Tutuklanması için adeta gerekçe aranıp bulunan Ozan’ın yargılandığı davanın ilk duruşması 2 Ağustos Çarşamba günü Bursa Adliyesi’nde görülecek Cumhuriyet Gazetesi davasıyla, iktidarın medyaya yönelik ablukasının vicdanlarda mahkum edildiği bir haftayı geride bıraktık. Sadece Cumhuriyet davasının sürdüğü 5 günde 2 gazeteci gözaltına alındı, 2 gazeteci tutuklandı, 2 gazeteci günler süren gözaltı sonrası hakim karşısına çıkarılarak adli […]
Tutuklanması için adeta gerekçe aranıp bulunan Ozan’ın yargılandığı davanın ilk duruşması 2 Ağustos Çarşamba günü Bursa Adliyesi’nde görülecek
Cumhuriyet Gazetesi davasıyla, iktidarın medyaya yönelik ablukasının vicdanlarda mahkum edildiği bir haftayı geride bıraktık. Sadece Cumhuriyet davasının sürdüğü 5 günde 2 gazeteci gözaltına alındı, 2 gazeteci tutuklandı, 2 gazeteci günler süren gözaltı sonrası hakim karşısına çıkarılarak adli kontrolle serbest bırakıldı. 1 gazeteci hakkında ise yaptığı haberler nedeniyle soruşturma açıldı.[1] Bu manzara bile basın özgürlüğü mücadelesinin kesintisiz sürmesi gerektiğinin kanıtı.
Tahliyeler ve yeni tutuklamalar kıskacındaki basın özgürlüğü sorunu ve hapishanedeki gazetecilerin sayısı iktidarın var gücüyle gündemde tuttuğu bir havuz problemi olarak ortada duruyor. Bu sorunun İstanbul, Ankara gibi aynı zamanda medya için merkez olan kentlerde görünürlüğü belki daha kolay. Ama Anadolu’nun dört bir yanında durum vahim bir hal alıyor. Bugün sizlere tüm bu toz dumanın arasında kaybolmasını istemediğim, Anadolu’daki bir gazetecinin davasından bahsedeceğim. Türkiye’deki gazetecilerin yaşadığı yakıcı sorunların tamamını iki günde deneyimleme şansına mazhar olmuş Ozan Kaplanoğlu’ndan.
İki günde hem işsiz hem tutuklu gazeteci
Ozan 26 yaşında genç bir gazeteci. Türkiye medyasının en fedakar bölüğünü oluşturan yerel medya emekçilerinden birisi. Bursa gibi kent muhalefetinin güçlü olduğu, metal ve tarım başta olmak üzere Türkiye sanayisi ve doğal olarak emek mücadelesi için önemli kentlerinden birisinde gazetecilik yapıyor. Sendikamız DİSK Basın İş’in üyesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şube yöneticisi. Kentteki örgütlü mücadelenin haberlerini yaparken kendisi de mesleki açıdan örgütlü mücadeleye inanacak kadar da tutarlı bir muhabir. Hem bursamuhalif.com sitesinin editörlüğünü yapıyor hem de Posta Gazetesi’nin Bursa ekinde çalışıyordu.
Geçtiğimiz Mayıs ayı Ozan’ın gazetecilik macerası için bir dönüm noktası oldu. 3 Mayıs günü Posta Gazetesi, Bursa ekini kapatma kararı alınca Ozan bir günde işsiz gazeteci oluverdi. Fakat işsizliğin ne anlama geldiğini dahi anlayamadı. Çünkü sadece bir gün sonra 4 Mayıs sabahı polis tarafından evi basıldı. Dosyasında gizlilik kararı olduğu için ailesi ve bizler onun ne gerekçeyle gözaltına alındığını ertesi gün mahkemeye çıkartılana kadar öğrenemedik.
