Emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun meslektaşları, açığa alınan Hopalı öğretmenlerle hukuksuz açığa almaları, mücadeleyi ve eğitim hakkı mücadelesini konuştuk
Hopa’da açığa alınan 37 öğretmen; 9 Eylül’den beri sendika ile birlikte eylemlerine devam ediyor. Son olarak 20 Eylül’de Hopa halkının katılımıyla Hopa Parkı’nda oturma eylemi yapan öğretmenlerle görüştük, Eğitim Sen Hopa Temsilciliği’ne hukuki ve fiili süreci sorduk
OHAL KHK’lerine dayanılarak açığa alınan öğretmenler ülkenin dört bir yanında bu hukuksuz uygulamaya karşı mücadeleye devam ediyor. Binlerce eğitim emekçisinin sokaklara çıktığı bu süreçte kimi yerlerde geri almalar yaşansa da kimi yerlerde eğitim-öğretim öğretmensiz dersliklerde başladı. Artvin’in Hopa ilçesi de bunlardan biri.
Hopa’da açığa alınan 37 öğretmen; 9 Eylül’den beri sendika ile birlikte eylemlerine devam ediyor. Son olarak 20 Eylül’de Hopa halkının katılımıyla Hopa Parkı’nda oturma eylemi yapan öğretmenlerle görüştük, Eğitim Sen Hopa Temsilciliği’ne hukuki ve fiili süreci sorduk.
Açığa alınan öğretmenlerden biriyle röportaj yapmak üzere buluşuyoruz. Hala 657’ye tabi oldukları için röportajdan ziyade sohbet etmeye karar verdik. Tam “Herşey tamam da öğrencilerimle olabilirdim şu anda ben. Onları çok özledim” diye söylenirken bir anda masadan fırladı. Mezun ettiği çocuklarını görmüş meğer, hemen gidip sohbetlemeye başladı.
Masaya geri döndüğünde biz de sohbetimize başladık. Açığa alındığını ilk öğrendiğinde şehirde değilmiş ama “zaten terör örgütü üyeliği kriterleri açıklandığından beri bunu konuşuyorduk. Çünkü kriterler arasında Kobanê eylemlerine katılmak da vardı” diyor.
“Dersinize girmek için elimden geleni yapacağım”
Hopa’da açığa alınan öğretmenlerin günü genelde sendikada geçiyor, toplantı veya eylem olmadığı zamanlarda da bir araya geliyorlar. Veliler de öğretmelerinin açığa alınmasına tepkili. Bir imza kampanyası başlatarak açığa alınan öğretmenlerinin işlerine iade edilmesini isteyecekler. Zaten daha önce bir komisyon kurmuş olan veliler kaymakam ve milli eğitimle görüşmüş, bunu sözlü olarak talep etmişlerdi.
Hopalılar öğretmenlerine sahip çıktı
Öğrencilerini soruyoruz. Onların durumun siyasi boyutunu ve kendisini pek anlamadıklarını söylüyor. Ancak öğrencilerinin kendisine “Hocam artık derslerimize girmeyecek misiniz?” diye sorduklarını kendisinin de “Girmek için elimden geleni yapacağım” diye yanıtladığını anlatıyor.
“Sonucunun açığa alınmak olacağını bilseydin yine bu eylemlere katılır mıydın?” diye soruyoruz. Sorunun bitmesine fırsat tanımadan “Giderdim” diye yanıt veriyor ve devam ediyor: “Hatta ben böyle olmasına sevindim. Böylece daha çok ses getirdiğini düşünüyorum. Ölen insanlar var, eğitim öğretim hayatı durdu, çocuklar bombalarla uyanıyorlar. Buna karşı eylemlerdi. Ben genelde eylemlerin işe yaranmadığını düşünürdüm. Şu an küçük de olsa bir ses olduğunu düşünüyorum. Eyleme katılmak anayasal bir haktır. Eylem demek politik bir duruş olduğunu göstermektir. Hükümetin yaptığı şeyleri eleştirebiliriz. Grevler ve eylemlerle anlatılabilir birşeydir bu. Bu da bizim hakkımızdır.”
