Hande, evet trans bir kadındır. Maalesef Türkiye’de aynı Hitler’in Yahudilere yaptığı gibi, Hande’yi politik alan dışına itmiş, terk etmiştir. Çünkü eril tahakküme göre, Hande hem bir seks işçisidir hem de Türkiye’de bir trans kadın olarak bunu sürdürmektedir Vasfi Öngören’ in “Asiye Nasıl Kurtulur?” adlı oyununu hatırlamayan yoktur. Asiye bu oyunda, bizlere öyle bir tanıtılır ki […]
Hande, evet trans bir kadındır. Maalesef Türkiye’de aynı Hitler’in Yahudilere yaptığı gibi, Hande’yi politik alan dışına itmiş, terk etmiştir. Çünkü eril tahakküme göre, Hande hem bir seks işçisidir hem de Türkiye’de bir trans kadın olarak bunu sürdürmektedir
Vasfi Öngören’ in “Asiye Nasıl Kurtulur?” adlı oyununu hatırlamayan yoktur. Asiye bu oyunda, bizlere öyle bir tanıtılır ki adeta hayatı kendi bedeni üzerinde üç beş kuruşluk tahakkümler silsilesi altına girmiş olan bir kadın figürü ile karşımızdadır. Peki, gerçekte Asiye kimdir? Bizlere gösterilen Asiye ile simgeleştirilen Asiye arasında nasıl bir farklılık vardır? Aslında Vasfi Öngören toplumcu bir bakış açısı ile Asiye’yi kurtarma çabasına girerken kendisi de Asiye’yi dışlamaktadır. Burada Asiye iyi kalpli, aşkı uğruna kendi hayatından bile vazgeçebilen çoğu zaman fedakarlık mekanizması hat safhada olan bir “kurbandır”. Asiye’nin “kurban” oluş hali ile belirli bir gücü elinde tutan, toplumsal ilişkilere meşru bir yön vermek isteyen “hegemonik erkeklik” kavramı da iç içe geçmiştir. Çok sevgili Vasfi Öngören de bu “hegemonik erkeklik” ilişkisine dahil olmuştur. H. Bahadır Türk’ün “Şiddete Meyyalim Vallahi Dertten” Hegemonik Erkeklik ve Şiddet makalesinde de belirttiği gibi, Vasfi Öngören oyundaki diğer erkeklerin, erkekler ile ilişkisini de bu tahakküm altında kurumsallaştırmıştır.
Bu durumda kendi içerisinde eril tahakkümü yaşayan herkes için söylenecek tek bir şey vardır. Asiye’yi artık kimse kurtaramaz. Burada kurban sadece Asiye değil toplumun hepsidir. Giorgio Agamben bu durumu bizlere “Hepimiz birer homo saceriz” şeklinde belirtmektedir. “Homo sacer” kavramı kutsal insanın kendisidir. Asiye’yi dışlayan ve kurban haline getiren eril tahakküm, kendi ekseriyetinde daha sonra kendisini de dışlayarak homo sacer alanına girmiştir. Zira düşünülmesini istediğim nokta burada, aynı Asiye gibi, bir grup erkeğin de başka bir grup erkek tarafından hakimiyet altına alınabileceği vurgusudur. O halde dün sadece Asiye’yi kurtarma çabası ve derdine düşmüş olan herkes, bugün ya da yarın kendini kurtarma arayışına girebilecektir. Hepimiz birer kutsal insanız. Zira yarın bu tahakküm ilişkisinin içinde ya da dışında, bir şekilde dışlanarak kurbanlar haline gelebiliriz.
Hande Kader cinayeti sonrasında herkes yine konuştu, yazdı çizdi. Bu durumu bir rant meselesi haline getiren meta siyasetçiler ile ultra siyasetçiler de alana dahil oldu. Öncelikle herkesin unuttuğu bir noktayı yeniden hatırlatalım. Hande trans kadın olmasından çok da önce bir insandır. Hepimiz birer homo saceriz. Yarın bu tahakküm ilişkisi bitmediği sürece bizlerde ölebilir, öldürebilir hatta yakılabiliriz. Adolf Hitler, Yahudileri gaz odalarında yakmadan önce Yahudileri vatandaşlıktan çıkartmıştı. Bu hali ile Yahudiler öldürülebilen fakat kurban edilemeyen bir alana sokulmuştur. Çünkü artık vatandaş olmayan Yahudiler, bir yasaya tabi olmadıkları için ölümleri bile bir kutsiyet formuna sokulmamaktadır. Hande, evet trans bir kadındır. Maalesef Türkiye’de aynı Hitler’in Yahudilere yaptığı gibi, Hande’yi politik alan dışına itmiş, terk etmiştir. Çünkü eril tahakküme göre, Hande hem bir seks işçisidir hem de Türkiye’de bir trans kadın olarak bunu sürdürmektedir. Halihazırda trans kadınlar içinde seks işçisi olanlar ile ilgili de bir yasa ya da “hak” formu bulunmamaktadır. Egemen Hande ve birçok trans kadını bu noktada “kurban” ilan etmiştir.
Dün Asiye’yi kurtarma çabası içine giren herkes… Eşcinsellerden, erkeklere, kadınlara ve kendini herhangi bir cinsi forma göre adlandırmayanlara, ama tüm dünya alemine… Artık Asiye’yi kimse kurtaramaz. Bugün herkes “kurbandır”. Hande Kader vahşetinde ise söylenecek daha çok şey vardır. Önemli olan teslimiyetçi bir bakış açısı ile hareket etmeden, mücadeleye devam etmektir. Unutulmaması gereken ise Hande’den Asiye’ye herkesin “adalet” istediği ve “adalet” sağlanana kadar mücadeleye devam edileceğidir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.