Özel güvenlik terörüne, özel güvenlik işçilerini devletin kolluk gücüne dönüştürmeye çalışan AKP/Saray iktidarına toplumsal muhalefetin bütün güçleriyle direnerek karşı çıkabiliriz
Türkiye gibi yönetim biçimi sömürge tipi faşizm olan bir ülkede Tayyip Erdoğan’ın yargılanmamak için ömür boyu cumhurbaşkanı ya da başkan olarak kalmanın yolunu Türkiye halklarına açtığı savaşta görmesiyle beraber düşünüldüğünde bu tasarının önemi daha da belirginleşiyor. Özel güvenliklere getirilecek olan bu yeni yetkilere ancak; özel güvenlik terörüne, özel güvenlik işçilerini devletin kolluk gücüne dönüştürmeye çalışan AKP/Saray iktidarına toplumsal muhalefetin bütün güçleriyle direnerek karşı çıkabiliriz
8-10 yıl önce nüfusa kayıtlı olduğum, toplam 5 bin nüfuslu ilçenin askerlik şubesine gittiğimde; özel güvenlik tarafından karşılanınca bu durumun böyle bir yazıya konu olacağını da tahmin etmezdim, özel güvenlik sektörünün boyutunun bu noktalara gelebileceğini de. Askerlik şubesinin “güvenliğini” sağlayan nöbetçi jandarma-asker değil özel güvenlik işçisi… O zamanki aklımla bana tuhaf gelmişti. Ancak şu tarihten geriye doğruya baktığımda özel güvenlik hizmetlerinin kamusal alanda konumlanışı, toplumsal muhalefetle ilişkisi, özel güvenlik işçilerinin devletin askerinin polisinin yetmediği nokta da öne sürülmesi, özel güvenlik şirketlerinin iktidar yandaşı, derin devlet ilişkisi “kirli” sahiplerine milyar dolarlar aktarması. Yani devlet eliyle kamu ihaleleriyle asimetrik büyüyen bir sektörle karşı karşıyayız.
Rakamlarla özel güvenlik ‘piyasası’
Kısaca birkaç istatistiki bilgiyle bu alanın büyüklüğüne baktığımızda özel güvenlik hizmet alımı kaleminin devlet bütçesine girdiği 2009 yılı ile 2015 arasında devletin toplam özel güvenlik hizmet alımının 3 milyar dolara yaklaştığını görüyoruz.[1] Genel bütçe gelirleri 2009-2014 yılları arasında 2 kat artmışken özel güvenlik harcamaları yaklaşık 5 kat artmış olduğunu görüyoruz.
Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Denetleme Daire Başkanlığı verilerine göre; 2004 yılında Türkiye’de sadece 21 özel güvenlik şirketi varken 2015 yılında bu rakam bin 500’lere yaklaştı. Yine 2015 yılı verilerine göre eğitimini tamamlayıp, özel güvenlik sınavını geçip sertifikasını alan 1 milyon 250 binden fazla insan var. Bunlardan valilikten kimlik alanların sayısı 810 bin civarında, istihdam edilen (aktif olarak çalışan) özel güvenlik işçisi sayısı ise yaklaşık 280 bin. Yani özel güvenlik sektöründe çalışmak üzere düşük eğitimli, elindeki sertifikadan başka herhangi bir vasfa ihtiyaç duyulmadan çalışmaya hazır 1 milyon insan bulunmakta. Genç işsizlik oranlarını dikkate aldığımızda hazır çalışmaya bekleyen 1 milyon yedek işçi ordusunun hali hazırda çalışan güvenlik işçilerinin çalışma koşulları ve ücretleri üzerindeki baskıyı tahmin etmek çok da güç değil.
Özel güvenlikler işçileri devletin 6. kolluk gücü olacak
Karşımızda özel güvenlik sektörü biçiminde giderek büyüyen bir ordu var. Birçok ülkenin ordusuna ayırdığı insan sayısını, bütçe olanaklarını özel güvenlik sektörü için harcayan bir ülkeyiz. Deniz, hava, kara ve jandarma komutanlıkları ve polis teşkilatı dışında devletin bir diğer kolluk gücü de özel güvenlik ordusunun olacağı düzenlemeler yolda.
AKP/Saray iktidarının savaş konseptinin TSK ile birlikte yürütücüsü İçişleri Bakanlığı (polis teşkilatı) “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarı Taslağını” ilgili kurum ve kuruluşların görüşüne açtı. Bu kurum ve kuruluşların tasarı aleyhine görüş bildirenlerin görüşleri dikkate alınır mı bilinmez ama “polisin-jandarmanın yetkisine’’ benzer yetkiler tanınan özel güvenlik görevlilerinin bu yetkileriyle neler yapabileceğini bilmek çok da zor olmasa gerek.
