Kolombiya oligarşisi barış görüşmelerinin sürdüğü yıllarda pek çok barış eylemcisini suikastlerle katletti
Kolombiya oligarşisi barış görüşmelerinin sürdüğü yıllarda pek çok barış eylemcisini suikastlerle katletti. ABD yönetimi de barış sürecini desteklediğini iddia etse de köylülere ve anti-emperyalist gerillalara saldırmaktan vazgeçmeyen Kolombiya oligarşisine askeri ve politik destek vermeyi sürdürüyordu. Barış reddedildiğinde kazanan onlar oldu
Sosyalist gözlemci Roger Harris’in, yerinde takip ettiği Kolombiya Barış Anlaşması Referandumu’nun barışın reddiyle sonuçlanmasına ilişkin değerlendirmesi:
Karayip kıyılarındaki bu eğreti Kolombiya kasabasında bu gece hava karamsar. Ulusal barış referandumu az önce 60.000 oyla, yani oy kullanan yurttaşların sadece %0,43’lük bir dilimiyle yenilgiye uğradı.
Kolombiya hükümeti ve Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) isyancıları altı gün önce, halkı sevindirerek bir barış anlaşması imzalamıştı. Bugün, o barış anlaşması halkın oylamasına sunulmuştu. Anketler de %60’lık bir evet oyu tahmin ediyordu.
Kamu yayın araçları anlaşmanın onaylanmasını isteyen, “si” (evet) diyen reklamlarla doluydu. Kısacası bu haftanın başında başkent Bogota’da benim yanından geçtiğim her duvar “si” posterleriyle doluydu.
“Hayır” diyen taraf, eski başkan Uribe’nin temsil ettiği küçük bir kısım ve onun sağcı destekçileri dışında yok gibi görünüyordu. Katolik Kilisesi, şimdiki Santos hükümeti, ve tüm ileri sivil toplum – dernekler, Yerli ve Afrika kökenliler, campesinolar (köylüler) – tümü “si”nin arkasındaydı. Sonuç önceden belirlenmiş gibi görünüyordu.
Fakat buna rağmen, bugün oy merkezleri açıldığında, her zamanki uzun kuyruklar oluşmadı. Katılımın azlığı da, “hayır” tarafının üzücü galibiyetini de peşinden getirdi.
Sağcılar, uzunca bir süre boyunca, barış sürecini sekteye uğratmak için eylemcileri hedef aldılar. Bu eylemcilerin çoğu suikastlere kurban gitti. Bu tehlikeli atmosfer nedeniyle de bizim Kuzey Amerikalı delegelerimiz hedef gösterilen Kolombiyalı eylemcilere eşlik edip onların uluslarararsı görünürlüğünü artırarak koruma sağlamaya çalışıyorlardı. Ulusal Avukatlar Loncasıyla birlikte Küresel Adalet İçin Birliktelik Paktı da FENSUAGRO (tarım işçileri federasyonu), Marcha Patriotica (büyük bir ilerici koalisyon) ve Lazos de Dignidad’ın (bir insan hakları organizasyonu) davetiyle Kolombiya’ya geldi.
Bu anlaşma modern tarihteki en uzun vaka olan 52 yıllık iç savaşı sona erdirmiş olacaktı. Havana’da Kolombiya hükümetiyle dört yıldır süren yoğun müzakerelerde Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri’nin (FARC) duruşu, adalet olmadan barış olmayacağı yönünde olmuştu. Silahlı bir çatışmayı, bu çatışmayı başlatan sebepleri ele almadan sonlandırmanın mantıklı olmayacağını savunuyorlardı. Anlaşma maddeleri buna göre tarım reformu, isyancılar için siyasal katılım, yasadışı uyuşturucu ekonomisine yönelik düzenlemeler ve çatışmanın mağdurları için tazminatları içeriyordu.
Venezüella sınırında, uyuşturucu satıcılığının ve kaçakçılığın yerli ekonominin büyük bir parçası olduğu köhne Maicau kasabasındaki Campesino liderleri, kırsal kesimde yaşamanın zorluğundan bahsediyorlar. “Oligarklar” diyorlar, “kırsal kesimi küçük çiftçilerden ‘etik biçimde temizlemek’ istiyorlar ki uluslararası tarım ve tarım ticaretinin önünü açabilsinler.” Dün onlar da bir “si” oyu ile oligarşiyi alt edebilme umudundan bahsediyorlardı.
Bugün ise Kolombiya, barışa ve umuda karşı oy kullandı.
Obama idaresi, barış sürecine sözde destek vermekle birlikte, yapılan öldürücü yardımları ve son model silah teknolojilerini Kolombiya hükümetine getirmeyi Kolombiya Planı adlı ABD-Kolombiya programı kapsamında artırarak sürdürüyordu. Muhtemelen ABD’nin yeni başkanı seçilecek olan Hillary Clinton da seçim kampanyası gezisinde gösterdi ki Kolombiya Planı’nı ABD’nin neoliberal imparatorluğunun bir parçası olayı reddedenlere yönelik bir askeri bastırma modeli olarak destekliyordu.
2 Ekim’de Kolombiya’da barışa karşı verilen “hayır” oyunun dünya çapında da yankıları olacak.
Roger Harris, Kaliforniya’nın oy pusulasında bulunan tek sosyalist partisi Peace ad Freedom Party’nin (Barış ve Özgürlik Partisi) Eyalet Merkez Komitesi’nde bulunlaktadır.
[Counterpunch’taki İngilizce orjinalindem G.Canpolat tarafından Sendika.Org için çevirilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.