Başlıkta da gördüğünüz gibi bu kez sorusu bol olan bir yazı okuyacaksınız. Çünkü Kolombiya müzakere sürecini çıkmaza sokan referandum ve paralelindeki gelişmeler hakkında henüz açığa çıkmamış, göremediğimiz bazı şeyler var Başlıkta da gördüğünüz gibi bu kez sorusu bol olan bir yazı okuyacaksınız. Çünkü Kolombiya müzakere sürecini çıkmaza sokan referandum ve paralelindeki gelişmeler hakkında henüz açığa […]
Başlıkta da gördüğünüz gibi bu kez sorusu bol olan bir yazı okuyacaksınız. Çünkü Kolombiya müzakere sürecini çıkmaza sokan referandum ve paralelindeki gelişmeler hakkında henüz açığa çıkmamış, göremediğimiz bazı şeyler var
Başlıkta da gördüğünüz gibi bu kez sorusu bol olan bir yazı okuyacaksınız. Çünkü Kolombiya müzakere sürecini çıkmaza sokan referandum ve paralelindeki gelişmeler hakkında henüz açığa çıkmamış, göremediğimiz bazı şeyler var.
Bunlara girmeden önce, Bianet’teki yazıda(1), Santos’un duyacağını pek sanmasam da dile getirdiğim çağrıyı yenileyeyim.
Santos düzenlemesinde bunca ısrar ettiği gayrimeşru referandumu şu ya da bu gerekçeyle geçersiz saymalı, iptal etmeli. Sebep arıyorsa düşük katılım (yüzde 37), o gün Karayip bölgesindeki şiddetli yağışlar nedeniyle 4 milyon civarında kişinin oylamaya katılamaması, referandum günü yapılan paramiliter saldırılar yeterince meşru neden olacaktır. Tabii bu söylediğim her ne kadar düşman kamplarında olsa da Santos’un yaptığı anlaşmaya, verdiği sözlere, hala bağlı ve bu konuda samimi olduğunu varsayıyor.
Sorulara gelince ilki başlıktakinin biraz genişletilmiş hali. Siz dört yıl boyunca barış için emek sarf edeceksiniz, bu süreçte iki defa (genel ve yerel) barış temasını ana motif yaptığınız seçimlerden galip çıkacaksınız; onca uluslararası destek, motivasyon, anlaşma seremoni ve FARC’ın uzunca bir süre “barışın oylamaya sunulamayacağı” itirazına rağmen referanduma gitmekte ısrarlı olacaksınız? Beklentiniz neydi? Kolaylıkla ezebileceğiniz muhalefet mi çok bastırdı bu konuda? Yoksa beklentiniz, az bir farkla “evet”in kazanması ve bu durumu bahane ederek mevcut anlaşmada elde edilen sınırlı hakların da kısıtlanması olabilir miydi? Ya da aslında “evet” için pek bir şey yapmayıp, “hayır”ın ağır basmasını bekleyip, mevcut sonuç çıkınca “bu Allah’ın bir lütfu” mu diyenlerdensiniz?
Santos’un yukarıda sorularda anlatmaya çalıştığım görece “kolay” ve sürdürülebilir bir barış sürecine rağmen referandumda ısrarı, elbette bir hülyasının olmasıyla koşut. Bu pekala onun kurduğu bir tuzak olabilir. Yoksa biz uzaktan izleyenleri anketler, haberler her zaman yanıltabilir. Ama ülkenin altı yıldır başkanlığını yapan, 1991’den bu yana çeşitli hükümetlerde görev almış, uzun yıllar bakanlık yapmış birisi referanduma katılım (daha önceki seçimlerde yüzde 40’lardaydı katılım) ve sonuçları konusunda yanılıyorsa zaten o koltukta artık oturmamalı. Siyasete komplocu bir gözle bakmayalım diyebilirsiniz. Ama şu yaşadığımız dönem, özellikle hiç de normal olmayan ve bunların açıktan siyaset diye savunulduğu komplolarla yüklü. Bunun için sadece Suriye’de yaşananlara bakmak bile yeter. Hele hele Güney Amerika siyaseti deyince komplo bu işin ayrılmaz parçası. Bu yüzden Gabriel García Márquez romanlarında sadece yüzyıllık aşkları anlatmaz, yüzyıllık komplolar ve şiddeti de anlatır.
