBESİ – CENK AĞCABAY
Yemen’de askeri başarıya ulaşmayacağını anlayan Suudi Arabistan, gelinen süreçte karşısında yer alan “kırılgan ittifakı” lehine kullanarak, eski işbirlikçisi Salih’i yanına çekmeyi başarmış oldu. Ancak Suudilerin tek planının Salih üzerinden olduğu da söylenemez. Yemen’in doğusunda artan IŞİD ve El-Kaide varlığı da Suudilerin burası için daha büyük bir hesap içinde olabileceğini gösteriyor.
IŞİD’in Suriye ve Irak’taki yenilgileri sonrası gücünü yeniden toplayabileceği bölgeler arasında Yemen’in de adı geçiyor. Suudilerin, savaşın başından bu yana bölgedeki Sünni aşiretleri Husilere karşı destekleyerek mezhepçi safları keskinleştirdiğini, böylece El Kaide ve IŞİD’in daha fazla taban bulmasına zemin hazırladığını hatırlamakta fayda var.
YEMEN’DE ‘SÜNNİ KOALİSYON’UN SALDIRILARI VE MEZHEP SAVAŞININ AYAK SESLERİ – VECİH CUZDAN
Sendika.Org