Temmuz sonunda yapılan seçimler Chavistlerin zaferiyle sonuçlandı. Kurucu Meclis sonrası iktidar da, oligarşi de, ABD emperyalizmi de yeni hamleler peşinde
Mustafa Özdemir 10 yıldır Venezüella’nın başkenti Caracas’ta yaşayan ve alternatif medya çalışmaları yürüten bir gazeteci. Venezüella’nın dinmek bilmeyen sokak çatışmalarıyla gündeme geldiği Mayıs ayında Türkiye’yi ziyaret etmesini fırsat bilerek kendisiyle yaptığımız söyleşide Özdemir, devrimin tek şansının Kurucu Meclis olduğunu söylemişti. Temmuz sonunda yapılan seçimler Chavistlerin zaferiyle sonuçlandı. Kurucu Meclis sonrası iktidar da, oligarşi de, ABD emperyalizmi de yeni hamleler peşinde. Peki Venezüella şimdi nereye gidiyor? Özdemir’e bu kez e-mail yoluyla ulaştık ve güncel durumu özetlemesini istedik
Sendika.Org: Kurucu Meclis seçimleri sonrası iktidar, Kurucu Meclis ve muhalefet ne yapıyor?
Mustafa Özdemir: Kurucu Meclis, daha öncesinde güvenlik gerekçesi ile aralık ayına ertelenen yerel seçimleri kasım ortasına almaya ve çoğunluğunu sağ milletvekillerinin oluşturduğu ulusal meclisin, yeni anayasa yapılırken görevine devam etmesine kararı verdi. Chavist hareketler ve Kurucu Meclis yeni anayasa için yoğun mesai harcarken, hükümet partisi ve sağ muhalefet yerel seçimlere odaklamış görünüyor.
İlan edilen bir program var mı?
Şimdilik Kurucu Meclis için belirlenmiş bir program yok. Devlet Başkanı Maduro Kurucu Meclis görev süresinin iki yıla kadar uzayabileceğini söylemiş ve Kurucu Meclis’e diyalog, toplumsal barış ve misyonların (sosyal programlar) anayasallaştırılmasına yoğunlaşmasını istemişti ancak taban hareketlerin ajandası daha kalabalık gibi görünüyor.
Anayasa Mahkemesi başkanının görevden alınması ve “darbeci” askerlerin açığa çıkarılması ile bir devlet içi tasfiye süreci mi başladı? Devlet içindeki muhalif unsurlar ne durumda?
Maduro göreve geldiğinin ilk aylarından bu yana, hükümete ve kendisine karşı ortaya çıkarılan darbe planlarından ve darbe girişimlerinden bahsediyor. Bu da sürekli bir darbe arayışı demeye geldiği gibi, tasfiyenin de sürekliliği anlamına geliyor
Bolivarcı Silahlı Kuvvetler, özellikle üst kademeler hemen her fırsatta Bolivarcı Devrim’e ve Maduro’ya bağlılıklarını ifade ediyor.
Enflasyon, kıtlık ve güvenlik konularında çözüm olarak iktidar ne sunuyor?
Enflasyon, kıtlık ve güvenlik konuları biraz Kurucu Meclis’e havale edilmiş durumda. Kurucu Meclis’e, ilgili makamlarca tespit ve önerilerin yapıldığı raporlar veriliyor ve bu raporlar üzerinde çalışılıyor.
Boliburjuvazi neden açığa çıktı? Engellenemez miydi? Boliburjuvazi ile mücadele de söz konusu mu?
Devlet içinde üst düzey görev yürüten, Bolivarcı görünümlü burjuvazi olarak kavrayabileceğimiz Boliburjuvazi, Bolivarcı Devrim sürecinde rüşvet ve yolsuzlukla zengin olan yeni sınıf ya da tabaka.
Bu tabaka, her şeyden önce Venezüella’da devletin bürokratik yapısından ortaya çıktı.
