Bozuk para, nakit giderek dolaşımdan kalkıyor. Ünlü Deutsche Bank’ın patronu John Cryna’a göre nakit on yıl içinde kaybolacak
Bozuk para, nakit giderek dolaşımdan kalkıyor. Ünlü Deutsche Bank’ın patronu John Cryna’a göre nakit on yıl içinde kaybolacak
Yazı tura oynamak tarihe mi karışacak? Banka kartı olmayanlar nasıl ödeme yapacak bozuk para kalmayınca? Tuvaletlere kartla mı ödeme yapacaksınız? Çocuğunuza cep harçlığını nasıl vereceksiniz? Simit aldığınızda kartınızı mı kullanacaksınız? Aklımıza takılan birkaç soru. Neden mi?
Bozuk para, nakit giderek dolaşımdan kalkıyor. Ünlü Deutsche Bank’ın patronu John Cryna’a göre nakit on yıl içinde kaybolacak.
Finans, bankalar ödeme, kredi kartlarıyla peşinizde. Şimdi bir de temassız kart reklamı yapıyorlar. Cep telefonunuza yüklediğiniz programla ödemeyi hemen yapıyorsunuz. Kartla uğraşmaya gerek yok. Daha neler bulacak sayısal dünya! Telefonla arayarak, e-posta yollayarak ve hatta sokaklarda size kartların yararlarını anlatmakta.
Geçim sıkıntısı çekenlerin zaten cebinde bozuk para kalmıyor ki! Ücret, emekli maaşı ayın ortasında tükeniyor. Ara ki cepte beş on kuruş kalsın.
Ama ödemeler giderek kartla, telefonla yapılıyor… AVM’de olsun, İnternet’te olsun. Bozuk para tarihe mi karışacak?
Bozuk para sadece koleksiyoncuların vitrinini mi süsleyecek?
İktisat dilinde “likit” deniliyor. Bozuk para ve banknotları kapsıyor. Günlük ödemeler için kolaylık sağlıyor. Kara para kullananlar (uyuşturucu tüccarları, silah ticareti), para cennetleri, KDV ödemekten kaçınan esnaf, tüccar için de uygun. Fiş, fatura yok. Paranın izi de yok.
İktisat dilinde bir de “likidite tuzağı” var. Burada likidite içinde banka hesapları da bulunuyor. Likidite yani nakit getirisi olmayan ama her an elinizin altında olan para miktarı. Ama enflasyonla eriyor.
“Likidite tuzağı”ndan ilk söz eden ünlü iktisatçı Keynes’e göre “Likidite geleceğe karşı hissettiğimiz güvensizliğin barometresi”. Ekonomik durum kötüye gittiğinde eğer olanağımız varsa likit elde tutuyoruz. Para arzındaki artışların faizleri daha fazla düşüremeyeceği bir aşamayı ifade eder. Bu aşamaya gelindiğinde ekonomiye verilen likidite atıl birikim biçiminde elde tutulmaya başlanır ve para arzındaki artış ekonomiyi canlandırmaya yetmez.
Bu konuyu geçelim. Para kuramı ve politikasının önemli bir konusu. Meraklıları bu konuda yazılanları okuyabilir. Tabii nakit-bozuk paranın azalması ya da ödeme biçiminin giderek sayısallaşmasının bu kuram ve politikanın konuları arasında olduğunu belirtelim.
Gelelim bozuk paranın durumuna. Giderek bozuluyor mu durum? Sayısalın girdiği her yer (ödemeden ticarete, turizmden araba kiralamaya) giderek çoğalıyor, değişiyor, kaybediyor. Nakit- bozuk parada etkileniyor tabii ki.
Aşağıdaki çizelgelere bir göz atalım. Dolaşımdaki nakitle ve ödemelerle ilgili bilgiler veriyor
Avro bölgesi ve ABD’de nakit miktarı çok az artarken, İngiltere’de pek değişmemekte ama İsveç’te nakit giderek azalmakta ve yakında kaybolacak gibidir. Bu arada konu İsveç’ten açılmışken burada ünlü “Money, Money, Money” şarkısıyla ünlenmiş ABBA grubunun bir öyküsünü anlatalım. Grubun gitaristi Bjorn Ulveaus’un oğlu olan Christian’ın evi soyulunca (yani evdeki nakit çalınınca), gitarist İsveç anti-nakit grubunun başında nakit paraya karşı mücadele etmeye başlar.
Banka hesabı olanlar, mobil hesabı olanlar ne kadar? Ödemelerini nasıl yapıyorlar? Kartla, telefonla, internet’le mi ödüyorlar? Sayılara bakalım.
(Ödemeler banka ve/ ya da mobil hesabı üzerinden yapılmaktadır)
Burada gelişmiş ülkelerin ön sıralarda olduğunu ve ödemelerini daha çok kart, telefon ve internet ile yaptıklarını görüyoruz. Ancak nakit kullanımının toplumsal, kültürel bir olgu olup ülke zenginliğiyle doğrudan bir bağlantısının bulunmadığı saptanmıştır. Dünyada telefonla ödeme yapanların sayısı 2010 yılında 112,5 milyon iken, 2013’de 266,5 milyona ve 2016 yılında 447,9 milyona ulaşmıştır. Bu sayıyı bölgeler temelinde ele alırsak başta 163,6 milyonla Asya-Pasifik 101,3 milyon ile Afrika, 90,7 milyon ile Kuzey Amerika, 64 milyon ile Avrupa, 27,3 milyon ile Latin Amerika ve 6 milyon ile Ortadoğu gelmektedir. Gördüğümüz gibi burada Afrika ikinci sırada yer almaktadır. Neden telefonla ödeme bu kıtada fazladır? Banka/mobil hesabın azlığı, banka ve internet ağının yaygın olmaması ve giderek gelişen cep telefonu kullanımıyla bu durum açıklanabilir.
