Ankara Üniversitesi DTCF öğrencileri yemekhane yemeklerinin niteliksizliğine, yapılan zamlara ve Kampüskart dayatmasına karşı Boykothane adıyla başlattıkları boykotu Sendika.Org’a anlattı
Ankara Üniversitesi öğrencilerinin tepkisini toplayan yemekhane zamlarına karşı ilk tepki Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nden (DTCF) geldi. DTCF öğrencileri Eylem Esen Arabacı, Firdevs Deveci ve Umut Deniz Yorulmaz yemekhane boykotu için kurdukları Boykothane masalarını Sendika.Org’a anlattı.
Sendika.Org’un görüştüğü yemekhane yetkilileri Doruk Yemek Şirketi’nin üniversite geneline dağıttığı 10 bin yemeğin, 4 bin yemeğe düşürüldüğünü; 8 bin öğrencisi bulunan DTCF’de ise günlük olarak 50 yemek dağıtabildiklerini söyledi. Yetkililer ayrıca Doruk Yemek Şirketi’nin geçtiğimiz günlerde üniversite yönetimiyle görüştüğünü ve Kampüskart uygulamasından şirketin de rahatsız olduğunu, fakat üniversite yönetiminin var olan uygulamada direttiğini aktardı.
Üniversiteliler, yemekhane fiyatlarının düşürülmesi ve Kampüskart dayatmasının geri çekilmesi talepleriyle başlayan boykot, şimdilerde Doruk Yemek Şirketi’nin ücretsiz izne çıkardığı 70 işçinin işlerine iade edilmesi için de devam eden Boykothane’yi anlatıyor ve diyorlar ki “Gelin bu boykotu beraber yükseltelim”…
Okulda Boykothane adıyla bir yemekhane boykotu düzenliyorsunuz. Nereden çıktı bu yemekhane boykotu?
Umut: Bu sene Ankara Üniversitesi’nin yemekhanesinde yapılan zamla birlikte yemekler 3 TL oldu. Üç sene önce bu fiyat 1,5 TL’ydi. Biz de yemeklere yapılan zammın geri çekilmesi ve yemeklerin doyurucu, temiz, hijyenik olması için bu boykota karar verdik ve başladık.
Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu da boykotumuza destek veriyor. Hatta Boykothane’ye getirdikleri kısır, patates salatası gibi yemekleri evlerinde kendileri hazırlayıp getiriyorlar. Birlikte hazırlanan bu yemekleri öğrencilere ücretsiz bir şekilde birlikte dağıtıyoruz.
Eylem: Ankara Üniversitesi bu sene eğitim dönemini dört problemle açtı: Üniversite yönetiminin Vakıfbank’la anlaşıp öğrencilere dayattığı Kampüskart, Avrupa Kredi Transfer Sistemi’nde (AKTS) yapılan değişiklikler, bütünlemelerin kaldırılması ve bunlardan bir diğeri de yemekhane problemiydi.
Yemekhane fiyatlarının artması ve yemeklerin niteliksizleşmesi üzerinden boykot kararı aldık. Dönem başında Ankara Üniversitesi’nin tüm fakülteleri genelinde imza toplandı. Dilekçeler Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’na (SKS) verildi ama SKS’den geri dönüş şaka gibiydi. Dilekçelerimize yanıt olarak 55 TL’ye yirmi yemek kampanyasına iki yemek daha ekledikleri söyledikleri bir yanıt verdiler. Bununla birlikte biz de böyle bir şey istemediğimizi, talebimizin bu olmadığını göstermek için “boykothane” adıyla yemekhaneyi boykot ettiğimiz bir alternatif oluşturduk. Boykot meselesi buradan çıktı, yemeklerin fiyatlarına zam gelmesi ve niteliksizleşmesinden.
SKS Başkanının açıklamasında “Yemekhane yemeklerinin niteliği artıyor bu nedenle zam yapılıyor” deniyordu. Zam yapılmasının nedenini böyle açıklıyorlardı. Oysa yemek kalitesinin günden güne düştüğü, buna karşın fiyatının arttığı bir düzlem var. Bir de bizi müşterileştiren Vakıfbank’la işbirliği içinde Kampüskart’ı okula soktukları bir hal yaratıldı.
