Taylan Özgür’ün katili/katilleri bugün hâlâ aramızda dolaşıyor. Tıpkı cezaevlerinde, karanlık sokaklarda, pusularda tek tek katledilen sayısız devrimcinin katilleri gibi…
Taylan Özgür’ün katili/katilleri bugün hâlâ aramızda dolaşıyor. Tıpkı cezaevlerinde, karanlık sokaklarda, pusularda tek tek katledilen sayısız devrimcinin katilleri gibi…
Bugün, “faili meşhur” bir politik cinayete kurban giden ve 1968 öğrenci hareketinin liderlerinden biri olan ODTÜ öğrencisi Taylan Özgür’ün ölüm yıldönümü. Bundan 47 sene önce 23.09.1969 tarihinde İstanbul Üniversitesi’nde katıldığı Talebe Birliği seçimleri sırasında polisin yapmış olduğu baskında hayatını kaybeden Taylan Özgür’ün katili/katilleri ise hâlâ bulunmuş değil. Kısacası, 47 yıllık yara, kapanmadığı yerden kanamaya devam ediyor. Ancak, ne Taylan Özgür’ün ne de uğrunda canını verdiği mücadelesinin unutulduğunu, geçmişte kaldığını söylemek mümkün değil. Anne Necla Özgür’ün her yıl Taylan Özgür’ün ölüm yıldönümünde Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği ilan da bunun en büyük ispatlarından. Her sene eylül ayının yirmi üçünde olduğu gibi 23.09.2015 tarihinde de Cumhuriyet Gazetesi’ne ilan veren Necla Özgür, “Ancak haklı ile haksızın, doğru ile yanlışın savaşı hiç bitmeyecek. Haklıların, doğrudan yana savaşan yiğitlerin öldürülmesi, hakkı, doğruyu ortadan kaldırmayacak” cümleleriyle de Taylan Özgür’ün mücadelesinin sürecek olduğunu açık bir şekilde ifade ediyor.
Taylan Özgür’ün katledilişi kuşkusuz ki Türkiye’de 1980’e giden süreçte daha birçok devrimci öğrenci liderinin faili meçhul cinayetlere kurban gideceğinin ilk işaretlerinden biri olmuştur. Can Dündar 22.09.2008 tarihli Milliyet Gazetesi’ndeki “Taylan” başlıklı yazısında da “Ondan önce de silahlı saldırılar, kanlı çatışmalar, ölen gençler olmuştu, ama öğrenci isyanının tırmandığı 1969’da, o direnişi kırmaya yönelik ilk derin devlet faaliyeti, sanırım Taylan Özgür cinayetiydi” diyecektir. Gerçekten de, Taylan Özgür’ün katledilişi, Türkiye’de devrimci hareketlere mensup öğrencilerin ve öğrenci liderlerinin katledilişinin başlangıcı olmuştur.
Taylan Özgür’ün katili/katilleri bugün hâlâ aramızda dolaşıyor. Tıpkı cezaevlerinde, karanlık sokaklarda, pusularda tek tek katledilen sayısız devrimcinin katilleri gibi… Cinayete şahit olan ya da o gün oradan geçmekte olan kişilerin ifadelerine bakıldığında da daha o gün cinayeti işleyen kişi veya kişilerin korunacağı ve gizleneceği belli gibidir. 23.09.2000 tarihli Sabah Gazetesi’nde Can Ataklı, Taylan Özgür’ün vurulma anına şahit olduğunu ve o andan itibaren yaşananları şu sözlerle aktarmıştır. “… Üzerindeki gömlek sıyrılmış, kırmızı renkli bir atletle koşuyordu. Birdenbire çevredeki herkesi yerine mıhlayan bir el silah sesi duyuldu ve Taylan olduğu yere yığıldı. Devlet radyosu bu cinayeti “Beyazıt’ta çıkan silahlı çatışma” diye duyurdu ama bu düpedüz yalandı. Gencin üzerinde silah yoktu…” Taylan Özgür’ün katledişine tanık olan diğer kişilerin beyanları da bu ifadeleri destekler niteliktedir. Özellikle Nimet Oral’ın 25.09.2008 tarihli Akşam Gazetesi’nde yer alan ifadeleri, katilin nasıl korunduğunu göstermesi açısından önem arz ediyor: “… Genç yerde iken 30-40 kadar toplum polisi çıktı Marmara Sineması’nın arkasından. İnanmayacaksınız ama köşede meydana gelenleri gördükleri halde silahını cebine yerleştirip sessizce oradan uzaklaşmakta olan adama aldırış bile etmediler. Sadece kalabalığın etrafını sardılar. Halkı dağıttılar. Taylan hemen orada ikinci sıradaki arabaya kondu ve götürüldü”. Taylan Özgür’ün ablası Hale Özgür Kıyıcı da vermiş olduğu bir röportajda arabaya konularak oradan uzaklaştırılan Taylan Özgür’ün vurulduktan yaklaşık olarak iki buçuk saat sonra hastaneye götürüldüğünü ve bu esnada Kumkapı Toplum Polisi Karargâhında yaralı vaziyette tutulduğunu söylemiştir.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının öldüklerinde yanına gömülmek istedikleri, Nurhak dağlarında ölen Sinan Cemgil’in oğluna ismini verdiği Taylan Özgür, 68 kuşağının unutulmayacak bir devrimci önderi olarak 23.09.1969 tarihinde “faili meşhur” olan bir cinayete kurban giderek hayata gözlerini kapamıştır. Kuşkusuz ki, bu cinayeti işleyen güç veya güçler, 6 Ocak 1969 tarihinde ODTÜ’ye gelen CIA ajanı ve dönemin ABD Büyükelçisi Robert Komer’in arabasını yakan gençlerden intikam almak istemişti. Sinan Cemgil’in de dediği gibi, “Türkiye’de CIA, artık bir adam temizleme kampanyası açmıştı” ve bu kampanya on yıllar boyu on binlerce gencin yaşamına mal olacaktı. Komer’in arabasının ters çevrilerek yakılmasında aktif olarak rol oynayan Taylan Özgür de işlenecek olan politik cinayetlerin ilk kurbanlarından biri oluyordu. Sonraki yıllarda ise o gün o arabanın yakılmasından sorumlu olan gençlerin teker teker katledilecekti.
Taylan Özgür’ün katledilişinin üzerinden 47 yıl geçti. Bu süre zarfında binlerce Taylan isimli çocuk büyüdü ve halkların özgürlük, bağımsızlık ve eşitlik mücadelesine omuz verdi. 68 kuşağının en önemli gençlik liderlerinden biri olan Taylan Özgür bugün hâlâ bu gençlerin mücadelesinde yaşamaya devam ediyor.
* Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) kurucularından Sinan Cemgil 31 Mayıs 1971 tarihinde Nurhak dağlarında öldürülmeden kısa bir süre önce doğan oğluna Taylan Özgür’e verdiği sözü tutarak “Taylan” ismini vermiştir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.