Madenciler tarihlerine sahip çıkarak, epey zamandır unuttuğumuz, bizi yeniden umutlu olmaya yönelten şekilde tarihe bir kayıt daha düştüler
Madenciler tarihlerine sahip çıkarak, epey zamandır unuttuğumuz, bizi yeniden umutlu olmaya yönelten şekilde tarihe bir kayıt daha düştüler
Zonguldak’ta özelleştirmelere karşı maden işçilerinin gerçekleştirdiği işyeri işgal eyleminin şimdilik amacına ulaşması, kalıcı ve sürekliliği olan bir emekçi sınıfı geleceği için kayda değer görülmelidir.
Kamuya ait madenlerin özelleştirilmesiyle ilgili torba yasa tasarısı maddesinde değişiklik yapılarak TTK’nin özelleştirme kapsamından çıkarılması sağlanan madenci eylemi aslında olması gerekenin, işçi sınıfı zorlaması ile olmasıdır ve çok daha anlamlıdır.
Yani işçi sınıfı işine sahip çıkmıştır. İşine sahip çıkmak demek, işyerine sahip çıkmak demektir. İşyerinin sahibi olursan işyerine de sahip çıkarsın. Mesele budur.
TTK (Türkiye Taş Kömürü) İşletmeleri’nde yaşanan maden ocağı kazaları, yaralanma ve ölüm oranlarıyla, özel sektöre devredilen madenlerde yaşanan kazalar, yaralanmalar ve ölüm oranları incelendiğinde madenlerin özelleştirilmemesi gereği, hatta zorunluluğu açık biçimde ortaya çıkar.
Özelleştirme ölüm demek
İşçiler madenler özelleştirildikten sonra, sadece emek sömürüsüne tabi tutulmadılar. Kıyasıya ve acımasızca çalıştırılmalarının ve ağır yaşam ve çalışma koşullarının karşılığı olan ücretleri alamıyor oluşlarının üstüne, “daha fazla maden, daha fazla kar” anlayışı ile hayatlarını kaybettiler, kaybetmeye devam ediyorlar. İş kazaları iş kazası olmaktan çoktan çıkıp, toplu kıyımlara, iş cinayetlerine dönüştü.
Çünkü özel sektör maden ocaklarına yatırım yapmaktan kaçınarak, kazaları önceden haber verecek ve böylece ölümleri engelleyecek güvenlik önlemleri almaktan hep kaçındı. Hayatlarını kaybedenlerin çoğu eğer gelişmiş ülke maden ocaklarında çalışıyor olsalardı hayatlarını kaybetmeyeceklerdi.
Madencilerin gerçekten de zincirlerinden başka kaybedecek bir şeylerinin olmadığı uzun zamandır ortaya çıkmıştı. Zonguldak madencilerinin kitleselliği ve geçmişten getirilen madenci kültürü bir kez daha “sınıf olma genleriyle” birleşince “yeni bir kazanım örneği” ya da “pratiği” ortaya çıkmıştır.
Zonguldak madencileri, acımasızca sömürülmemek, sermayenin devletin/halkın malına çöreklenerek haksız kazanç elde etmemeleri için ve dahası canlarından olmamak için TTK işletmelerinin özelleştirilmesini engellediler. Bu, iş yerlerinde köle durumuna düşmemek ve ölmemek için iş yerlerine sahip çıkmak demektir. Dolayısıyla bu, canlarına, hayatlarına sahip çıkmak demektir.
Madenler halkındır
Madenciler tarihlerine sahip çıkarak, epey zamandır unuttuğumuz, bizi yeniden umutlu olmaya yönelten şekilde tarihe bir kayıt daha düştüler. Alışık olunduğu üzere içine ilgili ilgisiz her şeyin doldurulduğu “torba yasa” marifeti ile meclisten geçirilerek, yasal hale getirilmesi planlanan “TTK işletmelerinin özelleştirilmesi” maddesinin torbadan çıkarılmasını (muhtemelen ileriki dönemlerde yine gündeme gelecektir) sağladılar.
Gerçek olan ve güzel olan şu ki; madenciler ve madenciler özelinde işçi-emekçi sınıfı şunu bir kez daha görmüş oldu, işine sahip çıkmak için iş yerine sahip çıkmak gerekir. İşyerine sahip çıkarsan varsın. Aksi halde kölesin.
Ücretli kölesin, taşeron kölesin, can pahasına kölesin, bir şekilde kölesin. Ama kamunun /halkın işyerinde çalışan olmak, köleliği aşmanın en geçerli çözümüdür ve her türlü mücadeleye değer.Çünkü madenler devletindir. Madenler halkındır. Devlet halkın devleti ise madenler işte o zaman gerçekten halkındır.
Devleti ve madenleri halkın kılacak olan şey emekçi sınıfının dayanışması ve kendinin olana sahip çıkmasıdır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.