Nedir bu Kampüskart? Öğrencilere ne gibi etkileri var?
Firdevs: Kampüskart, üniversite yönetiminin Vakıfbank’la yaptığı anlaşma karşılığında bizim kimlik bilgilerimizi satıp öğrencilere dayattığı bir sistem. Bu sistemle birlikte Kampüskart’ı olmayan öğrenciler yemek yiyemez duruma geliyor. Aynı zamanda okulun diğer imkanlarından da faydalanamayacağımız anlamına geliyor. Yemekhanede Kampüskart şu şekilde uygulanıyor: Daha önceki sistem fişli sistemdi. Para verip fişini alıp yemeğini yiyordun. Şuan cebinde 3 TL’n olmasına rağmen yemek yiyemiyorsun, karta yüklemen gerekiyor ki karta da 3 TL yükleyemiyorsun. En az 15 TL yükleyebilesin ki paran eksilmeden yemekhaneye gidip yemek yiyebilesin, karnını doyurabilesin. Fakat bu üniversitemizdeki birçok öğrenci için mümkün değil.
Bu boykot süreci içerisinde üniversite yönetimi sizinle hiç temasa geçti mi?
Eylem: Biz üniversite yönetimiyle ayrıca bir görüşme yapmaya falan gitmedik çünkü taleplerimiz çok açık. Topladığımız dilekçelerle bu taleplerimizi de ulaştırdık aslında. Üniversitelilerin yoğunluklu olarak katıldığı, zamların geri çekilmesini istediği bir hal var şuanda da. Buna karşılık verilmemesi yönetimin bize olan cevabı. Boykothane ile amaçladığımız şey yemekhanenin alternatifinin olduğunun ve öğrencinin gücünün, neler yapabileceğinin görülmesi. Bu nedenle biz de tekrar gidip bir görüşme yapmayı planlamıyoruz.
Yemekhane boykotunu nasıl örgütlediniz peki? Boykothane’nin yemekleri nereden geliyor?
Firdevs: İlk gün kendi imkanlarımızla evlerimizde kısır, patates salatası, börek yaptık, hazır çorba aldık. Sonrasında da boykothane masasına gelen, boykota yemek yaparak destek vermek isteyen arkadaşlarımız için bir föy hazırladık. Zaten bu meseleye dair bütün üniversite öğrencileri şikayetçiyken, bir şeyler yapmak isteyen çok sayıda üniversite öğrencisiyle temas kurduk. Herkes evlerinde kısır, börek ne yapabiliyorlarsa onları hazırlayıp getirmeye başladılar. Böylece boykot sadece belli kişilerin sahiplendiği, yürüttüğü bir şey olmanın dışına çıkarak tüm bir üniversite öğrencilerinin hareketi olmuş oldu.
Eylem: Aynen öyle. Sadece DTCF’de değil, aynı zamanda Cebeci Kampüsü’nde de aynı taleplerle yapılmaya başlandı. Cebeci genelinde üniversitelinin boykotu sahiplendiği aynı talepleri yükselttiği bir düzlem de oluşmuş oldu.
Umut: Burada bir şey eklemek istiyorum. Cebeci Kampüsü’nde yapılan boykot, boykotun ötesinde bir şeye de sebebiyet verdi. Cebeci’de öğrencilerin stant açmasına, kültür-sanat etkinlikleri yapmasına, herhangi bir toplanmaya güvenlik, dekanlar ve rektörlük engellemeye çalışıyor, izin vermiyordu. Boykothane’yle birlikte geçtiğimiz günlerde Cebeci’de arkadaşlarımız stantlarını açtılar ve hiçbir güvenlik görevlisinin de oraya müdahale etmesine izin vermediler. Güvenlikler engel olmaya çalıştı ama hiçbir şeye dokunamadan geri dönmek zorunda kaldılar.
