Gizli bir şirket lobicileri ağı, ABD politikasına uzun süredir hakimdi. Şimdi onların Birleşik Krallık hükümetindeki müttefikleri, ekmeklerine yağ sürecek bir Brexit planlıyorlar
Gizli bir şirket lobicileri ağı, ABD politikasına uzun süredir hakimdi. Şimdi onların Birleşik Krallık hükümetindeki müttefikleri, ekmeklerine yağ sürecek bir Brexit planlıyorlar
Amerikan şirketlerinin Donald Trump‘a kanının ısınması biraz zaman aldı. Bazı fikirleri, özellikle de ticaret üzerine olanları, şirket liderlerini dehşete düşürdü. Büyük bir kısmı Ted Cruz veya Scott Walker’ı tercih ediyordu. Fakat Trump adaylığını garantiye alınca, büyük paralar benzersiz fırsatın farkına varmaya başladı.
Trump, hükümette şirketlerin amaçlarını desteklemenin yanında, ayrıca hükümeti de, yöneticilerin ve lobicilerin kadrosunda olduğu ve onlarca yönetilen, bir tür şirkete dönüştürmeye hazırlanıyordu. Tutarsızlığı bir engel değildi, aksine bir açıklıktı: ajandası biçimlendirilebilirdi. Ve kimi Amerikan şirketleri tarafından halihazırda geliştirilmiş olan kara para ağı, onu biçimlendirmek üzere kusursuz bir şekilde konumlanmıştı. Kara para, paranın nereden geldiğini söyleme zorunluluğu olmayan, politik taraftarlıkla meşgul örgütlerin fonlanması için ABD’de kullanılan terimdir. Oldukça az insan bir tütün şirketini kamu sağlığı için güvenilir bir kaynak veya bir kömür şirketini iklim değişikliği konusunda tarafsız bir yorumcu olarak görecektir. Bu gibi şirketler, politik çıkarlarını geliştirmek amacıyla, başkalarına kendi adlarına konuşmak üzere para vermelidirler.
İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, Amerika’nın en zengin kişileri, çıkarlarını desteklemek için bir düşünce kuruluşları ağı kurmaya başladılar. Bunlar, kamu işleri üzerine tarafsız fikirler sunuyormuş gibi görünüyorlardı. Fakat daha çok şirket lobicileri gibiydiler, onları fonlayanlar adına çalışıyorlardı.
Kara para ağının nasıl işlediğini anlamadan, neyin gelmekte olduğunu anlamamız mümkün değil. İngiliz bir meclis üyesinin dikkat çekici hikayesi, Atlantik’in iki yakasındaki, bu ağa ilişkin, benzersiz bir anlayış sağlıyor. Adı Liam Fox. Altı yıl önce, özel ve resmi çıkarlarını birbirine karıştırdığında yakalandıktan sonra savunma bakanlığından istifa ettiğinde, politik kariyeri bitmiş gibi gözüküyordu. Ancak bugün ön sıralara, çok önemli bir makamla dönmüş durumda: uluslararası ticaret bakanı.
1997’de, muhafazakarların büroyu Tony Blair’e kaybettiği yılda, Muhafazakar partinin aşırı sağından olan Fox, Atlantik Köprüsü isimli bir örgüt kurdu. Patronu Margaret Thatcher’dı. Danışma kurulunda geleceğin kabinesinin bakanları Michael Gove, George Osborne, William Hague ve Chris Grayling vardı. Brexit’in öncü kampanyacılarından Fox, Atlantik Köprüsünün misyonunu “ortak çıkarlara sahip insanları bir araya getirmek” olarak açıkladı. Bu çıkarları, “Britanya’yı, Birleşik Devletler ile olan ilişkilerinden uzaklaştırmak isteyen Avrupa bütünleşmecileri”ne karşı savunacaktı.
