Sanatçıların çoğu şu sloganda ortak: “Hayır ama yetmez”. Çünkü imgeler, ne parlamenter siyasete ne de başkanlık sistemine sığar, çünkü ütopya sınırsız, bulaşıcı ve bahşedilenlerle yetinmemenin peşinde
Sanatçıların ezici bir çoğunluğu, şu sloganda ortak: “Hayır ama yetmez”. Çünkü imgeler, ne parlamenter siyasete ne de başkanlık sistemine sığar, çünkü ütopya sınırsız, bulaşıcı ve bahşedilenlerle yetinmemenin peşinde
Bir taktik savaşının içindeyiz. “Evet”çilerin argümanları zayıf, “hayır”cılar açısındansa geniş bir bileşene aynı şarkıyı söyletebilecek ya da farklı şarkıları aynı geniş kitlenin favori albümü haline getirebilecek bir atmosfer filizleniyor. Gezi İsyanı gibi bir dönemde değiliz ama darlaşan temas alanlarımızın genişleyeceği açıkça görünüyor. Sanat da her zamanki gibi taşıyıcı, öncü veya tamamlayıcı bir noktadan hareketle kendi yolunu açacak gibi görünüyor.
Bir süredir “piyasa hali” de dahil olmak üzere kendine hareket alanı bulamayan sanat ve sanatçılar için önemli bir var olma alanı belirginleşiyor. “Hayır”ın sanatla ifadesi, Saray’ın yarattığı korku atmosferi ve sinikliğe karşı moral bir mevzi olma ihtimaline sahip. Sanatçılar, üçerli beşerli arkadaş grupları halinde “bi şeyler yapmak lazım” yerinde duramazlığından, “bir araya gelelim” meselesine doğru bir hareket içindeler. Bu hareketin içinde bir yerlerde, bir vitrin meselesine indirgenmek istenen sanatın ve kariyerist bir çizgiye itilen sanatçının çıkış kapılarını işaret eden tabelalar var. Kolektif çalışmalar yapılabilir, ortak mekanlar kurulabilir, üretilenleri yaygınlaştırmak için mekanizmalar oluşturulabilir; bütün bunlar #Hayır’dan fazlasının da ihtiyaçlarına denk gelir.
Sanatçıların, kendi suskunluğunun üstesinden gelebileceği bir zaman olarak bu zamanlarda kaç kişi olursak olalım etkinliklerde bir araya gelmek, #Hayır için ve sonrası için fikir üretmek çok önemli. Tartışmalar, söyleşiler, forumlar, dinletiler, sergiler, film gösterimleri, büyüklere masallar, çocuk şenlikleri, tiyatro oyunları… Bunları sokaklara taşırmak çok değerli. Tartışırken bağlantıları kurmak çok önemli, öteki türlü ancak sığ ve gündelik bir muhalefet üretebiliriz.
Öte taraftan da ancak soyut “sistem” tartışmalarında boğulmazsak yüzebiliriz bu #Hayır denizde. Bütün meseleler neticede kapitalizm ile çeşitli düzeylerde ilişkili. Fakat her sorunu ve onu çözmek için gezinilen hareket zeminini kendi düzeyinde ele almak zorundayız; kabul etmek değil, ele almak! “Sorun başkanlık değil ki, sistem değişmeli” söylemini, “Sorun sistem, dolayısıyla başkanlığa geçit yok” söylemine taşırsak hem daha iyi anlatacağız derdimizi, hem de pratikle bağımız güçlenecek. #Hayır meselesinde, başkanlığa itiraz ile kapitalizme itiraz arasındaki bağı kurabilmenin güçlü bir olanağı var. Bu köprüleri inşa etmek üzerine odaklanalım, diğer türlü son yapılacak tartışmayı ilk yaparken bulabiliyoruz kendimizi.
Bu da “etik” ile sınırlıyor, politik olana karşı körleştirebiliyor. Elbette #hayır çıktığı zaman son tahlilde sistemsel bir değişiklik olmayacak. Kadın cinayetleri, işçi sömürüsü, doğa katliamı, çocuk istismarı “Başkanlığa hayır” demekle durmayacak. Fakat toplumun ortaklaşılabilecek en geniş kesiminin “Hayır” demesiyle korku imparatorluğu geriletilebilecek, aktif bir savunma hattı inşa edilebilecek ve belki de yeniden “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”.
Salt sanatçılar açısından düşününce, #Hayır demeyecekler zaten kendilerini gösterdiler. Neden yaptıklarını biliyoruz, bunların kepazeliklerini “bak şu rezilliğe” gibi olsa bile yaygınlaştırmamak konusunda ayık olmak gerekliliği bir tarafta dursun, öte tarafta sanatçıların ezici bir çoğunluğu, şu sloganda ortak: “Hayır ama yetmez”. Çünkü imgeler, ne parlamenter siyasete ne de başkanlık sistemine sığar, çünkü ütopya sınırsız, bulaşıcı ve bahşedilenlerle yetinmemenin peşinde.
Sanata, “Hayır ama yetmez” şeklinde bir #Hayır lazım, sanatçılara da #Hayır’dan ötesi lazım. İkisi birbirinin içinde duruyor, kepenkler grafiticileri bekliyor, sokaklar oyunları, notalar örgütlenip şarkı olmayı… bekliyor.
#Hayır için sanat bir adım öne, sanat için #Hayır’dan bir adım ötesine.