Firdevs: O gün standa müdahale edememelerin nedenlerinden biri de yemekhane sorunu bütün üniversiteliler tarafından sahiplenilen bir mesele, Ankara Üniversitesi’nin asıl sıkıntılarından biri haline dönüşmüş durumda. Standı kapatmaya çalıştıklarında bu durum yalnızca üç beş öğrenciyi ilgilendirmiyor, tüm bir üniversitenin öğrencilerini ilgilendiriyor.
Öğrencilerin Boykothane’ye tepkileri nasıl? Onlardan biraz bahseder misiniz?
Eylem: Aslında şöyle DTCF’deki boykotun etkisinin yüzde 80’e, yüzde 90’lara varmasındaki temel neden, öğrenciler Boykothane’yi destekliyorlar ve her konuda bizle iletişime geçebilecekleri, buraya destek olabilecekleri bir alan olarak görüyorlar.
İkincil olarak da Boykothane’ye uğramasalar bile insanlar genel anlamda bu konuya tepkili olduğu için yemekhaneyi boykot ediyorlar. Üniversiteli arkadaşlarımız Boykothane masasından yemek almasalar bile yemekhaneye gitmediklerini ve Boykothane’yi desteklediklerini belirtiyorlar. Öğrenciler Boykothane’yi beğenip takdir ettiğini, nereye giderse gitsin bir sonuç elde edilinceye kadar dayanışma içinde olacaklarını, birlikte hareket edeceklerini dile getiriyorlar.
Firdevs: Şöyle bir şeyle karşılaştığımız da oldu: “Boykot var” dediğimizde dayanışma soframızdan haberdar olmadığı için “Ben evden yiyip geldim” diyen arkadaşlarımız vardı başta. Dayanışma sofrası olsun olmasın öğrenciler boykotu sahipleniyor, yemekhaneyi tercih etmiyor.
Cebeci Kampüsü ve DTCF haricinde, yani boykotun olduğu yerler haricinde size destek-dayanışma mesajı gönderen veya katkıda bulunanlar oldu mu?
Umut: Boykot için sosyal medyadan çağrılar yapmıştık, destek vermeyen, katılmak isteyen arkadaşlarımıza ulaşması için. Bu çağrıya yanıt olarak Tandoğan Kampüsü’nden Gölbaşı Kampüsü’nden ulaşan arkadaşlarımız oldu. Oradaki öğrenciler de yemekhaneden rahatsız, onlar da boykot yapmak istiyorlar. Orada da boykota ilişkin attığımız adımlar oldu.
Eylem: Bu sadece Boykothane masası açmak üzerinden değil elbette. Öğrencilerin toplu olarak yemekhaneye gitmediği, kendi bölüm veya sınıf gruplarından arkadaşlarına burada düzenlediğimiz boykotu göstererek “Sen de gitme” dediği bir durum da var.
Peki bu zamana kadar Boykothane kaç kere üniversitelilerle buluştu? Bu buluşmalar devam edecek mi?
Umut: Boykotumuzun DTCF’de üçüncü hafta dördüncü gününü geride bıraktık. Beşinci günü de bu Perşembe (7 Aralık ) oldu.
Firdevs: Devam etmeyi düşünüyoruz. Zamlar geri çekilene kadar, nitelikli yemekler çıkana kadar, Kampüskart uygulaması geri çekilene kadar. Ayrıca şöyle de bir sıkıntı var: Yemekhaneye talep azalmış durumda, öğrenciler artık yemekhaneye gitmiyor ve bu nedenle yemekhanede çalışan işçiler ücretsiz izne çıkarıldı.
Eylem: 70 işçi ücretsiz izne çıkarıldı. Buradaki işçiler zaten taşeron olarak çalışıyor, herhangi bir güvenceleri yok. Üniversitelinin de yemekhaneye gitmediği bir düzlemde Doruk Yemek Şirketi de “Artık size ihtiyaç yok” demiş durumda. Şirket ve üniversite zamları geri çekerek yemeklerin niteliğini artırmaya yönelik bir hamle yapmıyor, tam tersi bir şekilde işçileri çıkarıyor. Yani, öğrencinin yemekhaneye gitmemesinden ötürü oluşan zararı işçiler atarak kapatmaya çalışıyorlar.
