“Evet” stantlarına uğrayanların sayısı az, hatta stant görevlileri bizim stantlarımıza gelip “Siz neden ‘hayır’ diyorsunuz” diye tartışıyor. Sonuçta ikna olduğunu saklayarak gitmek zorunda kalıyor
Trabzon merkezde broşür uzattığımız insanlar içeriği görmeden önce “Hayır’sa okurum” diyorlar. “Evet” gazetesi dağıtımlarının olduğu saatlerde stant bir anda kalabalıklaşıyor ve broşürlerimizi alanların sayısı artıyor. “Evet” stantlarına uğrayanların sayısı az, hatta stant görevlileri bizim stantlarımıza gelip “Siz neden ‘hayır’ diyorsunuz” diye tartışıyor. Sonuçta ikna olduğunu saklayarak gitmek zorunda kalıyor
Belki başka yerlerden bakıldığında herkesin “evet”çi sanıldığı yerden, Trabzon’dan, “hayır”cıların güncesini anlatacağım size. Her yerde olduğu gibi buralarda da referandum tarihinin belli olmasıyla ortak bir akıl ve dille, en geniş çeperi örgütlemek üzere çalışmalara başlandı. İlk hedefimiz her “hayır”cıyı birer “hayır” gönüllüsüne dönüştürmek ve çalışmaları Trabzon merkez dışında ilçelere ve köylere de yaymaktı. Dağların denize paralel uzandığı, köylerin dağlara konuşlandığı memleketimde Çalköylülerle kahve toplantıları ve ev ziyaretlerinde, Tonyalılarla sokak sokak gezerek temas ettik, onları da bu sürecin bir parçası haline getirmeye çalıştık.
Halkevleri olarak bir yandan Anayasa değişikliklerini tartıştığımız ve barodan avukatların katılımı ile yürüttüğümüz bilgilendirme toplantıları devam ederken diğer yandan kentte merkezi bir “hayır” örgütlenmesi kurmaya çalışıyorduk. Sonuç olarak Trabzon Hayır Koordinasyonu’nu kurarak çalışmalarımıza burada devam ettik.
CHP’nin partiyi değil “hayır”ı öne çıkaran çalışma tarzı birçok alanda hareket etmeyi oldukça kolaylaştırdı. Bu ortaklaşma sayesinde kalabalık ekipler kurarak aynı günde birden fazla noktada “hayır” çalışması yapma şansımız oldu. Şöyle ki aynı gün içerisinde iki ekip iki farklı mahallede kapı kapı dolaşarak “hayır” broşürleri dağıtıyor, aynı anda bir ekip ise mahalledeki esnaflarla sohbet ediyordu. Bu gidişle Trabzon’da “hayır”ın girmediği ilçe ve köy kalmayacak gibi duruyor.
“Hayır”cıların Trabzon’da aktif bir çalışma yürütmesi “hayır” oyu verecek olan vatandaşların hem motivasyonunu artırıyor hem de yalnız olmadıklarını hissettiriyor. Bunun bir sonraki adımı ise birer “hayır” gönüllüsüne dönüşmek ve çalışmalara katkıda bulunma isteği oluyor. Herkesin yakındığının aksine bizim burada karşılaştığımız “hayır”cıların tepkisi “Ben bunları zaten biliyorum” olmuyor, “Birkaç tane broşürde bana verin, dağıtacak olduğum insanlar var” oluyor. Bu da “hayır” çalışması yürütenlerin motivasyonunu artırıyor.
İlk defa girdiğimiz yerlere oranla uzun süredir ilişki kurulan yerlerde çalışma yapmanın avantajları da var. Örneğin Çukurçayır ve Faroz çalışmaları buna iyi bir örnek. Çalışma yürüttüğümüz bu iki yerde de mahalleler oldukça iyi tanınıyor. Bu iki mahalle de sadece seçim dönemlerinde çalışmaya yapmaya terk edilmemiş. Burada yürüyen çalışmalarda mahalle insanın özellikle bütün çalışmalara katılması hem mahalleli açısından oldukça rahatlatıcı ve güven uyandıran bir durum hem de çalışmayı yapan insanlar açısından iletişimin ve diyalog dilinin daha rahat kurulduğu bir ortam yaratıyor.
