Ezberleri bozmaya aday Ötekileştirmeyen Masallar kitabı, bambaşka bir perspektifle masalları yeniden anlatarak, bizlere nasıl bir dil sömürüsüne uğradığımızı gösteriyor
Ezberleri bozmaya aday Ötekileştirmeyen Masallar kitabı, bambaşka bir perspektifle masalları yeniden anlatarak, bizlere nasıl bir dil sömürüsüne uğradığımızı gösteriyor
Çocukluğun gülümseten yanı olan masallar, dünyanın her yerinde yerel kültürel kodlarıyla karşımıza çıkar. Genel olarak da bu masallar, iktidarı sorgulamayan, ona uyum sağlayan ve cinsiyetçi kodların yer aldığı masallardır. Bu masalların en büyük özelliklerinden biri, ataerkil söylemlerle toplumsal cinsiyet rollerini yeniden üretmesidir. Cinsiyetçiliğin yeniden üretildiği bu anlatım biçiminde, erkek egemen sistemi aşılayan bir dil yapısı hakimdir. Sürekli olarak yeniden üretilen bu ötekileştiren anlayış, hayatımızın içinde bir kanser gibi yayılır, yayılır da bunun farkına bile varamayız.
Hemen her masalda, kadınlar güzel, alımlı, kız çocukları narin ve kırılganken; oğlan çocukları ve erkekler ise, güçlü ve koruyucu karakterlerden oluşur. Kadınlar ya “peri” gibi idealize edilir ya da toplumsal kadın kodunun dışında kalan “cadı” olarak gösterilir.
Ötekileştiren anlayışı yıkmaya aday, cinsiyetsiz bir anlatımın mümkün olduğunu bize gösteren James Finn Garner’ın Ötekileştirmeyen Masallar’ı cinsiyetçi kodları ayıklayarak masaları yeniden anlatıyor. Devrim Evci’nin İngilizceden çevirdiği bu eser, ötekileştiren anlayışı alaşağı ederek bize bambaşka bir dünyanın kapılarını aralıyor.
Dipnot Yayınları’ndan çıkan bu güzel çalışma; cinsiyetçi, eril, mülkiyetçi, militarist, ırkçı, milliyetçi, eşitsizlikçi, insanbiçimci, insanmerkezci ve homofobik yaklaşımlara meydan okuyor.
Böyle çalışmalarla zihinlerimize yerleşen ötekileştiren anlayışlar tuzla buz olacak… Böyle böyle arınacağız…
Kitapta, bir solukta okunan ve de gülümseten Rapunzel, Külkedisi, Kırmızı Başlıklı, Kurbağa Prens ve Pamuk Prenses gibi masallar yer alıyor. Zamana direnen bu masallar ezberlerimizi bozmaya aday… Geleneksel anlayışı sorgulamaya teşvik edecek bu masallara kulak verin.
Sözü çok uzatmadan kitaptan küçük bir alıntı yapalım. Daha önce bir masalda şöyle cümleler okudunuz ya da duydunuz mu?
‘Merhaba, Külkedisi,’ dedi yabancı, ‘Ben senin koruyucu perinim ya da dilersen Tanrı nezdindeki temsilcin de diyebilirsin. Demek baloya gitmek istiyorsun, öyle mi? Bakıyorum, güzelliğe dair eril kavramlar senin de aklını çelmiş. Bedenini sıkıca sarıp kan dolaşımını engelleyecek bir elbise mi giymek istiyorsun? Ayaklarının kemik yapısını harap edecek yüksek topuklu ayakkabılar mı giymek istiyorsun? Yüzünü insan dışı varlıklar, yani hayvanlar üzerinde denenmiş kimyasal maddeler ve makyaj malzemeleriyle boyamak mı istiyorsun? Düşünü kurduğun şeyler bunlar mı?’
Her cümlesi alıntılamaya değer bu masallar, sadece cinsiyetçiliğe değil, her türlü ayrımcılığa karşı duruyor. Garner’ın yeniden derlediği bu masallar, zihnimizde yer edinmiş masalların orijinal hâlini sorgulatıyor.
Her cümlesinde gülümseten mizah anlayışıyla yazar, bir dilbaz gibi her sözcüğü zekice kullanarak bizlere bir masal şöleni sunuyor.
Eşitlik, paylaşım ve ötekileştirmeme anlayışlarının hakim olduğu bu masallar raflarda…
Masalları yeniden öğrenmeye ne dersiniz? Bırakın bu masallar dokunsun hayatınıza…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.