“Demek ki demokrasi onlar için tel bir düşünce tipi”
Okulların açıldığı ilk haftanın 15 Temmuz Demokrasi ve Şehitler Haftası ilan edildiğini hatırlatıyoruz. Meğer onlar da tam olarak bunu konuşuyorlarmış. Gittiği bir köy okulunda “Demokrasi kutlamaları” yaptıklarını söylüyorlar. O da “Ben de demokratik bir hakkımı kullanmıştım ve ne haldeyim demiştim” diyor ve ekliyor “Demek ki demokrasi onlar için bir tek düşünce tipi. Başka düşüncelere açık değiller.”
Bu süreçte Eğitim Sen’in ve sendikanın gücünü daha iyi bir şekilde görmüş olduklarını söyleyen öğretmenler, Dersim’i, Hatay’ı, Diyarbakır’ı ve orada halkla birlikte yapılan eylemleri örnek gösteriyorlar. Konuştuğumuz öğretmen çok emin görevine iade edileceğine dair. Nasıl bu kadar emin olabildiğini merak ediyoruz. Yanıtının alınma gerekçesinde olduğunu söylüyor; “Eğitim Sen’lilerin hepsi böyle. FETÖ’den alınanlar korktu, sindi arkaya, saklanmaya başladı. Gizli yollarla hakkını aramaya çalışıyor. Biz açık açık söyleyebiliyoruz.”
“Mücadele etmeden olmaz”
Kendisi de emekli bir öğretmen olan Metin Lokumcu’nun Hopalı meslektaşları Türkiye’nin dört bir yanında eğitim hakkı için mücadele edenlere sesleniyor: “Hükümetin istediği gibi düşünmek zorunda değiliz. Bunun için direnmeliyiz. Haklıyız, kazanacağız ama mücadele etmeden olmaz.”
Eğitim Sen Hopa Temsilciliği Yürütme Kurulu Üyesi İbrahim Göktürk Bayramoğlu ile söyleşimiz:
OHAL KHK’leriyle yaşanan bu açığa alma saldırısını değerlendirebilir misiniz?
Biliyorsunuz, 7 Eylül itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı’nın açığa alma dalgası gerçekleşti. Bu dalgada 11 bin 285 öğretmen terörle ilişkili olduğu iddiasıyla, terör örgütlerinin faaliyetlerine destek verdiği iddiasıyla açığa alındı. Hopa’da 37, Arhavi’de 7, Artvin toplamında da 45 üyemiz açığa alınmış durumda. Biz en başından beri belirttik; darbelerin karşısında olan, darbelerle mücadele eden, darbelerin hedefinde olan bir sendikayız. Köklü bir mücadele tarihimiz var. Bu mücadele tarihimiz boyunca her zaman iktidarın, muktedirlerin saldırısına uğradık. Bu da böyle bir saldırıdır. Tabi bu saldırı karşısında her zaman için mücadeleden yana, emekten yana duruşumuzu da korumaya devam ediyoruz. En başından beri “Ne darbe ne dikta” dedik. Bunlar dikta yönetiminin uygulamaları olarak değerlendirebileceğimiz uygulamalardır. Bu açığa almaları biz kesinlikle kabul etmiyoruz ve sonuna kadar bunun karşısındayız. Mücadelemizle geri döneceğimize de inanıyoruz.
Açığa almaları öğrendiğinizde ne yaptınız? Sonrasındaki süreç nasıl gelişti? Sendika olarak nasıl bir yol izlediniz? Nasıl gidiyor buradaki hukuki ve fiili süreç?
Açığa alındığımız günden bugüne burada temsilciliğimizde toplantılar yapıyoruz. Arkadaşlarımızla bir araya geliyoruz. Bu saldırı karşısında nasıl bir mücadele örebileceğimizi konuşuyoruz. Bu toplantılarda Hopa’daki diğer demokratik kitle örgütleriyle birlikte hareket etme eğilimi oluştu. Buradaki demokratik kurumların da böyle bir talebi oldu “Birlikte ne yapabiliriz, nasıl mücadele edebiliriz?” diye geldiler.