“Liam Fox’un, Atlantik Köprüsü aracılığıyla geliştirdiği diplomatik misyon, onu Trump yönetimine doğrudan bağlıyor”
Atlantik Köprüsü daha sonra bir hayır kurumu olarak kaydedildi. Aslında Birleşik Krallık’ın kendi kara para ağının bir parçasıydı: sadece çöktükten sonra onu fonlayanın bütün hikayesini keşfettik. Ana sponsoru, serbest yatırım fonu[1] CQS’i kurmadan önce Goldman Sachs’te çalışmış olan son derece zengin Michael Hintze idi. Hintze Muhafazakar partinin en büyük bağışçılarından biridir. 2012 yılında, iklim değişikliği bilimi üzerinde şüphe uyandıran Küresel Isınma Politika Vakfı’nı fonlayan olduğu ortaya çıktı. Atlantik Köprüsüne nakit bağışlar ve borçlar vermesinin yanında, Fox’a, Washington’a gidip gelmesi için kendi özel jetini veriyordu.
Bir başka fonlayan ilaç şirketi Pfizer’di. Gabby Bertin isimli Atlantik Köprüsü’ndeki bir araştırmacı için ödeme yapıyordu. Bertin daha sonra David Cameron’ın basın sözcüsü oldu ve şimdi de lordlar kamarasında oturuyor: Cameron ona istifa onur listesinde kalıtsal olmayan bir soyluluk verdi.
2007’de, Amerika Yasama Mübadele Konseyi (ALEC) isim bir grup, Atlantik Köprüsü Projesi adında kardeş bir örgüt kurdu. ALEC, belki de, ABD’deki şirketlerin fonladığı en tartışmalı düşünce kuruluşudur. Şirket lobicilerini, “model yasa tasarıları” geliştirmek üzere devlet ve federal yasa yapıcılarıyla bir araya getirmekte uzmanlaşmıştır. Yasa yapıcılar ve aileleri, grubun hesapsız misafirperverliğinin tadını çıkarıyorlar, daha sonra da model yasa tasarılarını, sanki kendi girişimleriymiş gibi tanıtmak üzere kendileriyle birlikte evlerine götürüyorlar.
ALEC, her yıl binden fazla yasa tasarılarının yasa yapıcılar tarafından tanıtıldığını ve beşte birinin yasa haline geldiğini öne sürüyor. Yoğun bir şekilde tütün şirketleri, petrol şirketi Exxon, ilaç şirketleri ve ilk Çay Parti örgütlenmelerni kuran Charles ve David Koch tarafından fonlanıyor. Bertin’in Atlantik Köprüsü’ndeki makamını fonlayan Pfizer de, ALEC’in yönetim kurulunda yer alıyor. Son yıllardaki oldukça tartışmalı yasaların bazıları, örneğin asgari ücreti düşürmeye ilişkin eyalet yasaları, şirketlere kovuşturmalara karşı bağışıklık sağlayan yasalar ve insanların fabrikaların tarım uygulamalarını araştırmasını yasaklayan “ag-gag” yasaları ALEC tarafından geliştirilmişti.
Atlantik Köprüsü’nün ABD ayağını yürütmek üzere, ALEC uluslararası ilişkiler direktörü, Catherine Bray‘i devreye soktu. Britanyalı Bray, daha önceden, Muhafazakar Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi Richard Ashworth ve UKIP[2] AP üyesi Roger Helmer için çalışmıştı. Bray, daha sonra da Muhafazakar AP üyesi ve Brexit kampanyacısı Daniel Hannan için çalışmıştı. Kocası Wells Griffith, Trump’ın başkanlık kampanyasının zorlu eyaletler direktörüydü.
Atlantik Köprüsü’nün ABD danışma kurulu üyeleri arasında aşırı derecede muhafazakar senatörler James Inhofe, Jon Kyl ve Jim DeMint var. Inhofe’nin kömür ve petrol şirketlerinin finanse ettiği bir kampanyadan 2 milyon dolardan fazla aldığı rapor edildi. Hem Koch Industries hem de ExxonMobil ana bağışçılardandı.
