Görevimiz başında katledilsek de, soruşturmalara, baskılara maruz kalıp KHK’larla görevimizden atılsak da, bu suça ortak olmayan akademisyenler gibi özgürlüğümüzden olsak da bu şiddet ve katliam düzenine teslim olmayacağız
Görevimiz başında katledilsek de, soruşturmalara, baskılara maruz kalıp KHK’larla görevimizden atılsak da, bu suça ortak olmayan akademisyenler gibi özgürlüğümüzden olsak da bu şiddet ve katliam düzenine teslim olmayacağız
Eyy cumhurbaşkanı, eyy AKP iktidarı, sağlıkçıların barış mücadelesini asla engelleyemeyeceksiniz.
Tedavisi için gece gündüz uğraşıp kurtaramadığımız bir hastamızın kapıda bekleyen yakınına bilgi verirken “Lafa nereden başlasam ki” diyen, içi yanan biz sağlıkçıların, cenazelerin sokaklarda bekletildiği, buzdolaplarında saklanmak zorunda kalındığı, yakınlarından kaçırırcasına hukuksuzca yapılan yönetmeliklerle apar topar gömüldüğü bir acımasızlığa, vahşete sessiz kalacağımızı mı sandınız?
Gebeliğin başından sonuna kadar takibini yaptığımız, sağlıklı doğması için uğraştığımız, ilk ağlamasına tanık olduğumuz bir bebeğin annesinin karnında kurşunlanarak öldürülmesine tepkisiz kalmamızı mı bekliyordunuz?
Kronik hastalıkları olan veya kansere yakalanmış ileri yaşta bir hastamızın bir gün daha fazla, bir gün daha ağrısız yaşaması için uğraşırken, 75 yaşında bir insanın ekmek almaya giderken sokakta öldürülmesine seyirci kalacağımızı mı beklediniz?
İçine kapanmış bir çocuğun ruh sağlığına kavuşması, yüzünün gülmesi için uğraşırken, asker polis cenazelerinde babasının arkasından ağlayan o çocukların yaşadığı travmaya sessiz kalacağımızı mı sanıyorsunuz?
Savaş koşullarında dahi sağlık hizmeti sunmak için uğraşan sağlık emekçisi arkadaşlarımızın ambulans sürerken, sokaktaki yaralıya müdahale ederken, işinden evine dönerken öldürülmesine, hastane içinde devletin kolluk güçlerince şiddete maruz kalmasına hastane odalarına kilitlenmesine tepkisiz kalacağız mı sandınız?
Haftalarca aylarca sokağa çıkma yasaklarının olduğu, barınma, ısınma, beslenme, sağlık hizmetlerine ulaşım gibi en temel ihtiyaç ve hakların ortadan kaldırıldığı, insanların evinde, sokaklarda öldürüldüğü, sağlık kuruluşlarının karargaha çevrildiği, canlı bombalarla insanların vahşice katledildiği daha onlarca insan hakkı ihlalinin olduğu bu süreç, iktidarda kalabilmek için savaş ve şiddet siyasetini seçen sarayın ve AKP iktidarının eseridir. Cizre’de bir bodrum katından çığlıklarını duyduğumuz yaralılara müdahale etmek için bindiğimiz o ambulansı durduran bu devletin değil, barış içinde, özgür ve eşitçe yaşamayı hak eden bu coğrafyadaki bütün insanların, insanlığın sağlıkçısıyız.
Görevimiz başında katledilsek de, soruşturmalara, baskılara maruz kalıp KHK’larla görevimizden atılsak da, bu suça ortak olmayan akademisyenler gibi özgürlüğümüzden olsak da bu şiddet ve katliam düzenine teslim olmayacağız.
Bizler yaşamı savunmaya, yaşatmak için uğraşmaya ve bunun için de barışı, bedeli ne olursa olsun kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz. Toplumsal barışı savunanlarla, barış için sesini yükselten tüm kesimlerle omuz omuza bu mücadeleyi büyüteceğiz.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.