Devlet kurumları kendilerine ilişkin suçsuzlukları sürekli kanıtlamak durumunda ve zorundadırlar. Çünkü kişi-kurum, toplum devlet ilişkisinde demokratik yapılanma bunu gerektirir ve bu ilişki demokratik rejimlerin ön koşullarındandır
Devlet kurumları kendilerine ilişkin suçsuzlukları sürekli kanıtlamak durumunda ve zorundadırlar. Çünkü kişi-kurum, toplum devlet ilişkisinde demokratik yapılanma bunu gerektirir ve bu ilişki demokratik rejimlerin ön koşullarındandır
Sen vatandaşa “Hile yapıldığını kanıtla” diyorsun ya, bu kez vatandaş sana “Hile yapılmadığını sen kanıtla” diyor..
Bu ülke, on yıllardır giderek artan şekilde suç kanıtlaması yerine suçsuzluk kanıtlanması üzerinden yürütülen bir hukuk ve adliye yapılanması ve işleyişine tanık olmuş bir ülkedir. Bu adaletsiz yapılanma ve işleyişin en acı deneyimlerini yaşamış ve halen yaşamakta olan bir toplumuz. Bu ülke suçsuzluklarını kanıtlamaya uğraşırken yıllarını heba etmiş ve hatta yaşamlarını yitirmiş insanlar cehennemidir.
Oysa kişiler suçsuz olduklarını kanıtlamak zorunda değillerdir. Ama hükumetler ve onun hükmettiği/yönettiği devlet kurumları yönelttikleri suçları kanıtlamak zorundadırlar.
Bunun yanı sıra devlet kurumları kendilerine ilişkin suçsuzlukları sürekli kanıtlamak durumunda ve zorundadırlar. Çünkü kişi-kurum, toplum devlet ilişkisinde demokratik yapılanma bunu gerektirir ve bu ilişki demokratik rejimlerin ön koşullarındandır. Devlet, dolayısıyla onu oluşturan kurumlar ve yöneten konumundaki hükumetler suçlu ya da suç aygıtı durumunda olurlar.
Bu anlamda halk şimdi “Referandumda hile yapılmamış olduğunu bana kanıtla” diyor.
Çünkü bunu demesi için o kadar çok gerekçe ve o kadar çok emare var ki. Referandum süreci bir yana, oylama süreci ve gününde yaşanan yüzlerce hukuksuz uygulamanın yanı sıra, gelinen noktada “mühürsüz zarf” hilebazlığına kadar varan “istediğini her şekilde elde etme” davranışı, büyük bir hukuk tanımazlığı, yüksek bir hukuk kurumu eliyle gerçekleştirme aşamasına kadar taşınmış bulunmaktadır.
Mühürsüz zarfların sayısına, bu zarfların içinden çıkan “evet” oylarının genel ortalamaya yansımasına ve mühürsüz zarfların kabul edilmesi kararının alındığı saate bakıyorsunuz; her şeyi daha net görüyor ve anlıyorsunuz.
YSK başkanı “Mühürsüz oy pusulaları ve zarflar bize ait”, yani “Bu zarflar bizim bastırdığımız zarflar ve oy pusulaları” diyor.
Zaten kimse buna buna itiraz etmiyor ki.
İtiraz, mühürsüz zarfların içindeki “evet” oylarının sahteliğine, özetle itiraz; daha önceden “evet” tercihli oy pusulalarının içinde olduğu mühürsüz zarfların seçim boyunca kullanıldığına ve ilave edildiğine ilişkindir.
Bu mümkün müdür? Evet mümkündür. Peki, yasa ne diyor? “Bu tür zarflar ve içindeki oy pusulalarını geçersiz sayacaksın” diyor.
Sen ne yapıyorsun? Geçerli sayıyorsun.
Yurt dışındaki mühürsüz zarfları ne yapmışsın? Geçersiz saymışsın.
Yurt içindeki mühürsüz zarfları ne yapıyorsun? Geçerli sayıyorsun.
Fazla detaya ve daha fazla örneğe girmeye gerek yok. Burada hile yapıldığını mı, yoksa yapılmadığını mı kanıtlamak durumundayız? Söz konusu bu örnek dahi, bu tür uygulamaların sadece dikta rejimlerine özgü çekincesiz, pervasız ve kör gözüne parmağım misali tavır ve uygulamalar olduğu bilinmektedir.
Özetle;
Birincisi; YSK daha önceden sanki bu tür bir operasyon için planlanmış gibi duruyor.
İkincisi; muhteremin söylediği gibi; “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş” oluyor. Ama bu şekilde Üsküdar geçilir mi? At kim? Atı alan kim? Üsküdar’ı geçen kim? Bunlar nasıl işler ve nasıl ifadeler böyle?
Uygar ve demokratik toplumlarda, ülkelerde ve kurumlarda kamusal işleyişte şeffaflık ve şüphelerin giderilmesi bir zorunluluktur. Bu zorunluluğa ihtiyaç duyulmayan toplumlar, ülkeler ve kurumlar diktatoryal karakterde yönetilen toplumlar ve kurumlardır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.