Savaşı çıkaran, kaçak madeni mi yasaklayacaktır? Yasadışı, kaçak madenlerin üretimleriyle ilgili hukuki boşluk vardır. İşte bu hukuki boşluğun doldurulması ve arkalarına çok uluslu maden şirketlerini alan mafyavari çeteler, asker benzeri oluşumların engellenerek insan ve çevre kıyımının önüne geçilmesi gerekir Burada sözünü edeceğimiz sadece yasadışı maden ocakları. Yasal maden ocaklarının özellikle çalışma koşullarının ne derece yasalara […]
Savaşı çıkaran, kaçak madeni mi yasaklayacaktır? Yasadışı, kaçak madenlerin üretimleriyle ilgili hukuki boşluk vardır. İşte bu hukuki boşluğun doldurulması ve arkalarına çok uluslu maden şirketlerini alan mafyavari çeteler, asker benzeri oluşumların engellenerek insan ve çevre kıyımının önüne geçilmesi gerekir
Burada sözünü edeceğimiz sadece yasadışı maden ocakları. Yasal maden ocaklarının özellikle çalışma koşullarının ne derece yasalara uygun olduğunu, maden işçilerinin aldığı ücretlerin nasıl bir sömürü içerdiğini, çevreyle olan ilişkilerinde madenlerin yarattığı olumsuz etkilerin kimi ÇED raporlarıyla nasıl örtbas edildiğini, çevre halkının maden ocaklarına karşı verdiği mücadeleyi unutmadan yasadışı maden ocaklarında insan yaşamı ve çevreye yasal maden ocaklarının verdiği tahmin edilen zararından çok daha fazlasını verdiğini kısaca ortaya koymaya çalışacağız.
Yasal olanların pek de masum olmadığını biliyoruz. Maden şirketleri yöre halkını “Altının üzerinde oturuyorsunuz, çıkaralım, geleceğinizi garanti altına alalım” diyerek insanı ve çevreyi umursamadan geleceği garantiye alma kandırmacası altında kıyıma uğratmaktadırlar.
Özellikle de Soma ve 301 maden işçisinin ölümünü unutmayalım.
Dünya genelinde ne kadar yasadışı maden var, ne kadar insan çalışıyor bilmiyoruz. Yasadışı etkinliklerle (uyuşturucu, insan ticareti, kaçak hayvan ve bitki ticareti, fuhuş gibi) ilgili olan sayılar hep tahminlere dayanır. Sağlıklı olmasa da ülke temelinde sayılarla yetinmek zorundayız. Venezüella’da altın madeninin ve Ukrayna’da amber (kehribar) madenlerinin yüzde 80-90’ı yasadışı derken sayılar bize özet bir bilgi sunacaktır. Önemli olan da bu bilginin arkasında olup bitenleri görmektir:
Emeğin sömürülmesini ve insanın, kadınların, çocukların dramını; çevrenin katledilmesini.
Hangi madenler nerede kaçak olarak nasıl çıkarılıyor? İlk başta tabii ki büyük getirisi nedeniyle altın var. Son yıllarda bilişim ve teknolojilerine bağlı olarak gelişen araçların içinde kullanılan “nadir metaller” var: Kobalt, koltan gibi. Bunlar kanlı elmastan sonra cep telefonlarının kanlı madenleridir ve talebi her yıl yüzde 5 artmaktadır. Her bir kilo koltan üretimi iki çocuğun ölümüne neden olmaktadır.
Kehribar (süs eşyası), mika (ısıya dayanıklı ve kablo, boya ve kozmetik sanayinde kullanılır), lacivert taş (süs eşyası ve heykel yapımı), kömür, elmas belli başlı kaçak ya da yasadışı çıkarılan diğer madenlerdir.
Tahmini çalışan sayısı 120 milyon. Dünyada çıkarılan altının yüzde 15’i kaçak madenlerden geliyor. Geliri ise aracılar, mafya, maden şirketleri, altın pazarlamacıları arasında paylaşılıyor.
