CNN Türk Genel Müdürü, kendisini her yerde ifade edebilir. 15 Temmuz gecesi yaptığı demokrasi kahramanlığını(!) anlatabilir. Ama İLEF’te yapamaz
CNN Türk Genel Müdürü, kendisini her yerde ifade edebilir. Bugün anaakım medyada kendine yer bulmayı “başarabilen” herkes gibi kendisi “akredite” kaynaktır. İstediği yerde bizim fakültemizde yapmayı planladığı gibi 15 Temmuz gecesi yaptığı demokrasi kahramanlığını(!) anlatabilir. Ama İLEF’te yapamaz
CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş, öğrencilerin protestosu üzerine İLEF’teki programını tamamlamadan salonu terk etti.
CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş, İletişim Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi’nin çağrısı ile Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki (İLEF) “Medya ve 15 Temmuz” konulu etkinliğe konuşmacı olarak geldi.
Aktaş fakültemize geldiğinde İLEF’liler olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirdik ve kendisine yapamadığı gazeteciliği öğretmek adına CNN Türk’ün yayın politikasına dair bazı sorular sormak istedik.
Alkışlar Aktaş için
Ancak kendisini 15 Temmuz gününü anlatmaya programlamış olan Aktaş sorularımıza yanıt vermeyi bırakın soru soran İLEF’liye “Provokatörlük yapma” diye bağıracak kadar haddini aştı. Üslubu nedeniyle birkaç kez uyardığımız Aktaş tavrını değiştirmedi ve bu nedenle defalarca alkışlanarak protesto edildi.
Ancak Aktaş protesto edildiği anlarda “Uzun zamandır bu kadar alkışlanmamıştım” diyecek kadar ciddiyetten uzaktı. Bu tavırlarıyla sorularımıza yanıt vermekten kaçan Aktaş’ın İLEF ziyareti tahmin edersiniz ki çok uzun sürmedi.
Aktaş’a ne sorduk?
Biz Aktaş’a çanak sorular yerine görmedikleri ve göstermedikleri çocukların çığlıklarını sorduk. Binlerce çocuğun istismar edildiği bir ülkede çocukların evlendirilmesini savunan birini nasıl konuşturduklarını sorduk.
Dernekler mühürlendiğinde neden mühürlenen dernek yöneticilerini yayına almadıklarını sorduk. CNN Türk Genel Müdürü’ne 300 çocuğun öldürüldüğü bir coğrafyada çocuk ölümlerinin haberini nasıl yapmadıklarını sorduk.
Biliyoruz ki Aktaş’a sorduğumuz sorular pek çok kişinin içini rahatlattı. Üniversite gençliğine olan güven bir kez daha pekişti. Elbette en güvenilmez kurumlardan olan medyanın temsilcilerinden birine gazetecilik dersi verilmesinin etkisi de büyük oldu.
Bize provokatör diyemezler!
Tonlarca parayla kanal kurup, gazete kurup o kanalların ve gazetelerin başına kuklalar yerleştirebilirler. Mütevazı bütçelerle kurulan iktidara muhalif kanalları ve gazeteleri kapatabilirler. Ama bizim fakültemizde bize provokatör diyemezler.
Biz bu fakültede çok kıymetli hocalarımızın katkısıyla eleştirel olmayı öğrendik. Medya şirketlerinin nasıl işlediğini öğrendik. O medya şirketlerinin dahil olduğu piyasaları öğrendik. En çok kârı da izleyicisinden değil politikasını belirlediği reklam piyasasından elde ettiğini öğrendik.
Türkiye’nin medya alanında en yaygın görülen yoğunlaşma eğiliminin ultraçapraz birleşme olduğunu, dolayısıyla bir içeriğin üretildiği medya şirketinin farklı alanlarda girdiği ihalalerle ve bununla ilişkili olarak siyasal iktidarla kurduğu ilişkilerle belirlendiğini öğrendik.
Tam da bu nedenle biz zaten sorularımızın yanıtını biliyoruz. CNN Türk’ün çocuk istismarı konusunda yayına davet ettiği şahsın çocuk evliliklerini savunmasına şaşırmıyoruz. Ölen çocukların CNN Türk’ün yayın akışına dahil olmayacağını biliyoruz.
O zaman neden soruyoruz?
CNN Türk Genel Müdürü, kendisini her yerde ifade edebilir. Bugün anaakım medyada kendine yer bulmayı “başarabilen” herkes gibi kendisi “akredite” kaynaktır. İstediği yerde bizim fakültemizde yapmayı planladığı gibi 15 Temmuz gecesi yaptığı demokrasi kahramanlığını(!) anlatabilir.
Ama İLEF’te yapamaz. Çünkü biz İLEF’te gazeteciliği öğreniyoruz, üretiyoruz. 4 yıl boyunca haberin ne olduğunu tartışıyoruz. Üstelik bunu televizyonu ya da gazeteyi her açtığımızda görüyoruz da. En azından nasıl yapılmaması gerektiğini.
Mesela ilk öğrendiğimiz şeylerden biri haberin tarafsız ve nesnel olamayacağıdır. Evet haber tarafsız da nesnel de olamaz ve biz haber yazarken böyle bir iddia da taşımıyoruz. Ama Aktaş taşıyor. O yüzden Aktaş’a “Bu nasıl tarafsızlık?” diye soruyoruz.
Bu nasıl tarafsızlık
Hani olmaz ama bu iddian varsa o zaman neden çıkamaz kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği’nin üyeleri o yayına? Neden yer bulamaz kendine çocuklar ölürken çocuk hakları savunucuları? O yayında neden cemaat yurduna cemaat yurdu denemez? İşte bunları sorduk biz Aktaş’a. Ama Aktaş bize “Provokatör” dedi.
Diyemezsin! Geldiysen eğer oraya konuk olarak, kimseyi kendin gibi çanakçı görmeyeceksin. İLEF’liler (çürük elmalar hariç) çanak soru sormamayı öğrenir zaten ilk yıl. O yüzden beklemeyeceksin sana “Kariyer basamaklarını nasıl tırmandınız?” diye soru sorulmasını.
O salon, o kürsü bizim
Kimse bize bizim fakültemizde soru sorduğumuz için “Provokatör” diyemez. O fakülte bizim. O salon bizim. O kürsü de bizim. Kimse bizim Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edlen İlkay Hoca’mızın, Gülseren Hoca’mızın söz alamadığı kürsülerde PR yapmaya çalışamaz.
Aktaş 15 Temmuz günü demokrasiyi savunduğunu iddia edebilir. Ama demokrasi yalnızca birkaç saat savunularak kazanılabilecek bir şey değildir. Doğal olarak Aktaş’a 15 Temmuz öncesini de sonrasını da sorarlar.
Son olarak o gün Aktaş, bizim sorularımıza cevap veremezken fakültemizin bazı öğrencileri kendisini dinlemek istediğini söyledi. Aktaş’ı dinlemek isteyen arkadaşlara tavsiyem açın CNN Türk izleyin. Simalar farklı olsa da emin olun konuşan ta kendisi.
http://sendika12.org/2016/11/ilef-ogrencilerinden-cnn-turk-genel-mudurune-gazetecilik-dersi/
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.