Öncelikle sendika olarak hukuki bir mücadele sürecini başlatmış bulunmaktayız. Burada hukuki, direniş ve bürokrasi olmak üzere üç biçimde mücadeleyi yürütüyoruz. Hukuki olarak ilk adımımız bu duruma itiraz eden dilekçelerimizi bakanlığa iletilmek üzere kurumlarımıza vermek oldu. İlk etapta böyle ilerleyeceğiz. Çünkü şu anda bir OHAL sürecinin içerisinde olduğumuz için bireysel anlamda Danıştay’a itiraz ya da yürütmeyi durdurma başvurusu yapamıyorsunuz. Bunun bir karşılığı olmadığı için ilk olarak bu adımı attık. “Öğretmenime dokunma” kampanyasını Hopa’da harekete geçirmek için buradaki diğer kurumlarla bir araya geldik ve bir yürüyüş gerçekleştirdik. Geçtiğimiz günlerde yine Hopa’nın toplumsal muhalefet bileşenleriyle birlikte Hopa Parkı’nda bir oturma eylemi gerçekleştirdik. Bu eylem esnasında bir heyet Kaymakam ve İlçe Milli Eğitim Müdürü ile görüştü. Burada açığa alınan öğretmenlerin sadece sendikasından, sendikal eylemliliklerinden kaynaklı açığa alındıklarını belirttiler. Hopa halkı olarak bunun karşısında olduklarını ifade ettiler. Bu açığa alma kararının hukuksuz ve mesnetsiz olduğunu, bu şekilde görevden alınan öğretmenlerin en kısa sürede iade edilmesini istediler.
Hopalı öğretmenler kaymakam ve ilçe milli eğitim müdürüyle görüştü: İşimizi istiyoruz
Açığa alınan öğretmenler, bu durumu nasıl karşıladı?
Ben açığa alınan arkadaşlarımız hakkında açıkça şunu söyleyebilirim; moralleri iyi. Bu süreçten korkmuyorlar çekinmiyorlar. Korkmuyoruz çünkü biz bütün yürüttüğümüz mücadelelerde her zaman insanlığın yanında duran, barışı savunan, barbarlığın karşısında kardeşliği savunan, emeğe yönelik saldırılar karşısında sınıfsal mücadeleyi örmeye çalışan ve bu sınıfsal mücadelenin içinde tarafını her zaman belli eden bir durumda bulunduğumuz için açığa alınan üyelerimiz de herhangi bir endişe ve korku yoktur.
Pazartesi günü itibariyle okullar açıldı. Hopa’daki okullarda durum nedir? Dersler nasıl işleniyor? Hopa’da okulların ilk haftasını değerlendirir misiniz?
Milli Eğitim Bakanlığı yaptığı değerlendirmede herhangi bir öğretmen açığının olmadığını sürecin aksamadığını, okulların açıldığı günden beri herhangi bir sorun olmadığını, açığa almaların yaşandığı Diyarbakır, Van, Batman, Artvin gibi illerde herhangi bir sorun yaşanmadığını belirtiyor. Tabi ki buna katılmamız mümkün değil. Türkiye’de 300 bin civarında öğretmen açığı bulunmakta. Dolayısıyla böyle bir ortamda 11 bin öğretmenin açığa alınması, mesleklerinden ihraç edilmesi bu sorunu daha da içinden çıkılamaz hale getirmektedir. Hopa da bundan bağımsız değil. Bugün bizim arkadaşlarımız açığa alınmış durumda. Birçok okulumuzda bu dersler boş geçiyor. Belli okullarda görevlendirmeler yapılarak tamamen güvencesiz çalıştırmaya dayalı şekilde vekil veya ücretli öğretmenlerle bu açığı doldurmaya çalışıyorlar. Ama bu da son derece sağlıksız ve günü kurtarmaya dönük bir hamledir. Bugün öğrencilerimiz, velilerimiz bu durumdan rahatsız. Bunu görüyoruz. Açık söylemek gerekirse eğitim öğretimi aksatan bir uygulamadır bu. Bu anlamda baktığımızda bizim açığa alınmamız milli eğitimin genel anlamda bu boşluğunu daha da derinleştirmiştir. Hali hazırda öğretmen açığının olduğu bir durumda bu sorunu daha da içinden çıkılamaz bir hale getirmiştir. Yani yetkililerin dedikleri aslında gerçeği yansıtmıyor. “Hiçbir sorun yoktur”, “Öğretmen açığı yoktur” veya “Öğretmen ihtiyacımız karşılanmıştır” diyorlar ama böyle bir durum yok.