Kadın, çocuk, emek madenlerde boğulurken, cıva ve siyanürle zehirlenirken, çevre geri dönülmez bir yola girerken.
Venezüella’da “Madene girilir ve çıkılmaz” denilir. 50 bin madenci ayda 95-360 dolar kazanmak için çalışır. Altın madenlerinin yüzde 85-90’ı yasadışıdır. Mafyanın maden trafiği nedeniyle yaşamını kaybedenler madencilerdir.
Kolombiya’da altının yüzde 88’i kaçak yollarla üretilir. Yıllık üretim 50 tondur. Her yıl 205 ton cıva akarsulara gider. Bir kilo kokainin getirisi (kaçak) 4 milyon peso iken, kaçak bir kilo altının getirisi 90 milyon pesodur.
Ukrayna’da eskiden sağlık ve ısınma için ve bugün süs eşyası olarak kullanılan kehribar üretimi ülkenin kimi yerlerinde ay benzeri manzaralar yaratmıştır. yüzde 90’ı yasadışıdır.
Guyan’da altın üretiminde yasal çalışan 30 şirketin yanında Brezilya, Surinam’dan gelip kaçak madenlerde çalışan binlerce insan vardır. 1350 km.’lik akarsuda arama yapılır. Her yıl çıkarılan 5-10 ton altının değeri (2008) 120-220 milyon dolar arası değişir.
Latin Amerika dünyadaki kaçak altının yüzde 20’sini çıkarırken, Peru’da yılda 18 ton altın çıkarılır. 20 bin hektar orman yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bolivya’da 10 bin kişi bu madenlerde çalışır.
Güney Afrika ise kaçak elmas madenleriyle ünlüdür. 6 bin kaçak maden vardır. Kapatılan eski madenler kaçak çalışanlar tarafından bir gram altın umuduyla yeniden açılır. Hatta maden şirketleri kapattıkları eski maden ocaklarını satarlar!
Kablo, yalıtım, beyaz eşya ve araba boyasında kullanılan mika üretimi Hindistan’ın baş belasıdır. Yüzde 90’ı yasadışı madenlerde üretilir. 20 bin çocuk çalışmaktadır.
Filipinler’in güneyi kaçak altın madenlerinin yeridir ve bu ülke altın üretiminde dünyada 20. sıradadır. Yıllık yasadışı üretim 18 ton olup değeri (2014) 700 milyon dolardır. Çalışan sayısı 20-30 bin civarındadır ve çoğu zaman çocuklar ücretsiz olarak çalışırlar.
Kongo kobalt madeninin üretim yeridir. Dünya üretiminin yüzde 50’sini sağlayan Kongo’da yasadışı madenlerde çocuklar günde 12 saat çalışırlar. Elektronik eşyaların bataryalarının ana maddesi olan kobalt yasadışı madenlerde çıkarılmasının ötesinde batarya üretiminin çalışma koşulları da utanç vericidir ve sadece kâra odaklanmış çokuluslu şirketlerin umurunda değildir.
Afganistan’da lacivert taş (lapis-lazuli) yıllık 20 milyon dolar gelir yaratır. Taliban’ın esrardan sonra ikinci büyük geliridir.
Çin’de özellikle kaçak kömür madenleri etkinlik gösterir. Tahminlere göre Shanxi bölgesinde 260 milyar ton kömür vardır ve kaçakçılar işbaşındadır.
Her çıkan maden parçası kanlıdır, zehirlidir. Deri parçacıklarıyla doludur.
Yasadışı olan her şey insan ve çevre açısından zararlıdır. Yasadışı çalıştıran kazançlıdır, yasalardan da kolaylıkla yolsuzluk, rüşvetle sıyrılır.
En başta çalışma koşulları sömürünün temelini oluşturur. Mafyavari oluşumlar, çeteler bu madenlerin esas sahipleridir ve çocuk ve kadınlar acımasızca çalıştırılır. Akarsularda, ocaklarda, cıvalı ve siyanürlü suların içinde gün boyu çalışırlar.
