CHP heyeti, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteciler Ömer Çelik, Tunca Öğreten ve Mahir ile görüştü
CHP heyeti, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteciler Ömer Çelik, Tunca Öğreten ve Mahir ile görüştü. Gazeteciler, gözaltı ve tutuklanma süreçlerine dair bilgi verirken, iddianamelerinin bir an önce hazırlanmasını istedi
CHP heyeti, Silivri’de tutuklu bulunan gazetecileri ziyaret etti. CHP Malatya Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Ankara Milletvekili Avukat Şenal Sarıhan, Ankara Milletvekili Necati Yılmaz ve Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir’den oluşan heyet, cezaevindeki tutuklu gazetecilerden aldıkları bilgileri kamuoyu ile paylaştı. BirGün çalışanı Mahir Kanaat, haber sitesi Diken’in editörü Tunca Öğreten ve DİHA Haber Müdürü Ömer Çelik hem cezaevi koşulları hem de gözaltı ve tutukluluk süreçleriyle ilgili bilgileri heyete sundu.
Tunca Öğreten, vekillere şunları aktardı:
“Avukatım, Enerji Bakanı Berat Albayrak’a ait elektronik postaları paylaştığım için gözaltına alındığımı belirtirken, DHKP-C üyesi olduğum gerekçesi ile tutuklandığımı ifade etti. Gözaltı ve tutuklama kararı için birbirinden farklı iki neden! Ben, söz konusu örgütle hiçbir zaman yan yana gelmedim. Gerçekten bir komedi yaşanıyor. Cezaevinde, Albayrak’a ait e-postaları haberleştirdiğimiz için bulunduğumuzu biliyoruz. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşinin elini sıkmayan Enerji Bakanı ve Erdoğan’ın damadı Albayrak’ın maillerinde ‘genel tavrını yansıtmayan’ çok sıkıntılı şeyler gördük. Karmaşık ilişkilere şahit olduk. ‘Şehrazat Konakları’ gibi usulsüz işlerin olduğunu fark ettik. Aslında bizlerin değil bu karmaşık ilişkilerin öznesi olanların cezalandırılması gerekmiyor mu? Müjdat Gezen’in tiyatrosunu kundaklayan kişi tahliye edildi. Metroda bir kadına cinsel saldırıda bulunan şahıs da aynı şekilde. Açıkçası bize; ‘Yak, yık, öldür, tecavüz et, çal, haber ol ama haber yapma’ mesajı veriyorlar.”
Öğreten, heyete verdiği bilgilerde, önemli noktaların da altını çizdi:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cezaevindeki tüm gazetecilerin ‘terörist’ olduğunu dile getiriyor. Demek ki, Erdoğan iddianameleri görmüş. O halde biz hala neden kendi iddianamelerimizi göremiyoruz? Yine Erdoğan, ‘Rıza Sarraf benim vatandaşım, elbette durumuyla ilgileneceğim’ diyor. Peki bizler Çin vatandaşı mıyız? Sarraf’ın ülke bütçesindeki açığı kapattığı ifade ediliyor. Oysa biz sadece evimizdeki açığı kapatmaya çalışıyoruz. Sadece gazetecilik yaptık. Yaptığımız haberler dünyanın her yerinde takdir görür, ödül alır. Ne var ki biz bu haberler yüzünden cezaevine konulduk.”
DİHA Haber Müdürü Ömer Çelik ise CHP heyetine, gözaltı süreci ve tutukluluğuna dair şu bilgileri verdi:
“Mailleri haber yaptım ama terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyorum. Bana ‘Kobani’ye neden gittin?’ diye sordular. Otuzbeş günlük bebeğimin yanında işkenceye uğradım, şiddet ve kaba kuvvete maruz kaldım. Beni balkona çıkardılar, burada bulunan ve içinde soğuk su olan genişçe bir kabın içine sokup beklettiler. Balkonda yaptıkları bu işkenceyi de kamerayla kayıt altına aldılar. Avukat çağırmama izin vermediler.”
BirGün çalışanı Mahir Kanaat ise heyetle şunları paylaştı:
“Suçumuzu bilmiyoruz. 102 gündür hukuksuzca cezaevinde tutuluyoruz. 24 günü gözaltında geçirdik. İddianamelerimizi istiyoruz ama ısrarla hazırlayıp, önümüze getirmiyorlar. Biz, gazetecilik yaptık. Kimileri gibi hırsızlık değil!”
Kaynak: BirGün (Erk Acarer)