Birkaç soru da FARC yöneticilerine, başından beri farkında olduğunuz hukuk dışı, gayri meşru bir referandumu sonradan neden kabullendiniz? Rehavete mi kapıldınız? 23 Mart 2016’da imzalanacak olan anlaşmanın ertelenmesi için başka gerekçelerin yanı sıra paramiliter şiddetin varlığını ileri sürmüştünüz. Kontraların bırakın zayıflamayı daha da güçlendiği ve terörü artırdıkları halde bu kez neden anlaşmayı imzaladınız? Bir şeyler aceleye mi geldi/getirildi?
ELN ile ilgili sorular
2012’de FARC ve hükümet arasında müzakereler Havana’da başladığında ELN de bu süreçte bir biçimde (Havana’da aynı masada olmak da dahil) istediğini çeşitli kereler beyan etti. Ateşkes ve müzakere talebini defalarca dile getirdi, getirmeye de devam ediyor. Fakat bu girişimler FARC tarafından kısmen desteklendi. FARC ELN ile de sürecin başlatılmasında neden ısrarcı olmadı? Bir grup barış halindeyken diğerlerinin savaş içinde olmasının bütün süreci riske edebileceğini göremeyecek kadar matematik bilgisinden mi yoksundu? ELN’nin varlığını bahane edip gerek devlet terörü gerekse paramiliter şiddetin halka dönük uygulamalarının her şeyi zehirleyeceği öngörüsüne sahip olabilecek yeterlikte siyasal tecrübeleri yok muydu? Yoksa legal siyaset sahnesinde bencilce “tek” mi olmak istediler?
Hükümet cenahına ELN ile ilgili herhangi bir sorum yok. Çünkü ELN konusunda hiç de iyi niyetli olmadıkları, sadece Venezüella, Küba, Ekvador ve Uruguay gibi ülkelerin baskısıyla Mart’taki anlaşmayı imzaladıkları ve sonrası ipe un serdiklerini düşünüyorum.
Çıkış var mı?
Görünen o ki Kolombiya’da barış karşıtı kesimler, barış anlaşmasının hükümlerinin yeniden ele alınması, af ve legal siyaset yapma hakkının iptal edilmesi en azından törpülenmesini gündeme getirecekler. Bu konuda ilk adımı atarak barış karşıtı eski başkan Alvaro Uribe’nin Demokratik Merkez Partisi FARC’la müzakereleri sürdürecek komisyonda yer almayı kabul etti.
Buna karşın barışın hayat bulmasını isteyen kesimler, barış anlaşması yürürlükteymişçesine süreci en geniş kesimleri kapsayacak tarzda fiiliyata dökmenin yollarını arayabilirler. Nitekim Bogota’da Pazartesi akşamından itibaren bu tarz forumlar toplanmaya başladı.
Devrimciler ise kısa ve ya orta vadede varılacak herhangi bir uzlaşmanın güdüklüğü (2), geçiciliği ve kırılganlığının bilincinde olarak; yılgın halkı ve solun en geniş kesimlerini kapsayacak tarzda devrimci bir programla harekete geçerek, kanlı Kolombiya oligarşisini yerinden etmenin yollarını bulmak zorunda. Bu yol düzenin radikal eleştirisinin yanı sıra sinikleşmiş halkın eleştirisini de pekala kapsadığı ölçüde başarılı olabilir….
Dipnotlar:
(1) http://bianet.org/bianet/siyaset/179254-kolombiya-barisi-cikmazda
(2) Mevcut barış anlaşması kapsamında af, yasal siyaset hakkı, senato ve temsilciler meclisinde beşer sandalye dışında halk adına herhangi bir kazanımı kapsamıyor. Toprak reformu ise henüz nasıl uygulanacağı belli olmasa dahi, başta yürürlükte olan serbest ticaret anlaşması gibi çeşitli faktörler nedeniyle büyük toprak sahipleri ve geçenlerde Bayer’in satın aldığı Monsanto gibi pusuda bekleyen uluslararası yağmacı şirketlerin lehine, doğanın yağmasıyla sonuçlanacağa benzer.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.