İnsanları köleleştirme mi, kolaylık mı?
Kartınız bloke edildi ve nakitiniz de yok. Ne yapacaksınız? Herkesin banka hesabı da yok. Nakit günlük yaşamınızın, geçiminizin ayrılmaz parçası. Bankalar için ise kasada nakit tutma maliyet öğesi. Ayrıca para çekme makinelerini (ATM) sürekli beslemek gerekir. Fransa’da toplam 57.000 ATM bulunmaktadır.
Bankada nakit demek soygun da demek!
Kara para, terörizm ise nakit sever, özellikle büyük küpürleri. Artık 500 avroluk banknotlar basılmayacak.
Dolayısıyla, yarar ve sakıncalar kişi ve kurumlara bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Devlet para politikasıyla, bankalar kredi ve kartlarıyla, tüketiciler ve kullanıcılar nakit ve mevduatlarıyla devrededir. Devletin para politikası bu konuda belirleyicidir ama yönlendiren finans-banka sektörüdür. Para kitlesinin yüzde 90’ı ticari bankaların denetimindedir.
Devlet nakit parayı piyasaya sunmak zorunda. Basacak, eskiyenleri toplayacak, gerekirse yeni nakit yaratacaktır ve bunun bir maliyeti vardır. Nakit azaldıkça maliyet de azalacaktır. Norveç’te işlemlerin yüzde 5’i nakit ile gerçekleşmekte ve 2020 yılında nakit paranın kaldırılması düşünülmektedir.
Devlet’in nakiti azaltmakta bir diğer gerekçesi nakiti kullanan kara parayı, kaçakçılığı (esrar, silah ticareti vb.) önlemektir. Ama bu tür etkinlikler nakiti sınırlamakla önlenmez, sadece yer değiştirirler. Devlet nakitin nerede, nasıl ve kimler tarafından kullanılacağına karar verebilir.
Örneğin Fransa’da nakit ödeme 3000 avroya kadar çıkar. Ücretler ise 1500 avroya kadar nakit ödenebilir.
Bankalar ise nakit tutmayı sevmez. Maliyeti vardır: Kasada tutulması, nakliyesi gibi. Sizin yatırdığınız paraları size kart olarak verir. Sizin elinizdeki nakiti de ister. Sonra size para çekme makinelerini gösterir ve gidin oradan çekin der. Ama Yunanistan’da bunalım sonrası olduğu gibi nakit çekmek pahalanır. 100 avro çekmek isterseniz makine size 90 avro verir.
Banka sınırlama getirir. Günlük çekimlerinizde, ödemelerinizde karar veren o’dur. Ödeyeceğiniz tutar artıkça sadece kartla ödeme yapabilirsiniz. Nakitle eldekini harcarken, banka kartıyla sınırı da aşarsınız ve aylık ödemeler başlar. Bankanın da istediği budur. Harcamalarınızı izler. Nerede, ne zaman yemek yediğinizi bilir.
Tüketici ise devlet ile banka arasında sıkışıp kalmıştır. Nakit taşımanın riski yanında kartının çalınmasından hesaplarına korsanların girmesine kadar bir sürü olayla karşı karşıya geldiğinden kuşkuludur. Kartla ödemenin kolaylığına kapılır. Ama kazananlar Visa, Mastercard, American Express gibi finans kuruluşlarıdır. Tasarrufunuzu istediğiniz gibi kullanamazsınız. Banka günlük çekiminize ya da peşin ödeme tutarınıza sınır getirebilir. Bankalarda sürekli “Paranızı, altınınızı yastık altında tutmayın. Bize getirin, kazanırsınız” diyerek nakit kullanımını sınırlamaya çalışır.
Tüketici kimi zaman nakit kullanamaz. Cezalandırılır. Kartı olmak zorundadır. Ulaşımda, kimi ödemelerde nakit kullanamazsınız.
Para sadece ekonomik değil toplumsaldır. Ortak kullanılan, paylaşılan bir nesnedir. Ortak değerdir. Kaybolması toplumsal bozulmaya da neden olabilir. Kimi ülke ve yörelerde kullanılan “yerel para birimleri” nakit ve kart kullanmanın çoğu sakıncalarını ortadan kaldırır. Çünkü parayı yöre insanı yaratmıştır ve ortak ve paylaşılan bir güvenli ödeme aracı ve değer olarak yerini almıştır. Yerel ekonomiyi destekler, spekülasyon aracı olmaktan çıkar.
Yanınızda nakitle dolaşırken bir de bunları düşünün.
Kaynaklar:
Baetrice Madeline, Reqiem pour l’argent liquide, 2016, Eco&entreprise, le monde.fr
Florence Dupela Tour, Denis Clerc, La trappe à liquidités, 2015, Alternativeseconomiques,fr
Courrier İnternational, no: 1382, 27 Nisan-3 Mayıs 2016.
İsmail Kılınç, Yerel para birimleri, sendika.org.
egaliteconcilaton.fr; leseconoclastes.fr; lesmoutonsenrages.fr; challenges.fr; le-veilleur.com; contrpoints.fr.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.