Kapısında “kadın kolları” yazan binanın içine girdiğimizde erkek egemen bir “kadın çalışması” gördük. Kadınlar adına konuşan Tayyip Erdoğan’ın ve Binali Yıldırım’ın yansımalarını gördük
Kapısında “kadın kolları” yazan binanın içine girdiğimizde erkek egemen bir “kadın çalışması” gördük. Kadınlar adına konuşan Tayyip Erdoğan’ın ve Binali Yıldırım’ın yansımalarını gördük. Tekme atamayınca tartaklayan, “Tecavüzü isteyen sizsiniz” diyerek tecavüzü meşrulaştırmaya devam eden AKP’li erkekleri, sessiz kalan AKP’li kadınları gördük. Kendi çürümüşlüklerini ortaya çıkaran kadınlara tahammülü olmayanları gördük
Kamuoyunda “tecavüz yasası” olarak da bilinen önergenin haberi alınır alınmaz kadın isyanı dalgası sardı memleketi. Dört bir yanda sokağa çıkan kadınlar OHAL’in nasıl geçersiz kılındığını, faşizm, çocuk/kadın düşmanlığı ne kadar sertleşirse sertleşsin saldırının sokakta nasıl püskürtülebileceğini göstermiş oldu.
Biz de Halkevci Kadınlar olarak bu önergeyi duyduğumuz andan itibaren bulunduğumuz her yerde harekete geçtik. Tek derdimiz vardı: “Bu yasa Meclis’ten geçmeyecek!” İlk andan itibaren sosyal medyadan başlayan eylemlere kadın/çocuk örgütleri ve vekillerin de tepkisi eklenince yasa önerisi hızlıca tartışılmaya başlandı. Öfke artarak devam ederken, AKP’li kadınlardan ses çıkmayışı ise dikkat çeken bir durumdu. Bu kadınlar nasıl oluyor da bunca şeye ses çıkarmıyordu?
Neden AKP Kadın Kolları’na gittik?
Kadın, erkek herkesin bir laf söylediği, rahatsız olduğu ve toplumda inanılmaz bir öfke ve isyan yaratan, tecavüzü meşrulaştıran, çocuk yaşta evlilikleri “İslami usullere göre caizdir” diyerek normalleştirmeye çalışan şeri hukuk zihniyeti karşısında nasıl oluyordu da bir kadın olarak tam da kendisini ilgilendiren bir konuda ses çıkaramaz hale gelebiliyordu. Bu sessizliğin nedeni tecavüz yasasını onaylamak mıydı, yoksa kendi partisiyle ters düşme kaygısı mı? “Hepimiz Ensar’ız” diyerek vakıflarda yaşanan çocuk istismarını örtbas edecek kadar, kendi çocuklarının yaşamış olduğu istismara göz yumacak kadar veya kendi çocuklarının bu istismarı yaşama ihtimalini göze alacak kadar üzerlerinde baskı kuran şey neydi?
AKP Kadın Kolları’na giderken, soracağımız sorular çok netti. Soracaklarımızı sorduk da. “Tecavüzcülerden yana mısınız, çocuklardan yana mısınız?”, “Tecavüzcüleri aklıyor musunuz yoksa bu duruma karşı mısınız?” diye sorarken tek derdimiz AKP’li kadınların hangi tarafta olduğunu ve bu soruların cevabını onların ağzından duymaktı.
“Nerede o tecavüzü aklayanlar?” diye sorup kadın kolları ile görüşmek istediğimizi belirttiğimizde içeride görevli bulunan polis memuru bizi bir odaya yönlendirdi ve orada bulduğumuz ilk kadına sorumuzu yönelttik. Ancak ondan hiçbir cevap alamadık ve üzerine bütün erkekliğiyle odaya iki adam girdi. Biz kadınları muhatap aldığımızı söylesek de ısrarla kendileri bizimle muhatap olmaya çalıştı. Başta AKP’li kadınları sonrasında da bizi yok sayan, kendini karar merci olarak gören, “Tecavüz yasasını onaylıyor musunuz?” sorusuna şiddetle karşılık veren erkekler, AKP Kadın Kolları içerisinde biz kadınları darp ettiler.
Tabelada “kadın kolları”, içeride erkek aklı
Kadın kollarında erkek devletin kurumsallaşmış halinin, karşısında hesap soran kadınları görünce yaşadığı tahammülsüzlüğü, gerici erkek egemen kadın düşmanı/çocuk düşmanı zihniyeti gördük. Kapısında “kadın kolları” yazan binanın içine girdiğimizde erkek egemen bir “kadın çalışması” gördük. Kadınlar adına konuşan Tayyip Erdoğan’ın ve Binali Yıldırım’ın yansımalarını gördük. Tekme atamayınca tartaklayan, “Tecavüzü isteyen sizsiniz” diyerek tecavüzü meşrulaştırmaya devam eden AKP’li erkekleri, sessiz kalan AKP’li kadınları gördük. Kendi çürümüşlüklerini ortaya çıkaran kadınlara tahammülü olmayanları gördük.
Kendi partilerinde kadınları sadece oy toplama aracı gibi görenler, yok sayanlar, onlara söz hakkı tanımayanlar, kendilerinden olmayan kadınları gördüklerinde kadınlara saldırma hakkını bulanlar; elbette ki bizim bütün yaşamımıza karışmaya çalışacak ve kendi gerici zihniyetlerine göre tüm toplumu yeniden dizayn etmek isteyecekler.
Ancak kadınların göstermiş olduğu cüret; AKP’lileri şaşırtmış, hepimize de derin bir nefes aldırmıştı. Dokunulmaz olduklarını zannedenler, kendilerinden hesap sorulamayacağını zannedenler, kendi mekanlarında onlardan hesap soran kadınlara cevap verememiş, bu yüzden de şiddete sarılmıştır.
AKP’lilerin dokunulmaz ve ulaşılmaz olmadıkları, korkması gerekenlerin tecavüzü savunan zihniyet olduğu, herkese bir kez daha gösterildi.
Herkes sussa da, itaat etmeyecek kadınlar var
Televizyonlarda şeriat fikirlerini savunanlar, basın toplantılarda tecavüzcülerden “mağdur” diye bahsedenler kadınların hepsinden hesap sorma cüreti olduğunu bir kez daha gördüler.
Kendi yaratmak istedikleri itaatkar kadın kimliğine inat, isyan eden kadınların öfkesini bir kez daha gördüler.
Kürtaj yasasına karşı sokağa çıkan kadınları, Özgecan Aslan için sokağa çıkan kadınları, 8 Mart yasaklarını aşan kadınları, çıkarılmaya çalışılan tecavüz yasalarını iptal ettiren kadınları, OHAL’E rağmen sokakları özgürleştiren kadınları onlar unutmak istedikçe, her seferinde hatırlatacak kadınlar var. Herkes sussa, kenara çekilse, susmayacak, korkmayacak, itaat etmeyecek kadınlar var.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.