Kurumlar üzerinde sağlıklı denetim mekanizmalarının kurulamadığından, kurumlarda şeffaflık sağlanamadığından, yargı kurumlarının işlevinin hakkını vermemesinden vs. Devrimci bir dönüşüm iddiasında bulunan bir önderlikten tabii ki yolsuzluklara çözüm üretecek uygulamaları beklemek doğal ama Venezüella’da yaşanan bu sorunların tarihi, (en az) Venezüella’da petrolün çıkarılmaya başladığı tarihten başlar ki, bu da bir asırdan eski (1914).
Yani yolsuzluk, rüşvet ve bürokrasi sadece hukuki kavramlar değil Venezüella’da, aynı zamanda toplumsal yaşama içkinleşmiş kültürel bir kavram.
Ayrıca 20. yüzyıl sosyalizm deneyimlerinin her birinde gördüğümüz rüşvet, yolsuzluk ve bürokrasi sorunu kendi içinde kapsamlı bir konu. Bu minvalde Chavizmin algısı ise halkın kendi kendini yönetmesini sağlayacak araçları yaratabildiğiniz oranda, bürokrasiyi ve yarattığı toplumsal sorunları da bertaraf edebilirsiniz.
Yeni anayasa hazırlanırken, özellikle Chavist tabanın altını çizdiği önemli noktalardan biri, yolsuzluklarla mücadelenin sertleştirilmesi ve sistemde yapısal değişikliklerin yapılması.
Komünal konseyler ile ne hedeflenmişti, bu hedefe ne ölçüde ulaşılabildi? Şu an ne yapıyorlar?
Komünal konseyleri, mahalle halkının katılımı ile oluşan ve yaşadıkları bölge için eğitim, sağlık, ulaşım, beslenme, işsizlik, güvenlik, barınma, altyapı, üretim, birlikte yaşam, kamusal alanlar gibi konularda kararların alındığı bir mahalle meclisi gibi tasavvur edebiliriz. Komünal konseylerde projeler yapılıp, devlete finanse etmesi için iletiliyor. Üretim faaliyetinde bulunan bir komünal konsey kendi finansmanını kendisi de yapabiliyor. Yan yana komünal konseylerin birleşmesinden de daha büyük bir yerleşim alanına tekabül eden komünler oluşuyor.
İşte bu komünal konseylerde ve komünlerde kimilerine göre öznelerin politikleşmesi, bir diğerine göre politik olanın özneleşmesi deneyimi yaşanıyor. Batının ‘temsili demokrasi’ ve ‘ulus devlet’ üzerine kurulmuş, son 50 yılını da neoliberalizm olarak yaşadığımız kapitalist uygarlık projesine, 21. Yüzyıl Sosyalizmi’nin önermeleri olarak, ‘doğrudan ve katılımcı demokrasi’ (buna özyönetim de denilebilir) ve ‘komünal devlet’.
Halihazırda bulunan1800 komün, 50 bin komünal konseyde, bu önermelerin erken denemelerini görmek mümkün.
Yaşanılan kriz süreci bu organizasyonların işlevselliklerini de, halkın katılımını da olumsuz etkiliyor.
Kıtada Venezüella’yı yalıtma çabalarının karşılığı ne? Dış ilişkiler ne durumda?
Trump’ın Venezüella ile ilgili yöneltilen soruya ‘askeri seçenekler de ihtimal dahilinde’ yanıtını vermesinin ardından başkan yardımcısı Mike Pence’nin Latin Amerika turuna çıkarak Kolombiya, Arjantin, Şili ve Panama’yı kapsayan ve öncelikli konular arasında Venezüella’da ‘demokrasinin yeniden restorasyonu’ için aradığı desteğin, kıtada yaratacağı etkileri önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz.
Ancak Maduro hükümeti, temel tüketim maddelerinde yaşanan kıtlık ve yüksek enflasyonun ana nedenlerinden biri olarak, zaten yıllardır Venezüella’ya yönelik uygulanan fiili ambargoyu gösteriyor.
Ülkede yaşanan ekonomik krizle de ilişkisinde, dış ilişkilerde yeni hamleler ve ittifak arayışları beklemek mümkün.
* Önceki söyleşi için tıklayınız: BOLİVARCI DEVRİM’İN TEK ŞANSI VAR
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.