Firdevs: Üç talebimiz vardı. İşçilerin ücretsiz izne çıkarılmasıyla birlikte taleplerimiz dörde çıktı ve bu talepler karşılanıncaya kadar devam edeceğiz. Birincisi yemekhane zamlarının geri çekilmesi. İkincisi yemeklerin daha sağlıklı ve doyurucu olması. Üçüncüsü Kampüskart uygulamasının kaldırılması ve dördüncüsü de işlerinden çıkarılan işçilerin işlerine geri alınması.
Peki sıra arkadaşlarınıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Umut: Son dönemde Reza Zarrab çok fazla gündem oldu. Sosyal medyada şöyle şeyler gördüm: 50 milyon TL Zafer Çağlayan’a rüşvet verilmiş, Reza Zarrab milyonlarca dolar kazanmış bu kaçak paralardan. Man Adası’nda Tayyip Erdoğan’ın yakınları tarafından milyarlarca para gönderilmiş. Biz burada 3 TL’ye yemek yerken, kim bilir orada onlar 50 milyon TL’ye neler yiyorlar, diye sormak istiyorum bu yazıyı okuyan üniversiteli arkadaşlarıma. Ayrıca buradan Rektör Erkan İbiş Bey’e seslenmek istiyorum. Kendisi çok beğeniyorsa kurtlu, kıllı yemeği buyursun kendisi yesin.
Bizler hakkımızı istiyoruz, devam edeceğiz.
Firdevs: Evet, dışarıya göre yemekhane fiyatı olan 3 TL ucuz olabilir fakat 1 milyon TL bütçeye sahip bir üniversitenin öğrenciyi sağlıksız, temiz olmayan, doyurucu olmayan yemekleri 3 TL’ye vermesini kabul etmiyoruz. Zaten üniversiteliler de bunu tercih etmiyor. Başka üniversitelerde daha ucuza ve daha hijyenik ortamlarda yapılan ve doyurucu yemeklerin olduğu yemekhanelerin olduğunu biliyoruz. Demek ki bu yapılabilen bir şey.
Ayrıca şöyle de bir gerçeklik var: Çoğumuz ya memur çocuğu ya da asgari ücretlerle çalışan ailelerin çocuklarıyız. Memurlara yüzde 4 zam yapılırken, asgari ücrete 100 TL zam bile güç bela yapılırken yemekhane ücretlerine bir sene de yüzde 110 zam yapılıyor. Birçoğumuz ya çalışıyor ya da ailelerinden aldıklarıyla geçiniyor. Gerçekten öğrencilere müşteri olarak bakılıyor.
Bu yemekleri 3 TL’ye de yemeyeceğiz, niteliksiz yemekleri de kabul etmeyeceğiz. Tüm sıra arkadaşlarımız da dayanışma soframızı, Boykothane’yi büyütmeye çağırıyoruz.
Eylem: Genel anlamda yaptığımız bu boykotun temel gerçeklerini açıkladık, derdimizi anlattık. Umut da söyledi az önce Türkiye genelinde son dönem açığa çıkan yolsuzluklar var, bir yanda da yıllık 1 milyon TL ödeneğe sahip olmasına rağmen üniversitelinin cebindeki 3 TL’ye göz diken bir üniversite yönetimi var. Ben de üniversiteli arkadaşlarıma şunları söylemek istiyorum: Üniversiteler de dahil olmak üzere Türkiye’deki tüm eğitim kurumları piyasalaştırılıyor. Cebimizden çıkan 3 TL’nin az bir miktar olduğunu düşünmesinler. Onlar için küçük bir para olabilir fakat üniversiteliler için büyük bir para bu. Okul harçlığını çıkarmak için inşaatlarda çalışırken hayatını kaybeden sıra arkadaşlarımız var. Böyle düşününce, yapılan zamlar aynı zamanda öğrencilere yönelik bir cinayet girişimi de aslında. Arkadaşlarıma çağrım: Boykothane’yle yürüttüğümüz boykota siz de katılın, bu boykotu beraber yükseltelim.
Sendika.Org/ Ankara
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.