Emekli olan Kyl, şimdi, Senato’da Jeff Sessions’ın Trump’ın başsavcısı olarak adaylığının rehberi “şerpa”[3] olarak davranıyor. Jim DeMint Senato’daki koltuğundan, Coors mayalama imparatorluğunun Joseph Coors’tan bir bağışla kurulan ve bankacılık ve petrol milyarderi Richard Mellon Scaife’den gelen parayla güçlenen bir düşünce kuruluşu olan Heritage Vakfı’nın başkanı olmak için istifa etti. ALEC gibi, bu vakıf da Koch kardeşlerce bol bol fonlanmıştır. Heritage, DeMint’in başkanlığı altında, 2013 yılında hükümetin faaliyeterini geçici olarak durduran, Kongre’nin federal bütçeyi engellemesini güvence altına almaya yönelik çabayı yönlendirdi. Fox’un, Savunma Bakanlığı’ndaki eski özel danışmanı, bir Amerikalı olan Luke Coffey şimdi vakıf için çalışıyor.
Heritage Vakfı şimdi Trump yönetiminin tam merkezinde yer alıyor. Vakfın yönetim kurulu üyeleri, üyeleri ve personeli, onun geçiş ekibinin büyük bir kısmını oluşturuyor. Aralarından Rebekah Mercer, Trump’ın icra komitesinde yer alıyor; Steven Groves ve Jim Carafano (Dışişleri Bakanlığı); Curtis Dubay (Hazine); ve Ed Meese, Paul Winfree, Russ Vought ve John Gray‘i (idare ve bütçe) sayabiliriz. CNN “hiç bir başka Washington kuruluşunun geçişte böyle bir izi yok” diye bildiriyor.
Trump’ın, federal harcamaları 10.5 trilyon dolar azaltmak şeklindeki olağanüstü planı, Heritage Vakfı tarafından, “yeni bir yönetim için tasarı” adıyla tasarlanmıştı. Vakıftan, Trump’ın ekibine geçen Vought ve Gray, şimdi bu tasarıyı onun ilk bütçesi haline dönüştürüyorlar.
Bu bütçe, eğer geçerse, sağlık, sosyal güvenlik, yasal yardım, finansal düzenleme ve çevre koruma harcamalarında yıkıcı kesintilere yol açacak; kadına karşı şiddeti önleyecek, sivil hakları ve sanatı fonlayacak programları ortadan kaldıracak; ve Kamu Yayıncılığı Kurumunu özelleştirecektir. Trump, bu makaleyi takip ettiğiniz üzere, bir başkandan çok, kendisine uzatılan ajandayı gerçekleştirecek bir aracı olarak gözükmeye başlamıştır.
Liam Fox, geçen yıl Temmuzda, ticaret bakanı olduktan hemen sonra, Washington’a uçtu. İlk duraklarından biri geçen 15 yılda sıklıkla ziyaret ettiği bir mekandı: başkalarının yanında, Jim DeMint’le de konuştuğu Heritage Vakfının ofisi. Bir bilgi edinme özgürlüğü isteği, görüşmedeki başlıklardan birinin, klorla yıkanmış Amerikan tavukları üzerindeki yasak olduğunu ortaya koyuyor: üreticilerin, yeni bir ticaret anlaşması bağlamında Britanya’nın kaldırmasını umduğu bir yasak. Sonradan, Fox DeMint’e, “sizinle, yeni Birleşik Krallık hükümeti olarak, görüştüğümüz savunma gibi yüksek değerli alanları da içerecek şekilde, ticaret politikası önceliklerini geliştirirken birlikte çalışmayı” sabırsızlıkla beklediği şeklinde yazdı.
Fox, kendisini deviren 2011’de skandaldan sonra, nasıl da bu mevkiye gelebildi? Skandalın kendisi bir ipucu veriyor: skandal kâmu ve özel çıkarları arasındaki sınırların silinmesini içeriyordu. Atlantik Köprüsünün Birleşik Krallık ayağını yürüten adam, Michael Hintze’nin ofis binasını kullanan arkadaşı Adam Werritty idi. Werritty’nin çalışması, Fox’un savunma bakanı olarak resmi işleriyle iyice iç içe girmişti. Werritty, Fox’un danışmanı olduğunu yazan bir kartvizit taşısa da, hiç bir zaman Savunma Bakanlığı’nın çalışanı olmamıştı, devlet bakanlığının denizaşırı bir çok bakanlık seyahatine katılmıştı ve Fox’un ofisine sık sık uğruyordu.
