Yabancı oyuncu karşıtı değiliz elbette. Ama Türkiye’nin bugünkü gerçekliği, bırakınız yabancı oyuncu karşıtlığını tam olarak “yerli oyuncu karşıtlığı” gibi bir görüntüyü yansıtmaktadır. İşte buna şiddetle karşıyız
Yabancı oyuncu karşıtı değiliz elbette. Ama Türkiye’nin bugünkü gerçekliği, bırakınız yabancı oyuncu karşıtlığını tam olarak “yerli oyuncu karşıtlığı” gibi bir görüntüyü yansıtmaktadır. İşte buna şiddetle karşıyız
Çoğu zaman aşağıdaki sözleri birçok sözde futbol insanından duyar veya okuruz:
“Altyapılar önemlidir.”
“Altyapı olmadan üstyapı olmaz.”
“Her şeye altyapıdan başlayacaksın.”
“Bütün her şeye altyapılardan yeniden başlayacaksın” gibi.
Altyapıya inanan ve endüstriyel spora soğuk bakan birisi olarak ilk etapta tartışmalı gibi gelse da işin doğası gereği belirtmeliyiz ki, altyapılar üstyapı içindir. Üstyapı yoksa altyapıların varlığı bir anlam taşımaz. Ancak bu altyapıları önemsiz kılmaz. Daha değerli kılar. Çünkü altyapılar olmadan da üstyapılar sürdürülebilir değildir ve olamaz. Yani “üstyapılar yaşamın kendisi, altyapılar ise o yaşamın hayatiyetidir.”
Bu hayatın her alanı için böyledir. İnsanın kendisi için de böyledir, spor ve özelde futbol için de böyledir. Yaşamı yok ederseniz, yaşam ile ilgili olana ihtiyaç kalmaz. Veya yaşam ile ilgili olanı yok ederseniz yaşamı zora sokar, sürdüremezsiniz.
Altyapılar bu olgunun dışında elbette çok daha önemli bir işleve daha sahiptir. Çocukların ve gençlerin çocuk ve insan hakları bağlamında oyun oynama, eğlenme, mutlu olma, etkinliklere katılma ve spor yapma hakları işlevidir bu. Lakin burada bahse konu olan altyapı, “yarışmacı ve performans sporu” bağlamında uluslararası düzeyde sürdürülebilir bir spor politikasının gereği olarak altyapı meselesi anlamındadır.
Bakınız Türkiye futbolunun en üst düzeydeki dilimi olarak tanımlanan “Süper Ligde” 2017-2018 sezonunun ilk haftasında takımların ağırlıklı olarak yabancı futbolculardan oluştuğu ortaya net olarak ortaya çıktı. Bu beklendik bir durumdu elbette ama rakamlar endişe verici boyutlardadır.
Süper Lig’de takımları olan kulüplerin yabancı oyuncu sayılarına bakıldığında vaziyetin ne denli vahim boyutlara ulaştığını görülecektir. Sırasıyla Beşiktaş 14, Başakşehir 9, Galatasaray 11, Fenerbahçe 14, Trabzonspor 11, Antalya 15, Kasımpaşa 13, Konya 12, Karabük 14, Gençlerbirliği 14, Bursa 9, Osmanlı 16, Alanya 17, Kayseri 13, Akhisar 10, Rize 13, Adana 13, Gaziantep 14 oyuncu olmak üzere süper lig takılarımda toplam 232 yabancı oyuncu yer almaktadır. Bu her takım başına yaklaşık 13 yabancı oyuncu demektir.
Süper Lig’de geçen hafta sonu itibariyle sahaya çıkan 157 yabancı futbolcuya karşılık 94 yerli oyuncu forma giydi. 2017-2018 sezonunun ilk haftasında ise müsabakalara ilk 11’de başlayan toplam 198 futbolcu içinde, altyapı eğitimini Türkiye’de alanların sayısı 47’de kaldı. Bu sezonun ilk haftasında 136 yabancı futbolcu ilk 11’de yer alırken, yurt dışında yetişen ancak yerli statüsünde oynayan futbolculardan sadece 15’i kendilerine ilk 11’de yer bulabildi.
