Adaletsizliği görüyor, yaşıyor, iliklerimize kadar hissediyoruz. Ne kadar mağdur olduğumuzu, mağdurların ne kadar çok olduğunu göstermeye değil, bunların bir araya gelmesine ve çözüm iradesinin örgütlenmesine, adaletsizliğe son vermeye ihtiyaç var
Adaletsizliği görüyor, yaşıyor, iliklerimize kadar hissediyoruz. Ne kadar mağdur olduğumuzu, mağdurların ne kadar çok olduğunu göstermeye değil, bunların bir araya gelmesine ve çözüm iradesinin örgütlenmesine, adaletsizliğe son vermeye ihtiyaç var
Adalet Yürüyüşü, AKP’nin 15 yıl önce yola çıkarken adına koyduğu “Adalet” kavramının aksine iktidarı boyunca yürüttüğü politikaların “mağdur”larının, iktidarını koruyabilmek için yarattığı hukuksuz ve adaletsiz sistem karşısında “Adalet” talebiyle dikildiği uzun bir yürüyüş kolu haline geldi. OHAL KHK’larıyla işinden atılanlar, gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar, oyuncular, avukatlar, doktorlar, siyasiler, emek ve meslek örgütleri, kitle örgütleri, köy dernekleri… Gezi aileleri, Diyarbakır, Suruç, 10 Ekim katliamları için adalet isteyenler, Roboski aileleri, Soma aileleri… Kent-doğa hakkı savunucuları; “Erkek adalet değil gerçek adalet” diyerek yürüyüşü mora boyayan kadınlar; çocuk istismarına, tarikat yurtlarında, gerici vakıflarda çocukların hayatlarıyla oynanmasına karşı Çocuklar için Adalet isteyenler; iş cinayetlerine, taşerona karşı yürüyen işçiler, emekliler, gençler, üniversite öğrencileri… Memleketine ve geleceğine sahip çıkan on binler gün gün yürüyüşe katıldı.
Adalet talebi, sadece siyasi iktidarın muhaliflerini susturan, yandaşlarının her türlü suçunu kayıran, yağma talan politikalarına yol vermek üzere dizayn edilen yargıya itiraz ya da parti-tek adam yargısı karşısında bağımsız, adil bir yargı talebi değildir. Yukarıdan aşağıya örgütlenen adaletsizlik ve gerici kültürel yozlaşmaya karşı… Halkın yarıdan çoğunun yurttaşlık hakkının gasp edilmesine karşı… Halkın geleceksizleştirilmesine karşı bir araya geliştir. “Hak, hukuk adalet” diyerek; dışlanan, yok sayılan, hakları elinden alınan halkın “Biz varız!” iradesidir.
Şimdi, Adalet Yürüyüşü’nün nitel ve nicel olarak ilerletilmesi görevi ile karşı karşıyayız.
Bugün “Adaletsizlik” halkın tüm kesimleri tarafından açıkça görülen, yaşanan somut ve yakıcı bir sorun. Adaletsizliği görüyor, yaşıyor, iliklerimize kadar hissediyoruz. Ne kadar mağdur olduğumuzu, mağdurların ne kadar çok olduğunu göstermeye değil, bunların bir araya gelmesine ve çözüm iradesinin örgütlenmesine, adaletsizliğe son vermeye ihtiyaç var.
Bunun için yapılması gereken belli; “Adalet” talebiyle Kılıçdaroğlu’nun başında olduğu yürüyüş koluna “katılan” tüm kesimlerin sadece katılımcı olmaktan çıkarılıp mücadelenin parçası haline geldiği, somut talepler etrafında bir Adalet Hareketi’nin örgütlenmesi.
Peki, istediğimiz bu “Adalet”in sağlanması için acil talepler ne olmalı?
Öncelikle “Adalet” için OHAL’e son verilsin, KHK’lar tüm sonuçlarıyla birlikte kaldırılsın talebi somut ve acil bir talep.
Yargıdaki adaletsizliğin kaldırılmasının ilk adımı olarak yargıyı tek adama bağlayan, tüm yargı mekanizmalarını parti yargısı haline getiren düzenlemelerin iptal edilmesi;
En temel yurttaşlık haklarından olan seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesine karşı siyasi temsil mekanizmalarının ve parlamentonun güçlendirilmesi, meclis üzerindeki tek adam tahakkümüne son verilmesi, halkın iradesinin meclise yansımasının birinci koşulu olarak tutuklu vekillerin derhal serbest bırakılması, vekilleri mecliste de susturmanın aracı olarak yapılmak istenen iç tüzük değişikliğinden vazgeçilmesi, kayyum düzenine son verilerek tutuklu belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerinin serbest bırakılması;
Üniversiteler için Adalet! Adalet için; üniversiteler üzerindeki tek adam tahakkümüne son verilmesi, ihraç edilen akademisyenlerin görevlerine iade edilmesi;
Yine “Kadınlar için Adalet!” diyorsak kadınların eşitliği ve özgürlüğü karşısındaki tüm engellerin kaldırılması, kadın düşmanı politikalara son verilmesi, haksız tahrik indiriminin kaldırılması;
Gazeteciler için Adalet! Adalet için, tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılması, kapatılan gazete, TV, radyo, internet sitelerinin açılması, halkın haber alma hakkı önündeki engellerin kaldırılması;
İşçiler için Adalet! Adalet için, taşeron/kiralık işçilik gibi tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerinin yasaklanması, sendikal hakların-hak aramanın önündeki engellerin kaldırılması;
Çocuklar için Adalet! Adalet için, çocuk istismarcılarının cezalandırılması, çocukların mahkûm edildiği tarikat-cemaat vakıf yurtlarının ve okullarının kapatılması;
Eğitimde Adalet için; eğitimin şeriat hukukunu derslere sokacak kadar ileri giden gerici piyasacı kuşatmadan kurtarılarak eşit, parasız, bilimsel ve laik bir eğitim sisteminin hayata geçirilmesi;
gibi somut acil talepler etrafında Adalet Yürüyüşü hepimizin birlikte yürüdüğü bir Adalet Hareketi’ne dönüştürülebilir. Tabii ki eşitlik ve özgürlük isteyen, tek adam rejimine karşı Adalet Yürüyüşü’ne akan her kesimin Adalet için kendi somut talepleri etrafında somut kazanımlar elde etmeyi hedefleyen adalet mücadelelerini örgütlemesi bu açıdan önemli bir zemin sunacaktır. Ancak Adalet Yürüyüşü’nün ardından süreci siyasi anlamda ilerletebilmek için bu mücadeleleri birleştiren bir programın ortaya konması ve mücadele edenlerin iradesini yan yana getirecek örgütsel zeminlerin yaratılması da gerekecektir.
Herkes için Adalet isteyeceğiz, her türlü adaletsizliğin karşısında birlikte duracağız. Adalet için mücadele edecek, adaletsizliği engelleyeceğiz.
* Oya Ersoy
Halkevleri Genel Başkanı
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.