Velilerin ve öğrencilerin tepkileri ne oldu?
Bizim şu ana kadar görüştüğümüz velilerimizden hepsi bizim haksız ve hukuksuz bir şekilde açığa alındığımızı düşünüyor. Bizim herhangi bir suçumuz olmadığını ve yanımızda olduklarını belirtiyorlar. Veliler bu anlamda bizim yanımızda. Zaten eylemlerimize de katılıyorlar. Kendileri de bu duruma karşı çıkan bir imza kampanyası düzenlemeyi düşünüyorlar.
Siz de açığa alınmış bir öğretmensiniz. Sizin açınızdan durum nasıl gelişti? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?
Kişisel olarak değerlendirmem gerekirse. Açığa alınma sürecinde Hopa sembolik bir önem taşıyor. Özellikle 31 Mayıs 2011’de iktidarın karşısına geçerek direnen ve bütün Türkiye’ye direnişiyle örnek olan emekli Eğitim Sen üyesi Metin Lokumcu hocamızın “Yeter” çıkışı, iktidarın karşısına geçerek direngen bir mücadeleyi örmesi büyük bir coşku ve sevinçle karşılanmıştı. Tabi ki iktidarın Hopa’yı seçmesi bizim için manidar değerlendirebileceğimiz bir durum. Biz genel merkezimizden gelen eylemlilik kararlarını sendika olarak buradaki tüm bileşenlerle birlikte gerçekleştiriyorduk. Buradaki birlikteliği büyüten eylemlerdi.
“Birlikteliğe yaptığımız katkıdan çekiniyorlar”
İktidar ve yereldeki temsilcileri bu birlikteliğe yaptığımız katkıdan da çekindikleri için hukuksuz açığa almalarda Hopa onlar için sembolik bir anlam taşıyor. Hopa’nın Türkiye sathındaki anlamını kırmaya çalışan bir tutum içerisindedirler. Ama tabiki bu tutmayacak. Onların bu oyunu bozulacaktır. Bunun tutmayacağı en başından beri Hopa halkı tarafından da bilinmektedir. Çünkü Hopa halkı en başından beri “Öğretmenime dokunma” diyerek bize sahip çıkıyor. Bizim yanımızda olduğunu belirtiyor, “Öğretmenlerimizi geri istiyoruz” diyor. Velisinden tutun öğrencisine kadar bu şekilde bir mücadele var burada. Bu yüzden ben kendi adıma söylemem gerekirse “Korkmuyorum”, örgütüm adına söylemem gerekirse “Korkmuyoruz.” Çünkü bizim korkacak, çekinecek veya bizi mücadeleden geri durduracak herhangi bir şeyimiz yoktur. En başından beri haklı bir zeminde haklı bir mücadeleyi yürütüyoruz. Emek mücadelesini yürütüyoruz, Türkiye’de yaşanan güvencesiz, ucuz, esnek çalıştırmaya karşı emeğin yanında duran bir mücadeleyi yürütüyoruz. Bu alanda haklıyız kazanacağız.