Ormanların içinde, ıssız diyarlarda, terk edilmiş madenlerde sağlıksız koşullarda geçim derdinde çalışabildikleri sürece çalışırlar. Kimileri ailelerini yanlarında getirirler. Kimileri sürekli, kimileri süreli çalışıp belirli bir tutarın peşinde koşar. Vahşi ormanda, yaban doğada emekleri ellerinden alınır. Yaşamda kalmaya çalışırlar, güvencesiz. Kaza ve ölümle her an karşı karşıya kalarak. Çoğu hastalıktan ölür.
Kaçak madenler toplu mezarlardır.
Kaçak çalışan insanların barınma, yiyecek gereksinmeleri yine mafya, çeteler tarafından karşılanmakta olup ikinci bir sömürüye katlanmak zorunda kalırlar.
Kaldıkları kampların çevresi fuhuş yatağına dönüşür.
Kamplar kimi zaman özel askeri şirketler tarafından korunur.
Silahlı kuvvetlerin sıkça kaçak madenlere müdahale ettiği görülür.
Ürettikleri çetelerin, aracıların yoluyla şirketlere, altın ve maden borsalarına ulaşır. Madenin nereden geldiği sorulmaz. Uluslararası Af Örgütü’nün 16 çokuluslu şirketle yaptığı bir araştırmaya göre sadece birisi madenin nereden geldiğini sormuştur. Bilseler de söylemezler. İşlerine gelmez.
Özellikle altın üretiminde kullanılan cıva ve siyanür nedeniyle hem insanlar, hem doğa zehirlenmektedir. Biyoçeşitllik kaybolmaktadır. Felaket gelince gözler kaçak madenlere çevrilir.
2013 yılında imzalanan Minamata (Japonya) sözleşmesiyle 100 ülke cıvanın madenlerde 2020 yılında tümüyle yasaklanmasına karar verirler.
Ormanlık alanlar, tarım alanları yok olur, kirlenir. Su kıtlığı yaratır. Çünkü maden arama çok su kullanılmasını gerektirir.
Kaçak madenlerin nakliyesi için gerekirse helikopter, uçak pistleri yapılır.
Kaçak madenlerden elde edilen gelir yine kaçak yollarla yapılan ticareti besler, özellikle silah ticaretine hizmet eder. Güney Afrika’da 1 Ocak 2003 yılında imzalanan Kimberley Sözleşmesi (üye 54 ülke, ülkemiz dahil) elmas ticaretiyle ilgili sınırlama getirmeye çalışır. Savaş alanlarında kaçak elmas madenleri işletmeyi ve elmastan kazanılan paranın silah ticaretine gitmesini engellemeye çalışır. Ayrıca kaynağı kaçak olan elmasların küresel piyasada ele alınmasını yasaklamaya çalışır.
Nereye kadar? Savaşı çıkaran, kaçak madeni mi yasaklayacaktır? Yasadışı, kaçak madenlerin üretimleriyle ilgili hukuki boşluk vardır.
İşte bu hukuki boşluğun doldurulması ve arkalarına çok uluslu maden şirketlerini alan mafyavari çeteler, asker benzeri oluşumların engellenerek insan ve çevre kıyımının önüne geçilmesi gerekir.
Peru’nun Cuatrohoras bölgesinde 2 bin 500 kişi 4 bin metre yükseklikte kooperatif kurarak altın madeni işletmektedir. Cıva kullanmadan yılda 140 kilo altın üreterek geçimlerini sağlamaktadırlar. Devletin bu konuda alacağı önlemler çoktur. Belki de öncelikle yasal maden ocaklarından başlamak gerekir.
Ülkemizde çıkarılan madenlerin ne kadarı kaçak yollarla elde edilmektedir? Araştırma yapılmasında yarar vardır.
Mücadele zor, uzundur ancak kaçak madenlerin bulunduğu bölge halkının verdiği, vereceği mücadele desteklenmelidir.
Kaynakça
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.