Sosyal medya paylaşımlarıyla tutuklama, hapiste sürgün
Ozan’ın hakim karşısına çıkarıldığı 5 Mayıs’ta Bursa Emniyeti’nin göle maya çalmaktan farksız bir operasyon yaptığını anlamış olduk. Ev baskını sonrası Ozan’ın sosyal medya paylaşımları ve evindeki kitaplar gerekçe gösterilerek THKP-C örgütü üyeliği ve propagandası (evet yanlış okumadınız hani Mahir Çayan’ın kurduğu ve örgütsel varlığı 1972’de sona eren THKP-C), cumhurbaşkanına hakaret ve dini duyguları aşağılama iddiasıyla gözaltına alındığı anlaşıldı. Ev baskını yapılıp Ozan’ın kitaplarına, CD’lerine el koyulmasa gözaltı gerekçesi olan suçlamaların ortaya çıkmayacağını suçlamalara bakarak anlamak mümkün. Emniyet belli ki “ya tutarsa” evde suçlamamızı sağlayacak bazı “delil”ler buluruz hesabıyla baskını gerçekleştirmiş. Emniyetin bu “hukuksuz” hesabı maalesef ki mahkemeden dönmedi ve Ozan “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla tutuklandı.
Böylece Ozan sadece iki günde hem işsiz hem tutuklu bir gazeteci oluverdi. KHK’larla işsiz bırakılan üç binden fazla gazetecinin, olağanüstü koşullarla tutuklanan hapisteki 165’ten fazla gazetecinin arasında katıldıktan sonra Türkiye’deki mahpusların yaşadığı yakıcı sorunlarla da tanıştı. Tutuklandıktan iki ay sonra Bursa H Tipi Cezaevi’nden “doluluk” bahane edilerek 465 km uzaklıktaki Denizli T Tipi Hapishanesi’ne sevk edildi. Bu keyfi sürgünle ailesi ve avukatlarıyla görüşü zorlaştırılmış oldu.
Ozan’ın tutuklanmasına gerekçe olarak sosyal medya paylaşımları ve evinde bulunan kitaplar gösterildi. Bu gerekçelere bakınca tutuklama kararının Bursa’da iktidardan bağımsız habercilik yapmayı seçmiş bir gazeteci olmasıyla ilgisi olduğunu anlamak güç değil. Son birkaç yılda Diyarbakır, Hakkari, Şırnak gibi kentler başta olmak üzere özgür basın emekçilerinin benzer uygulamalarla tutuklandığına sıkça tanık oluyoruz. Haber takibi, seyahat veya olağan işleri sırasında gözaltına alınan gazetecilerin sosyal medya hesapları kontrol edilerek suçlamalar üretildiğini görüyoruz. Benzer bir durum Ozan için de yaşanmış oldu.
Tutuklanması için adeta gerekçe aranıp bulunan Ozan’ın yargılandığı davanın ilk duruşması 2 Ağustos Çarşamba günü Bursa Adliyesi’nde görülecek. Henüz 19 yaşında stajyer bir muhabirken tanıdığım, Bursa’da yerel medyanın nabzını tutmak için her fırsatta görüştüğüm Ozan’ın duruşmasına sendikam DİSK Basın İş’i temsilen sendika avukatımızla beraber katılacağız.
Demokratik bir ülke için, özgür basın için dayanışma ve mücadeleden başka şansımız olmadığını bilen gören Bursalı dostlarla 2 Ağustos Çarşamba günü Bursa Adliyesi’nde buluşmak üzere…
Unutmayın tutuklanan her muhabirle birlikte bizlerin de sesi kısılıyor!
Dipnot:
[1] 24 Temmuz 14 gündür gözalrında tutulan Özgürlükçü Demokrasi çalışanı Zeki Erden hakim karşısına çıkarıldı. Erden adli kontrolle serbest bırakıldı
24 Temmuz gazeteci Ahmet Turan gözaltına alındı
24 Temmuz Sedat Sur’a Kayyum vurgunu haberi nedeniyle soruşturma açıldı
25 Temmuz NRT TV kameramanı Rojhat Doğru gözaltı
27 Temmuz Perşembe 14 Gün gözaltında tutulduktan sonra hakim karşısına çıkan DİHA çalışanı Erdoğan Alayamut tutuklandı Nuri Akman Adli kontrolle serbest bırakıldı
28 Temmuz Cuma Özgürlükçü demokrasi emekçisi Özkan Erdoğan tutuklandı
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.