Sizin de söylediğiniz gibi iktidar açısından Hopa özel bir yerde duruyor. Bölgenin ilerici özelliği, gençlerinin mücadeleci kimliği iktidarın hedefinde. Son olarak öğrencisiz bir imam hatip açıldı…
Evet. Kemalpaşa’daki Osmaniye İlkokulu 5-6 yıl önce öğrenci azlığından kaynaklı kapatılmıştı. Haliyle burada şöyle tutarsız bir durum var; kapatılan bu okul bugün imam hatip ortaokulu olarak açılıyor. Bizim de öğrendiğimiz kadarıyla 4 öğrencisi var ve oradaki veliler de şu anda çocuklarını okuldan almak için uğraşıyorlar. Mademki bu okul “oradaki öğrenciler yetersiz” denilerek kapandı. Şimdi nasıl oluyor da açılıyor. Bunun da tek bir açıklaması var; iktidar kendi ideolojisi doğrultusunda, kendi fikirleri doğrultusunda ilk olarak eğitimden başlayarak imam hatip okullarını yaygınlaştırarak mevcut okulları da imam hatipleştirerek yeni Türkiye modelini, kendi ideolojisini yaymaya çalışan bir nesil yani kendi dedikleri gibi “kindar ve dindar bir nesil” yetiştirmeye çalışıyor. Hopa özelinde de 31 Mayıs 2011’den beri kendi projeleri olduğu için böyle bir yol izliyor. Ama tutmuyor. Çünkü halkımız da bu tutarsızlığın farkında. AKP iktidarının eğitimi dinselleştirme, gericileştirme uygulamasının bir ayağı olduğunun farkında.
Bu süreçte karşılaştığınız en çarpıcı şey neydi?
Biz burada açığa alındığımız ilk gün Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gittik ve açığa alınan arkadaşlarımızın listesini talep ettik. Ki bu listeleri bakanlık Eğitim Sen Genel Merkezi’ne vermişti. Bu da çok doğaldır. Yani biz zaten Hopa’da yetkili sendikayız, sendikanın bu talepte bulunması çok doğaldır. Ama İlçe Milli Eğitim Müdürü bize bu listeleri veremeyeceğini söylemişti. Bu komik gelmişti bana.
Gerekçesi neydi?
Gerekçesi… Aslında bir gerekçesi de yoktu. Kendince çekiniyordu herhalde.
Bir başka şey ise burada oluşturduğumuz ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne giden heyete müdür, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün taraf olduğunu, kendisinin taraf olduğunu açıkça beyan ettiğini öğrendik. Aslında biz buna yabancı değiliz veya bunu ilk öğrenmiyoruz. Kendisi bunu itiraf etmiş oldu.
Son olarak…
Biz emekçiler olarak haklı bir mücadele yürütüyoruz. İş güvencemizi savunuyoruz. Güvenceli çalışmadan yana mücadele ediyoruz. Hakkımız olanı istiyoruz. Neoliberal politikalara, kamusal alanların tasfiye edilmesine, kamusal eğitimin, sağlığın tasfiye edilmesine karşıyız. Paralı eğitim, paralı sağlık istemiyoruz. Eğitimin tamamen parasız yapılması, sağlığın yüzde 100 parasız yapılması için bir mücadele yürütüyoruz ve biz emekçiler olarak “Bu mücadelemizde haklıyız, kazanacağız” diyoruz. İktidarın saldırılarına kaşrı dimdik ayaktayız. Her zaman için alnımız açıktır, başımız diktir.
Bugün bu saldırıları gerçekleştirenler; ilçe milli eğitim, şube veya okul müdürleri olsun. Kendi kurumlarından çıktıkları zaman halka görünmeden kenardan köşeden görünmeyerek öğretmen evine gidiyorlar. Yine orada kenarda köşede oturarak yemek yiyorlar ama bugün açığa alınan öğretmenler olarak bizler; Hopa’da, Arhavi’de, Artvin’in herhangi bir yerinde veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde hiçbir şekilde çekinmeden yürüyoruz. Her dükkana girip çıkıyoruz, her dükkana giriyoruz, her yerde oturabiliyoruz.
Bugün bizi açığa alanlar ya hatırlanmayacak ya da emekçilere saldıran kişiler olarak hatırlanacak. Ama biz emekçiler her zaman hatırlanacağız ve her zaman haklı olan insanlar olarak hatırlanacağız.
Sendika.Org/Artvin-Hopa
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.