Üniversite öğrencilerinin eylemleri karşısında yaşadığı bütün ezilmişliği üniversite öğrencilerden çıkarırcasına saldıran özel güvenlik işçileri, Soma’nın Yırca Köyü’nde Kolin Holding’in zeytin ağaçlarının kesme işlemeni şirketin özel güvenlik işçileriyle birlikte gerçekleştirmek istemesi, Ankara’da ODTÜ yolu çatışmalarında, YSK önlerindeki kavgalarda Melih Gökçek’in ANFA Güvelik şirketinde çalışanları kullanması[2]. İSKİ’nin su havzalarındaki gecekonduları yıkarken karşımıza çıkan güvenlik işçileri, metroda, metrobüste trenlerde bileti olmayanlara uygulanan özel güvenlik şiddeti hafızalarda iken son olarak Artvin halkının tüm karşı çıkışına rağmen devletin askeri polisiyle destek verdiği Cengiz Holding’in Cerattepe’de maden arama işlemleri ve maden sahasının güvenliği için devletin TOMA’sı-gaz bombası az gelmiş olacak ki silahlı özel güvenlik talebiyle Artvin Valiliği’ne başvurması[3] nasıl bir durumla karşılaşabileceğimizin örnekleri olabilir.
Dünyadan birkaç örnek de “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarı Taslağı’’ hakkında bilgi verebilir. İsrail’de Filistinliler’in tutulduğu hapishanelerde dünyanın en büyük güvenlik şirketlerinden biri olan G4S hizmet veriyor. Güvenlik kamerasından alarm sitemlerine, gardiyanlara kadar her şey bu şirketin denetiminde. Bir örnek Irak’ta Afganistan’da ‘’savaşan’’ Amerikan özel güvenlik şirketleri. Bunların içinden Felluce katliamı ile adını duyuran Blackwater özel güvenlik şirketi[4].
WikiLeaks, ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgali sonrasında Blackwater’ın paralı askerlerinin Suriyeli muhalifleri eğitmek üzere Irak’tan Suriye’ye geçtiğini belgeleriyle yayımladı.
WikiLeaks belgelerinde İsmini “Irak’taki işkence görüntülerinin” ardından SCG International olarak değiştiren şirketten İcra Kurulu Başkanı James F. Smith, bir elektronik postasında sözleşme yaptıkları Suriyeli muhaliflere eğitim, güvenlik ve istihbarat toplamada yardımcı olacaklarını belirtiyordu[5].
Cihatçıların eğitilmesi konusunda bir örnekte Türkiye’de faaliyet yürüten son günlerde sıkça adını duyduğumuz SADAT Savunma ve Danışmanlık Şirketi. Bu şirket Osmanlı Ocakları ya da AKP Gençlik Kolları’ndan oluşturduğu ekiplere gayri nizami harp dersleri veriyor. Şirketin başında yıldızı Kenan Evren’le darbe döneminde parlamış Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Ortadoğu danışmanlığı görevinde ise vakit yazarı selefi-cihatçı olduğunu saklamayan Abdurrahman Dilipak var. Kuruluş amacı olarak Müslüman ülkelerin ordusuna gayri nizami harp eğitimi vermek şeklinde belirtilen şirketin faaliyet hedefleri içerisindeki ülkelere bakacak olursak Ortadoğu, Afrika ve birkaç Müslüman balkan ülkesi Türki Cumhuriyetler ve Müslüman Uzakdoğu ülkeleri var. Bu ülkelerde selefi-cihatçıları yetiştirmek için verdiği eğitimler içerisinde ise keskin nişancılıktan helikopter/tank kullanımına polis özel harekat tekniklerine kadar birçok başlık görmekteyiz (Okuyucunun bilgisine; SADAT’ın internet sitesini girdiğinizde yüksek güvenlikli özel yazılımlar sayesinde sizin kişisel bilgilerinize ulaşıldığında dair çeşitli haberler çıktı).
Belki örnekleri biraz uzattık ama durum bu örneklerden daha da vahim olabilir. Hele Türkiye gibi yönetim biçimi sömürge tipi faşizm olan bir ülkede Tayyip Erdoğan’ın yargılanmamak için ömür boyu cumhurbaşkanı ya da başkan olarak kalmanın yolunu Türkiye halklarına açtığı savaşta görmesiyle beraber düşünüldüğünde bu tasarının önemi daha da belirginleşiyor.
Taslakta neler var?
Bütün kamusal alanları kamusal hizmetleri ranta piyasaya açan neoliberal AKP hükümeti son olarak liberal ekonomi politikte bile eğitim sağlık gibi piyasaya açılması daha tartışılır savunma ve güvenlik hizmetini de da piyasa şirketlerine açmanın yolunu yapacak. ‘’Piyasa’’ canlanacak. Şu anda mevcut özel güvenlik hizmetine baktığımızda çoğunluğunu kamu kurum ve kuruluşları tarafında taşeron şirketler aracılığıyla sağlandığını görmekteyiz. Kamudan alınan ihalelere baktığımızda ise yandaş şirketlerin çoğunluğuna sanırım şaşırmayacağız. Sadece CHP’li ve HDP’li belediyelerin aldığı özel güvenlik hizmetinin bir kısmını dışarıda tuttuğumuzda çok büyük kısım üç-beş tane yandaş şirkette olduğunu göreceğiz. Buralarda çalıştırılan özel güvenlik işçilerinin ise hangi referanslarla seçildiğini bilmek içinse kahin olmaya sektörde çalışma yapmaya gerek yok gibi. Şirketlerin hemen hepsinin sahibi kontrgerilla faaliyeti içinde bir şekilde bulunmuş, müdürleri emekli albay ya da komiser en kötü asker kökenli bir rütbeli, çalıştırılan işçiler ise AKP teşkilatları/Ülkü Ocakları referansıyla alınmış işçiler. Bu sektör özellikle düşük gelir ve eğitim grubundaki AKP’liler için il ve ilçelerde bir iş kapısı ve ihtiyaç duyulduğunda hazır kıta milis gücü olarak kullanabilecek. Ayrıca bu kendisine yakın firmalara kaynak transferi sağlamak için de kullandığı bilinmekte.
