Öykümüz, yıllar yıllar önce üniversitelerinden sokaklara, mahallere, köylere taşmaya çalışan üniversitelilerin Trabzon Çalköy’e bir gezi düzenlemesiyle başlıyor
Öykümüz, yıllar yıllar önce üniversitelerinden sokaklara, mahallere, köylere taşmaya çalışan üniversitelilerin Trabzon Çalköy’e bir gezi düzenlemesiyle başlıyor
Bu bir öykü… Buluttan merdivenlerle adım adım güneşe tırmananların öyküsü…
Sütçü Erman’ın, Topal Kemal’in, Ankaralı Sıla’nın, Usta Şenol’un, herkesin Musti Abi dediği muhtarın, yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmayan Ayşe ablanın, gençlerin oluşturduğu bir “çetenin”, Keçi Nene’nin öyküsü. Sislerin ardına gizlenmiş bir köyün, Trabzon-Çalköy’ün öyküsü…
Güneş daha doğmadan hayvan otlatmaya çıkanların, tarlada kartopu (patates) çıkarmaktan tırnakları toprak dolanların, çayır biçmekten elleri nasır toplayanların, pikaplarıyla gübre taşıyanların, alın terleriyle inşaatta çalışan gençlerin ama en çok da her gün hepsinin geçtiği yolu tozu dumana katarak, kahkahalarıyla şenlendiren çocukların öyküsü…
Öykümüz, yıllar yıllar önce üniversitelerinden sokaklara, mahallere, köylere taşmaya çalışan üniversitelilerin Çalköy’e bir gezi düzenlemesiyle başlıyor. İlk gezilerinde üniversitelileri merak eden köylü kadınlar, erkekler ve çocuklar piknik alanına dolup taşıyor.
Deyim yerinde ise üniversitelileri bağırlarına basıyorlar. “Bundan sonra gezilerinizi hep buraya düzenleyin ” diyerek bugün rahat rahat girip sofralarına oturabildiğimiz bir kapıyı aralıyorlar. Bir sonraki gezide ise üniversitelileri köyün girişinde karşılayıp, beşer kişilik gruplar halinde tüm samimiyet ve güler yüzleriyle evlerinde ağırlıyorlar. Daha önce hiç tiyatroya gitmemiş, konsere gitmemiş Çalköy halkı “Trabzon Halk Tiyatrosu” ve “Gam Müzik Topluluğu” ile sıkça yollarını kesiştirmeye başlıyor. Hatta köyün yayla şenliklerinden daha kalabalık toplamların tiyatrolarda, konserlerde bir araya geldiği nice etkinlikler düzenleniyor. Bugün Çalköy’e gittiğinizde o dönemin gençleri, bugün Halkevleri Yaz Okulu çocuklarımızın velileri olan bu güzel insanlardan daha nice hikayeler dinleyebilirsiniz.
Güneş sislerin arasından kendini göstermeye çalışırken kalkar Çalköy’de çocuklar, kahkahaları horozların, inek çanlarının sesine karışır. Öğleye kadar hayvan bekleyen, beklerken kitap okuyan, türkü söyleyen bu çocuklarla buluttan merdivenlerle güneşe tırmanışımızın hikayesi tam dört yıl önce başladı. Yaz tatillerini sadece hayvan bakarak geçiren, sosyal ve kültürel etkinliklerden tamamen uzak kalan, yanakları elma kırmızısı çocuklarımız Halkevi Yaz Okulu ile yeni bir ufka yelken açtılar. Her yıl bire bin katan çocukların değişimi biz dahil tüm köylüyü şaşırtıyor. İlk yıl geldiğinde yaz okulu atölyelerinde görev almayan, diğer çocuklarla iletişim kurmayan, kendini ifade edemeyen çocuklar Çocuk Şenliği’nin sunuculuğunu yapacak kadar kendini bir adım daha öteye taşıyor. Çocukların bu denli olumlu gelişimleri köylünün bir sonraki sene için isteklerini ve beklentilerini artırıyor. Bu yıl dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz yaz okulunda Trabzon Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Çağla Özgür’ün katılımıyla hem avukatlık mesleğini hem de kendi haklarını öğrenen