Diplomatik ve stratejik olarak kuşatma altındaki bir Halep, Esad tarafından alınmış bir Halep’ten daha iyiydi. Çatışma devam ettiği sürece Moskova görüşmelerde anahtar role sahip olacaktı
Rusya’nın hesaplarına göre hem diplomatik hem de stratejik olarak kuşatma altındaki bir Halep, Esad tarafından alınmış bir Halep’ten daha iyiydi. Kent içi iki tarafın da sonuç alamadığı bir çatışma devam ettiği sürece Moskova görüşmelerde anahtar role sahip olacaktı. Bütün diğer konular, Esad’ın geleceği de dahil olmak üzere böylece geriye atılmış olacaktı, çünkü Halep “isyancıların” en güçlü olduğu yerdi ve onun düşmesi Şam’ın zaferinin göstergesi ve Esad’a karşı devam eden muhalefetin sonu olacaktı
“İsyancıların”, Suriye güçlerinin haftalar süren kuşatmasını birkaç günlük bir saldırıdan sonra kırmasının ardından, savaş yorgunu Halep bu hafta tekrar gündemdeydi.
Başkan Esad’ın, kendisini de yüreklendiren kuşatmasının başlangıçtaki başarısı Suriye’nin ikinci büyük kentinin tamamen düşmesine yol açabilir ve Şam yanlısı güçlerin önemli bir zaferine dönüşebilirdi.
Bu gelişmenin sadece savaş alanında değil her alanda önemli yankıları olacaktı. Aylardır devam eden diplomatik süreç tamamen durma noktasına gelebilirdi. Halep’in Suriye hükümeti tarafından geri alınması Esad’ın artık pazarlık masasında oturması gerekmediği anlamına geliyordu, eğer tabii muhalefet masaya yenilgisini kabul etmek için oturmamışsa.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Halep’in doğusunda devam eden “güvenli geçiş” insani operasyonlarının sadece kentin kuşatılması için bir insansızlaştırma “tezgahı” olduğu ortaya çıkarsa bunun Suriye’deki Rusya-ABD işbirliğine zarar vereceği konusunda Rusya’yı uyarmıştı. Muhalefetin “Yüksek Müzakere Komitesi” Kerry’nin görüşlerini tekrarladı. İnsani koridorların Moskova’nın gerçek niyetlerini gizleyen aldatmacalar olduğunu söyledi.
Esad hükümetinin bu koridorlardan binlerce sivilin kurtuluşa kaçtığını iddia etmesine rağmen, diğer hesaplara göre bu sayı yalnızca 100’dü. Kentin içinde 250.000 sivilin sıkışmış olduğu düşünülürse bu kadar kısa süre içinde bu nüfusun tamamının hükümetin kontrol ettiği bölgelerde güvenliğe alınması zaten olanaksızdı. 4 yıl boyunca “isyancılarla” baş başa yaşayan halk, kaçarlarsa hem hükümet tarafından infaz edilmekten hem de “isyancılar” tarafından hain olarak etiketlenmekten korkuyorlardı.
Rusya ise Halep’in düşmesinin Rusya-ABD tarafından sürdürülen diplomatik süreci çıkmaza sokacağını ve kentin içindeki halkın büyük çoğunluğunun hiçbir güvenlik garantisi olmadan kentten çıkmayacağının farkındaydı. Bazı kaynaklara göre Rus Hava Kuvvetleri kentin kuşatmasına katılmadı. Bunun anlamı Rusya’nın Halep için başka planları olduğu ve kentin geri alınmasının bu aşamada seçenekler içinde olmadığını göstermesiydi.
Rusya’nın hesaplarına göre hem diplomatik hem de stratejik olarak kuşatma altındaki bir Halep, Esad tarafından alınmış bir Halep’ten daha iyiydi. Kent içi iki tarafın da sonuç alamadığı bir çatışma devam ettiği sürece Moskova görüşmelerde anahtar role sahip olacaktı. Bütün diğer konular, Esad’ın geleceği de dahil olmak üzere böylece geriye atılmış olacaktı, çünkü Halep “isyancıların” en güçlü olduğu yerdi ve onun düşmesi Şam’ın zaferinin göstergesi ve Esad’a karşı devam eden muhalefetin sonu olacaktı.
Vaşington, Brüksel ve Moskova’daki resmi retorik Halep’teki sivillerin yaşam koşullarının düzeltilmesi ve çatışmaların azaltılmasına dönüktü. Bu retorik uluslararası dikkati çatışma çıkaracak konulardan uzakta tutuyordu. Halep’in tekrar gündeme gelmesi ve insani krizle başa çıkmanın aciliyeti açık bir biçimde Moskova’nın çıkarlarına uygun düşüyor, çünkü Suriye’de yine Moskova kartları dağıtan haline geldi.
Halep’teki insani krizle mücadele etmek için zaman her geçen an eriyor. Suriye-Amerika Sağlık Örgütü’ne göre başarılı bir kuşatma altında, fırınlar için gereken yakıt haftalar içinde, hastaneler için gerekli olan enerji ise 3-4 ay içinde tükenecek. Kent sakinlerinin kaderi eğer kent için yeni bir görüşme trafiği başlayacak olursa ister istemez gündemin ilk maddesi olacak.
Kentin durumu, adına “düşmanlıkların sona erdirilmesi” (cessation of hostilities) denilen sürecin başarısız olmasının altındaki temel nedendi zaten. Moskova yönetimi Suriye güçlerinin işgali kırmak için sürekli saldıran “isyancıları” püskürterek bu süreci devam ettiremeyeceğini öngörüyordu. Şimdi kendi koyduğu kurallarla yeni bir “düşmanlıkların sona erdirilmesi” müzakerelerine başlamak Moskova için kentin tamamının alınmasından daha iyi bir seçenekti. Halep’in düşmesi Moskova’nın “isyancılar” ve ABD karşısındaki en önemli kozunu elinden almış olacaktı.
Olduğu haliyle Halep’teki çatışmanın dondurulması düşüncesi, Rusların geleneksel operasyon el kitabından çıkma bir karar. Dondurulmuş çatışmalar, Sovyetler sonrası alanda Moskova tarafından başarıyla araçsallaştırıldı ve politik süreci manipüle etmekte etkili olduğunu kanıtladı. Uzun dönemli örnekleri Moldova ve Güney Kafkasya’da, yakınlarda ise Ukrayna’da görülebilir.
ABD iki bariz nedenden dolayı Rusya’nın Halep denklemini destekliyor. İlki Kremlin’in Suriye’de güçlü olduğu bir konumdan ABD ile pazarlık yaptığını düşünüyor, ABD’li yetkililer Obama yönetiminin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un pazarlık masasında sahip olduğu esnekliğe oranla, Kerry’nin eline çok az araç verdiğini söylüyorlar. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için bir yandan ABD’yle eşit olarak konuşurken bir yandan kendi gündemini oluşturması çok önemli, Sovyetlerin çöküşünden sonra bu bir ilk neredeyse. İkincisi Rus medyası tarafından yürütülen Suriye operasyonu kampanyası öyle görünüyor ki ABD’nin Rusya’yı diplomatik alanda yalnızlaştırma kampanyasını alt etti. Çok yakında Cenevre’de yapılacak bir Halep toplantısı tam da buna, Moskova’yı bir başka krizde daha barışın koruyucusu olarak lanse etmeye hizmet edecek.
[Al Monitor’daki 7 Ağustos tarihli İngilizce orijinalinden Murat Karadeniz tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir.]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.