Devam eden “hayır” çalışmalarda kadınlar başrolde. Gidilecek her yerde, ekiplerde hem kadın yoğunluğu fazla hem de sohbet etme olanağı bulduğumuz kadınların duyarlılığı oldukça yüksek. Ev ziyaretleri gerçekleştirdiğimiz kadınların “hayır”a olan güveninin ve inancının arttığını görüyoruz. “Hayır diyeceğiz ama yine bunlar yapacak yapacağını” diyen kadınlarla bizler de deneyimlerimizi paylaşınca fikirleri değişiyor. Öyle ki tarlasından “hayır” videosu çekip yolluyor… “Hayır” broşürlerini alıyor ve tanıdıkları kadınlara veriyorlar.
Pazarlarda, stantlarda bildiri dağıtırken kadınlara, kadın bildirileri vermeyi tercih ediyoruz. “Kadınlar neden ‘hayır’ demeli?” diyerek verdiğimiz broşürlere, diğer broşürlerden daha çok ilgi gösteriyor kadınlar. “Evet” diyen kadınlar bile tecavüz yasasını hatırlatınca bizlere hak veriyor.
Gittiğimiz bir evde kapıyı açan bir kadınla konuşacakken evin erkeği müdahale ediyor. “Referandumda bu evin kararını ben vereceğim” demek istiyor bize. Kadınların mevcut sorunlarını, yeni Anayasa’nın kadınlara ne vaat ettiğini, tecavüz yasasını, boşanma komisyonunu bir bir anlatıyoruz. Erkeğin umurunda değil biliyoruz ama kadın bizi dinliyor ve kocasının arkasından bize işaret ediyor: “Ben hayır diyeceğim.”
Trabzon’da tüm şehir “evet” pankartları ile donatılmış, tüm imkanlar “evet” için seferber edilmiş durumda. “Hayır” pankartları indirilmeye çalışılıyor fakat tüm bu eşitsizlikler vatandaşların adalet duygusuna dokunuyor. Hangi kapıyı çalsak bu serzenişi duyuyoruz. Karşılaştığımız “evet”çilerin argümanları birkaç başlıkla sınırlı. İlk olarak “Güçlü Türkiye” söylemi ve “hayır”cıların terörize edilmesinden etkilenen bir kitle var. Diğer argümanları ise sadece Tayyip Erdoğan savunmasında, “Güçlü lider güçlü Türkiye” söyleminde birleşiyor.
Trabzon merkezinde son zamanlarda açtığımız “hayır” stantlarından da bahsetmeden geçmeyelim. Çoğu zaman aynı gün içerisinde iki üç yerde açtığımız stantlara ilgi oldukça yoğun ve özellikle “hayır” oyu verecek olanlar tarafından hiç beklemediğimiz bir şekilde sahiplenme söz konusu. Standımıza uğrayan çoğu insan “Bir şey olursa biz buradayız” diyerek güvenliğimizi sağlama telaşındalar. “Evet” gazetesi dağıtımlarının olduğu saatlerde stant bir anda kalabalıklaşıyor ve broşürlerimizi alanların sayısı bir anda artıyor.
Standa gençlerin ilgisi de oldukça yoğun. Özellikle lisede okuyan gençler standa uğrayıp anayasa ile ilgili uzun uzun konuşmak ve bilgilenmek istiyorlar. Bu dağıtımlar sırasında en fazla karşılaştığımız durum ise broşür uzattığımız insanların içeriği görmeden önce “Hayır’sa okurum” demeleri oluyor. “Evet” stantları ise Trabzon için fazla boş. Stantlara uğrayanların sayısı oldukça az hatta stant görevlileri bizim açtığımız stantlara gelip “Siz neden ‘hayır’ diyorsunuz” diye tartışıyor. Sonuçta ikna olduğunu saklayarak gitmek zorunda kalıyor.
Son haftaya giriyoruz ve Trabzonlu “hayır”cıların motivasyonu oldukça yüksek. Bu kadar geniş alanda, çeşitlilik ile yapılan çalışmalar referandum sonrası için ulaşabileceğimiz geniş kitleler, geniş iletişim ağları biriktirmemize vesile oluyor.
Son söz yerine: “Karadeniz uşağı Tek Adam’ın uşağı olmayacak”
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.