Bu ilişkinin ayrıntıları sızmaya başladığı zaman, hayır kuruluşu komisyonu Atlantik Köprüsü’nü araştırdı ve çalışmalarının pek de hayırsever gözükmediğini belirledi. Muaf tutulduğu vergi borcunu geri ödemesi gerekti (hesabı Hintze ödedi). Buna karşılık, vakıf yöneticileri örgütün faaliyetini durdurdu. Werritty’nin, hükümet işlerinde yetkisiz dahiliyetine ilişkin hikaye gelişmeye başladıkça, Fox bir takım aldatıcı açıklamalarda bulundu. İstifa etmekten başka bir seçeneği kalmadı.
Theresa May, Fox’u tekrar hükümete aldığında, bu hükümetin niyetlerine ilişkin alabileceğimiz oldukça güçlü bir işaretti. Fox’un geliştirmekle sorumlu olduğu ticaret anlaşmaları, egemenliğin sınırlarını belirliyor. ABD’nin gıda ve çevre standartları, Britanya’nınkinden düşük olma eğiliminde ve eğer Trump istediğini elde ederse daha da düşecektir. İmzaladığımız herhangi bir ticaret anlaşması, ürünler ve hizmetler için ortak bir standart kümesi oluşturacaktır. Trump yönetimi, bizim standartların aşağı doğru ayarlanmasını talep edecektir, böylece ABD şirketleri pazarlarımıza kendi uygulamalarını değiştirmeden nüfuz edebilecektir. Brexit oylaması sonrası bütün kartlar, ABD’nin ellerinde: eğer Birleşik Krallık işbirliği yapmazsa, ticaret anlaşması olmayacaktır.
May, direnmesi mümkün olmayan birine ihtiyaç duydu. Ekibinin vazgeçilmez bir üyesi haline gelen Fox’u seçti. Atlantik Köprüsü aracılığıyla geliştirdiği gölge diplomatik misyon, Fox’u Trump yönetimine doğrudan bağlıyor.
Trump kazanmadan çok önce, ABD’deki kampanya fonlaması, politik sistemi sistematik olarak bozmuştu. ABD’li politik bilimcilerin yaptığı yeni bir analiz, 32 yıl boyunca, kongre seçimleri için iki parti tarafından toplanan parayla, oy oranları arasında mükemmel bir doğrusal ilişki buluyor. Ancak bu yıllar boyunca bir kayma da söz konusu: şirket bağışçıları bu fonlamaya hakim hale geldi.
Talihimizi, Birleşik Devletlerin talihiyle birleştirerek, Birleşik Krallık hükümeti bizi bu sisteme bağlıyor. Bu, Brexit’in hakkında olduğu konunun bir parçası: kamusal çıkarı koruyan Avrupa yasaları, Muhafazakar Avroskeptikler[4] tarafından şirket özgürlüğüne kabul edilemez haksız müdahaleler olarak tanımlanıyor. Denetimi Avrupa’dan geri almak, ABD ile daha yakın bütünleşme anlamına geliyor. Atlantik aşırı özel ilişkiler, politik ve şirketsel iktidar arasındaki özel bir ilişkidir. Bu iktidar, Liam Fox‘un gelişmesine yardımcı olduğu ağlar tarafından pekiştirilmişti.
Nisan 1938’de, Başkan Franklin Roosevelt ABD Kongresine şu uyarıyı göndermişti: “Eğer insanlar özel şirketlerin iktidarının, demokratik devletin kendisinden daha güçlü olduğu bir noktaya büyümesine izin verirse, artık demokrasinin özgürlüğü güvende değildir. Bu, esas itibariyla, faşizmdir.” Bu, hatırlamamızın iyi olacağı bir uyarıdır.
Dipnotlar:
[1] çn. hedge fund
[2] çn. Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UK Independence Party), Avroskeptik, sağ kanat popülist bir parti
[3] çn. Nepal’in dağlık kesiminde, özellikle Himalayalar’da yaşayan halk, genellikle rehberlik yapmalarıyla biliniyor
[4] çn. Avrupa Şüphecileri, İngiltere’deki Avrupa Birliği Muhalifleri
[The Guardian’daki İngilizce orijinalinden Tahir Emre Kalaycı tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.