Oyunlar hiçbir zaman çürümezler. Oyunları bozan şey oyunun aktörleridir. Rıdvan Dilmen’in de futbol adına yaptıklarıyla değil, futbolu kullanarak yaptıkları ortadadır
Oyunlar hiçbir zaman çürümezler. Oyunları bozan şey oyunun aktörleridir. Rıdvan Dilmen eğer federasyon başkanı olursa Türkiye futbolunu yönetebilme konusunda çok ciddi kıvraklıklar sergileyeceği lakin Türkiye futbolunu şu anki mecrasından başka bir mecraya taşımayacağı açıktır. Çünkü futbol adına yaptıklarıyla değil, futbolu kullanarak yaptıkları ortadadır
Türkiye futboluna sözüm ona yön verenlerin birisi olarak nitelendirilen birisi de Rıdvan Dilmen’dir. Futbol oynadığı yıllardaki uyanık davranışları, çevikliği ve kurnazlığı nedeniyle oldukça zeki olduğuna kanaat getirilen ve bu özellikleri birleştiren yegane “tinsel varlığın” da şeytan olduğuna karar verilmiş olacak ki Muğlaspor, Sarıyer ve Fenerbahçe sportif evriminde geçirilen süreçteki deneyimleri ve performansı futbolcu Rıdvan’ı “Şeytan Rıdvan”lığa değin taşımıştır.
Rıdvan Dilmen’in şeytanlığı aslına bakarsanız futbol kurnazlığından çok, futbolcu kurnazlığı ile ilgili olup, bunun son aşamada bir futbolcu kurnazlığı da değil, kişi ve sistem kurnazlığı olduğu anlaşılmıştır. Çünkü futbol değiştikçe ve farklılaştıkça “iyi futbolcu olma” özellikleriyle kurnazlık arasında bir ilişkinin değil, başka özelliklerin önemi ve gereği anlaşılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla kurnazlık denilen şeyin de tamamen kendi yararı ve çıkarı için her şeyi yapabilme ile ilgili olduğu daha da belirgin hale gelmiştir.
İşin şeytanlık boyutunu bir tarafa bırakalım. Giriş cümlesinde “Türkiye futboluna yön veren kişilerden birisi olarak nitelendirilen” diye ifade ettiğimiz Rıdvan Dilmen, aslına bakarsanız günümüzdeki yeri, konumu, ortaya koyduğu işler ve yaptıklarıyla futbola yön veren değildir. Tam tersine futbol sayesinde semiren, zenginleşen, popülerlik peşinde koşan futbola yön vermekten ziyade, futbolu kendisi için var olma aracı olarak kullanan ve mevcut futbol düzeninin değişimi ile değil, tam tersine olduğu gibi sürdürülmesinden yana olan ve de bundan en fazla yarar sağlayacak kişilerden birisidir.
Sanki matah bir iş yapıyorlarmış ve Türkiye futbolunu uçuruyorlarmış gibi büyük önem atfedilen futbol federasyonluğu için adı en çok geçen Dilmen, bu nedenle yapılması gereken futbol projeleri üretme, futbolu toplumsal boyutlara taşıma gibi çalışmaları paylaşma yerine “yapmaması gereken” ne varsa yapıyor durumdadır. Ama düzen böyle gerektiriyor elbette. Bu düzenin içinde yer almak için ise düzenin gerektirdiği gibi davranmak gerekiyor.
Daha yakın zaman ilişkin “Tek Adamlık” olarak nitelendirilen Cumhurbaşkanlığı/Başkanlık sistemi referandumu öncesi “Evet” kampanyasındaki rahatsız edici rolünün dumanı tüterken “işi” o derece ileriye taşıdı ki, yaptığı bir açıklamada cumhurbaşkanını “parkasız Deniz Gezmiş” olarak nitelendirdi. Cumhurbaşkanının hangi özelliklerine, duruşuna ve mücadelesine göndermede bulunmuş olunabileceğini çözemesek de ABD ile ilişkilere yönelik istinaden yapılmış bir ilişkilendirme olabilir. Ama kim bilir belki de Deniz Gezmiş’in bilemediğimiz özelliklerinden ya da cumhurbaşkanının öğrenemediğimiz bazı özelliklerinden dolayı böyle bir ilişkilendirme de söz konusu olabilir!
Oysa “parkalı Deniz Gezmiş” ile ilgili göndermede bulunduğu kişi daha önemlisi dünya görüşü ve düşüncelerinin ne olduğu geçmiş açıklamalar ile malumdur. Bu arada Rıdvan Dilmen’in atadan eski Türkiye İşçi Partili oldukları, dolayısıyla da solculuk geleneğinden gelen birisi olarak muhtemelen cumhurbaşkanının ne kadar kavrayan ve kapsayan bir yapı taşıdığını belirterek algı oluşturma konusunda da 2019 veya öne alınacak seçimlere ilişkin bir role de soyunmuş görünmektedir.
Etkili olmak, yaranmak veya iyi niyetli olarak söylemek gerekirse taraf olmak için bu tür zorlama benzetmelere ve zorlama ilişkilendirmelere ne gerek var? İşin suyunu çıkarmak bu olsa gerektir.
Tabi bu arada işin başka bir boyutu daha söz konusudur. Rıdvan Dilmen’in iktidara yakınlığındaki sınır tanımıyor oluşunda geçmişte “tele kulak skandalı” diye nitelendirilen dinlemelerde “sevgilisini dinlettiği” ve bu nedenle hakkında açılan davada hapse girme olasılığının da payı olduğu dillendirilmektedir.
Futboldaki çürüme, bizatihi futbol oyununun çürümesi değildir. Oyunlar hiçbir zaman çürümezler. Oyunları bozan şey oyunun aktörleridir. Oyun, o oyunu kullanan sistemin elinde ya güzel bir araç ya da kötü bir araçtır. Rıdvan Dilmen eğer mümkün olur da federasyon başkanı olursa, Türkiye futbolunu yönetebilme konusunda çok ciddi kıvraklıklar sergileyeceği lakin Türkiye futbolunu şu anki mecrasından başka bir mecraya taşımayacağı açıktır. Çünkü futbol adına yaptıklarıyla değil, futbolu kullanarak yaptıkları ortadadır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.