Tablo: Ligdeki 18 takımın ilk hafta maçlarındaki ilk 11 tercihleri
TAKIMLAR | TÜRKİYE’DE YETİŞEN | GURBETÇİ | YABANCI |
GÖZTEPE | 1 | 0 | 10 |
GALATASARAY | 1 | 1 | 9 |
ALANYASPOR | 2 | 0 | 9 |
ANTALYASPOR | 2 | 0 | 9 |
BEŞİKTAŞ | 1 | 2 | 8 |
MEDİPOL BAŞAKŞEHİR | 2 | 1 | 8 |
KASIMPAŞA | 3 | 0 | 8 |
BURSASPOR | 2 | 1 | 8 |
FENERBAHÇE | 4 | 0 | 7 |
ATİKER KONYASPOR | 4 | 0 | 7 |
GENÇLERBİRLİĞİ | 4 | 0 | 7 |
KARDEMİR KARABÜKSPOR | 2 | 2 | 7 |
DEMİR GRUP SİVASSPOR | 4 | 0 | 7 |
EVKUR YENİ MALATYASPOR | 3 | 1 | 7 |
OSMANLISPOR | 2 | 2 | 7 |
KAYSERİSPOR | 2 | 2 | 7 |
TRABZONSPOR | 4 | 1 | 6 |
AKHİSAR BELEDİYESPOR | 4 | 2 | 5 |
Söz konusu bu durum Türkiye futbol ekonomisinin ve kulüplerinin ekonomik yeterliliği ve işletmecilik başarısı veya güçlülüğü görüntüsü değildir. Bu görüntü futbol ve futbolcu gelişimi ile “sürdürebilir uluslararası profesyonel futbol” adına yanlış giden bir şeylerin olduğuna ilişkin bir görüntüdür.
Esas itibariyle bu görüntü uluslararası futbol sermayesinin piyasacı koşullarının dayattığı ve buna uygun ve paralel olarak götürülen sömürgeci futbol politikası yüzünden, futbolun pazar ülkesi olmanın sonuçlarıdır.
Yabancı oyuncu karşıtı değiliz elbette. Ama bu gerçekler bırakınız yabancı oyuncu karşıtlığını tam olarak “yerli oyuncu karşıtlığı” gibi bir görüntü ve gerçeği yansıtmaktadır. İşte buna şiddetle karşıyız. Çünkü burada futbol işgücü sömürüsü ve futbol oyuncu istismarı söz konusudur.
En yoğun yabancı oyuncu ülkelerinden birisi olan İngiltere örneğinde dahi durum bu değildir. Hatta bu düzeyde olsa dahi orada işler gelir-gider hesabı üzerinden olması gerektiği şekilde yapıldığı için işler, yabancı oyuncu transferinin gelir arttırıcı rolü üzerinden götürülür. Yani piyasacılığın kurallarını kendine göre koyar ve götürür. Buna rağmen her Premier lig takımında oynayan 17-18- 19 yaşında oyuncular görürsün. Takımların birçoğunun kadrosu içinde genç ve altyapı oyuncu oranları neredeyse yüzde 50’leri aşan düzeylerdedir.
Eğer futbol adına gereken tüm kurumlarınız ve bu kurumların işleyişi mükemmel ise dış oyuncu alımı size zarar vermez tam aksine sizi güçlendiren etkiler yaratır. Ama sisteminiz ve işleyişiniz kötüyse, özellikle oyuncu yetiştirme adına büyük eksikleriniz ve hatalarınız varsa yabancı oyuncu alımı sizi çoraklaştırır.
Birincisi; Türkiye’ye gelen yabancı oyuncuların çoğunun oyunculuk kalitesi açısından eş değeri bu ülkede bir şekilde vardır.
İkincisi; böyle devam ederse Türkiye futbolda da tam bir pazar-sömürü ülkesi olmak üzeredir.
Üçüncüsü; yabacı oyuncu veya özellikle kaliteli yabancı oyuncu uluslararası düzeyde piyasanızı ve başarınızı artırıyorsa gerekli ve önemlidir. Değilse sizi bir süre sonra tamamen dışa bağımlı hale sokar. Çünkü özkaynaklara yönelme davranışını yitirir ve ihtiyacı hissetmezsiniz. Kölelik veya bilinçli çaresizlik denilen şey biraz da böyle bir şeydir.
Ve sonuç; altyapıları bu ülke ve bu ülkenin çocuk ve gençleri adına önemli ve değerli görmeye, savunmaya devam etmeye mecburuz. Birileri bu ülkenin futbol geleceğini ve futbol ekonomisini finans kapitalin istediği şekilde yönetmeye ve biçimlendirmeye devam ederken, gerçek futbolsever ve emek yanlısı sporseverler de en azından bazı platformlarda bu yanlışları teşhir etmek zorundadırlar.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.