Samandağ’da bulunan 1500 yıllık St. Simeon Manastırı’nın ve Şeyh Muhammed El Arabi Hazretleri Ziyareti’nin bulunduğu bölge RES’lerden geçilmiyor
Samandağ’da bulunan 1500 yıllık St. Simeon Manastırı’nın ve Şeyh Muhammed El Arabi Hazretleri Ziyareti’nin bulunduğu bölge RES’lerden geçilmiyor
Hatay Samandağ’da bulunan 1500 yıllık tarih eserler bilinçsiz, sorumsuz belediyecilik ve Rüzgar Enerji Santralleri (RES) yüzünden zarar görüyor. Samandağ’a ismini veren Simeon Dağı’nda bulunan Saint Simeon Manastırı’nın ve Şeyh Muhammed El Arabi Hazretleri ziyaretinin bulunduğu bölgede onlarca RES var.
Samandağ’da inanç turizminin merkezi olan Simeon Dağı’nda Hristiyan Cemaati’nin Antakya bölgesinin Akropolis’i olan ve Terk-i dünya tarikatının merkezi olarak bilinen 1500 yıllık St. Simeon Manastırı ve Şeyh Muhammed El Arabi Hazretleri Makamı’na dair halkın RES’lerle ilgili şikayetleri üzerine bölgeye giden Mınnına Haber tarihin talanını belgeledi.
Bölgeye çıkarken Simeon (Sim3en) dağına bölgedeki RES’lerin sahibi şirketler tarafından yeni bir yol açılmış, açılan yol bölgede bulunan nehri yarıdan kesmiş. Nehrin yolun altından nasıl geçtiği ve yetkili belediyenin bu yola nasıl izin verdiği ise bilinmiyor.
Antakya’ya 18 kilometre uzaklıkta olan ve Terk-i dünya tarikatının merkezi olarak bilinen St. Simeon Manastırı’nın içindeki tarihi eserler güvenlik önlemleri alınmaması nedeniyle tahrip edilmekte ve kaçırılmakta. Güvenlik önlemlerinin alınmamasından kaynaklı manastırın duvarları yazılamalarla kirletilmiş durumda.
Gazetecilere rehberlik yapan Aknehir Mahallesi sakinleri manastırın gün geçtikçe tahrip edildiğini belirtti. Manastırın tabanında bulunan mozaikler, üzerleri toprakla örtülerek korumaya çalışılmış. Ancak bölge 1. derece sit alanı olmasına rağmen restorasyon kapsamında girişte yerlere arnavut kaldırımı dizilmiş ve kantin, tuvalet gibi yapılar yapılmış.
1500 yıllık St. Simeon Manastırı ve Şeyh Muhammed El Arabi Hazretleri Makamı (Ziyareti) ile rüzgar türbinleri iç içe bulunuyor. 1. derece sit alanı olan St Simeon Manastırı bölgesinde, RES’lere Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ruhsat alınamadığından bölgede yetkisi olmayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan ruhsat alındığı iddia ediliyor.
Endemik bitkilerin yayılma alanının, kutsal mekânları olan El Arabî Ziyareti’nin, dünyanın en önemli üç ana kuş göç yolundan birinin tahrip edildiğine işaret eden halk, alanda mantar gibi türeyen RES’lerin artırılmaması gerektiği, hatta mümkünse azaltılması yoluna gidilmesi gerektiğine vurgu yaptı, insan sağlığının da bile bile risk edildiğine dikkat çektiler.
“İlçemizde daha çok kar, rant ve sömürü bürümüş olan enerji sermayesinin yarattığı tahribatlara son diyoruz” diyen Hristiyan cemaatinden Ferit Diker (Hannut)şöyle konuştu:
“Sermayenin vicdansızlığına, beyinsizliğine, duyarsızlığına sessiz kalamayız. Sermayenin dini, ahlakı, ırkı, milliyeti, sınırları yoktur. St. Simon manastırı, El Arabî Hazretleri bu ülkenin vazgeçilemez kültürel, tarihi ve inanç zenginliğidir. Hiçbirinden vazgeçmeyeceğiz, koruyacağız ve turizme kazandıracağız. St. Simon Manastırının yakınında bulunan El Arabî Hazretleri Türbegahı’nın bitişiğine dikilen onlarca RES türbini bizi rahatsız etmektedir. Alevi yurttaşlarımız için önemli bir merkez olan El Arabî Hazretleri ve St.Simon Ziyareti RES türbinlerinin işgali altındadır. Baktığınız her yerde türbinlerden başınız döner. Gözlerinizi kapatsanız kesintisiz bir şekilde onlarca savaş uçağı sesi gibi bir ses olan RES türbinlerinin sesi kulaklarınızda ve beyninizde zonklayacaktır. Uzmanların açıklamalarında uzun bir süre RES’lerin sesine maruz kalan vatandaşların uyuşan bir beyni olduğu, kişi ile konuşulanı algılamada güçlük çektiği vurgulanıyor. İnsanın kimyası ve doğasını tahrip eden RES’lerden olumsuz etkilenen bir ailenin şuan burada dramına tanıklık ediyoruz. Doğa katili bu türbinler insan katili olmadan derhal kaldırılmalı ve yeni tribünlerin dikilmesinin önüne geçilmelidir.
Sendika.Org