Bir süredir Mazgirt Dayanışma Derneği’nin daveti üzerine Mazgirt’teyim. Dernek yöneticileriyle birlikte Mazgirt köylerini dolaşıyoruz. Durum endişe verme boyutunu aşmış. Buralarda tehlike çanları aralıksız çalıyor. Köylerde sıkıntı bol, umut Kaf Dağı’nın ardına göç etmiş. Köylü dertli mi dertli. Çiftçiler maliyetlerin pahalı olmasından şikayetçi. Bu yüzden üretemediklerini söylüyorlar. Binbir güçlükle üretim yapanlar, ürettiklerini değerinde satamıyor; zarar ediyor. […]
Bir süredir Mazgirt Dayanışma Derneği’nin daveti üzerine Mazgirt’teyim. Dernek yöneticileriyle birlikte Mazgirt köylerini dolaşıyoruz. Durum endişe verme boyutunu aşmış. Buralarda tehlike çanları aralıksız çalıyor. Köylerde sıkıntı bol, umut Kaf Dağı’nın ardına göç etmiş.
Köylü dertli mi dertli. Çiftçiler maliyetlerin pahalı olmasından şikayetçi. Bu yüzden üretemediklerini söylüyorlar. Binbir güçlükle üretim yapanlar, ürettiklerini değerinde satamıyor; zarar ediyor.
Çiftçilerin çoğunluğu mesleklerini terk ediyor, topraklar işlenemez durumda. İthalat şaha kalkmış at misali durdurulamıyor. İştahlı ithalat at, bir de hükümet marifetiyle yemleniyor ki, durdurabilene aşk olsun!
Mazgirt, Dersime bağlı bir merkez ilçe. İlçeye giriş tabelasında nüfusu 1700 yazılı. Aslında tabeladaki rakam birçok şeyi anlatıyor.
Mazgirt’te bir köye uğradık. Köyün adı: Aslanyurdu (Lazvan). Lazvan köylülerine, köyün ne kadar arazisinin olduğunu sorduk. “Toplam 4000 dönüm arazilerinin olduğunu” söylediler. İşlenmeyen toprak var mı, ne kadar, dedik. İşlenmeyen toprak miktarını değil de, “50 dekar toprağın işlendiğini” söylediler, yani 3950 dekar arazi ekilemiyor. Biz şaşkın bir biçimde yüzlerine bakakaldık.
Mazgirt köylerinin manzarası böyle.
Üretememelerinde maliyetlerin yüksekliği ana etken. Bunu açık, samimi bir biçimde aktardılar. Ancak buralarda sağlanamayan barış ortamı üretimin önündeki bir başka engel olarak arzı endam ediyor. Bunu da mustarip bir biçimde belirtiyor köylüler. Bir yanda can derdi, diğer yandan canları besleme derdi arasına sıkışmış kalmış Mazgirtliler.
Anlayacağımız buralarda umut Kaf Dağı’nın ardına göç etmiş. Mazgirt Derneği yöneticileri ise umutlarını hala yitirmiş değil, Kaf Dağı’nın ardına göç etmiş umudun tohumlarını kooperatifçilikle ekmeye çabalıyorlar. Üreticilerin kooperatif kurmaları, kuracakları kooperatifleri aracılığıyla ürünlerini aracısız biçimde tüketiciye nasıl ulaştıracaklarını köy köy dolaşarak anlatıyorlar. Ürünlerini ilk haliyle değil de işleyerek satmaları halinde artı değere ne şekilde ulaşacaklarının bilgisini veriyorlar. Mazgirtlilerin yoğun yaşadığı şehirlerde derneğin tüketici kooperatifleri kurma çalışmaları yürüteceklerini, böylelikle kurulacak bu kooperatifler aracılığıyla üretilecek olan ürünlerinin alma garantisinin olacağını aktarıyorlar.
Umudu diri tutuyor, umudu yeniden yeşertmek için derviş misali çalışıyor bu insanlar. Ben de Dernek Başkanı İbrahim Barut, Dernek danışma üyeleri Doğan Halis ve Mustafa Aslan’ın bu heyecanında mutlu mesut bir biçimde enerji depoluyorum. Şarj oluyorum.
Sömüreni ve sömürüleni olmayan geleceğin ahlaklı toplumunun en önemli aracı olacak kooperatiflerinin kurulması, ekolojik tahribatı da engelleyecek. İnsan sağlığı, gıda kaynaklı risk altına girmeyecek. Saygı değer bir çaba bu, bu çabanın dünyadaki diğer adı, gıda egemenliği!.
Gıda egemenliği her yerde!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.