çocuklar hemen sahip oldukları haklar üzerinden ailelerine taleplerde bulunmaya başladılar. Masal atölyesinde daha önce hiç gitarla masal dinlememiş ve gitarla yeni tanışan çocuklar masalların sonunu tamamlarken bütün yaratıcılıklarını ortaya koydular. Dr. Mihriban Yıldırım’ın katılımıyla gerçekleşen etkinlikte doktorluk mesleğiyle tanışan çocuklar steteskopla birbirlerini muayene ederken, bir çocuğumuz anlatılardan yola çıkarak bademcikleri şişmiş olan bir çocuğa teşhis koyarak herkesi şaşırttı. Psikolojik Danışman Berna Demirdaş’ın katılımıyla gerçekleşen toplumsal cinsiyet atölyesinde “kadınlar futbol oynayabilir ve araba sürebilirler, erkekler ev işlerini yapabilir” gibi cevapların yanında dersin ilk başında “kadın erkek eşit değildir” diyen çocukların ders sonunda tam tersi cevaplar verdiğini gözlemledik. Ders sonunda çekilen video şenlik akşamı veliler tarafından ilgiyle izlendi ve büyük alkış aldı.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da bizi evlerinde ağırlayan sofralarını paylaşan köy halkının da talebiyle yaz okulu programımız genişleyerek köyün gençlerini ve kadınlarını kapsayan bir hale evrildi. Daha önce yaz okulu öğrencisi olan çocuklar, bugün köyün gençleriyle birlikte gönüllü öğretmenlik yaptılar. Kampanya boyunca bizleri yalnız bırakmayan köyün gençleri şenlik hazırlıkları boyunca bizlerle birlikte kostüm hazırlıklarının yapılmasına, pankartların boyanmasına ve şenlik alanının hazırlanmasına yardım ettiler.
Yaz okulu boyunca kadınlarla birlikte geçirilen zamanlar da anlatılmaya değer. Bir ayı aşkın süredir kaldığımız köyde kadınlar gülen yüzlerini, misafirperverliklerini bizden hiç esirgemediler. Ders zamanında okulun önüne gelen kadınlar çoğu zaman danslarımıza alkışları ile eşlik ettiler. Kadınlar ile neler yapılabileceği ise yine onlarla birlikte planlandı. İlk olarak Dr. Mihriban Yıldırım’ın katılımıyla kadın sağlığı üzerine bir söyleşi gerçekleştirildi. İhraç edilen meslek üyelerinin alternatif yollarla halka ulaşma yollarının açık olduğunu gösteriyor bize bu etkinlik. Yapılan etkinlik sonunda kadınlar film gösteriminde buluşmak için sözleşti.
“Kurtuluş son durak ” filmini izleyen kadınların film ile ilgili söylemleri kadınları birbirine bağlarken köye inceden bir korku sardırdı. Çünkü filmden etkilenen ve erkekler için köye kuyu kazmaktan bahseden kadınlar uzun süre yüzlerimizi güldürdü. Yaz boyunca köyde kadınların hem bizim üstümüzde emeği hem de köy yaşamına katkıları oldukça fazladır. Bürokrasinin köyde çocuk şenliğimizi engellemeye çalışan tutumlarında her zaman büyük bir cesaretle yanımızda oldular. Biz de elimizden geldiğince onlarla vakit geçirmek için zaman yaratmaya çalıştık hatta kartopu çıkarmaya gittik ve bir kere daha anladık ki köy kadınların emeği ile yaşam kazanıyor.
Tabii ki tüm samimiyetimizle karşılıklı olarak kurmuş olduğumuz ilişkinin bununla sınırlı kalmadığı ve kalmayacağı ortada. Çalköy bizim köyümüz artık, bizim orada onlarca evimiz, onlarca abimiz, ablamız, kardeşimiz var. Gelecek dönemde orada neler yapacağımızı oradaki ailelerimiz ile planlıyor, köyün geleceğine ortak oluyoruz. Geleceği beraber karşılıyoruz.
*Anıl Zengin: Trabzon Halkevi üyesi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.