Bu tasarıyla özel güvenlikçiler neredeyse devletin resmi kolluk gücü olan polis ve jandarma kadar yasal yetkilere kavuşuyor. Tasarıya göre, özel güvenlik görevlilerinin üst ve eşyalara ilişkin elektronik cihazla kontrol etme yetkisinin yanı sıra, kimlik kontrolü, araçlara ait trafik belgelerini kontrol etmeye de yetkileri olacak. Görevliler, ayrıca mahsus olmayan görev alanında trafiği düzenleme de yetkisine de sahip olacak.
Vali ya da kaymakama göre stratejik yer ve tesisler belirlenecek
Ayrıca tasarıya göre, milli güvenlik, ülke ekonomisi veya toplum hayatı bakımından olumsuz sonuçlar doğurabilecek askeri olmayan kamu ve özel kuruluşlara ait yer ve tesisler “stratejik yer ve tesis” kabul edilecek. Nükleer tesis, hava meydanı, liman gibi yerler ile spor müsabakalarının, konserlerin ve önemli etkinliklerin yapıldığı yerler bu tasarıyla vali veya kaymakam tarafından “stratejik yer ve tesis” ilan edildiğinde bu yerlerin güvenliğinde özel güvenlik şirketleri de artık kullanılabilecek. Hal böyleyken yeni düzenleme ile özel güvenliklere verilecek jandarma-polis yetkilerinin ne için kullanılacağı da açık hale geliyor aslında. Mesela grev ya da direniş çadırları stratejik tesis sayılabilir mi? Ya da Cengiz İnşaatın Cerattepe’deki talan projesi stratejik yer sayılacak mı? Ya da bir herhangi basın açıklamasının yapılacağı yer kaymakamın önerisi valinin oluruyla stratejik yer olacak mı? Cevap bizce açık. Sermaye için orada eylem yapmak, direniş çadırı kurmak maden araması yapmak ne stratejik ise kaymakamın valinin vereceği karar da o kadar stratejik olacak. Bu stratejik yerlerde hangi eğitimleri almış özel güvenlik görevlilerinin görevlendirileceği ise belli.
Eğitimli sürekli göreve hazır cihatçılar
Tasarıyla ayrıca özel güvenlik görevlilerinde aranacak şartlar arasında yer alan “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma” şartının da kaldırılması gündemde. Böylelikle Türkiye’de sayıları ve etkileri hiç de az olmayan yabancı uyruklu cihatçıların kolluk gücü olarak kullanılmasının önünü de açacak.
Tasarıyı hazırlayanlar dışında tasarıya sevinenler de var
Özel Güvenlik Hizmetleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Gökhan Arıkan (SGA Holding Yönetim Kurulu Başkanı) yasa tasarısının kendilerini memnun ettiğini ancak eksikliklerin olduğunu ifade ediyor. Tasarının 8. maddesinde yer alan “Koruma ve güvenlik hizmetinde kullanılacak silah ve teçhizat güvenlik izni alan kişi, kurum veya kuruluş tarafından temin edilir” maddesine “hizmetin etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için gerekli silah ve teçhizatın özel güvenlik şirketi bünyesinde bulundurulması” ibaresinin eklenmesini istiyor. Böylelikle özel güvenlik şirketi bağlı olduğu kurumdan izin almaksızın silahını halka karşı grevdeki, direnişteki işçiye karşı kullanmakta sakınca olmadığını ifade ediyor[6].
Bu duvarı direnerek ve örgütlenerek yıkacağız
Özel güvenliklere getirilecek olan bu yeni yetkilere ancak; özel güvenlik terörüne, özel güvenlik işçilerini devletin kolluk gücüne dönüştürmeye çalışan AKP/Saray iktidarına toplumsal muhalefetin bütün güçleriyle direnerek karşı çıkabiliriz.
Özel güvenlik işçilerine (kendilerini paramiliter/kontra-gerillanın tetikçisi olarak görenler dışındakilere) işçi sınıfının bir parçası olduğu fikriyle yaklaşıp başta insanca yaşam-güvenceli çalışma hakkı olmak üzere özgün talepleriyle örgütlemek bu tasarıya karşı çıkışının bir başka ayağını oluşturuyor.
Uzun lafın kısası özel güvenlik işçilerini nasıl ki AKP kendi milis-cihatçı gücü olarak, sermaye ise devletten aldığı yetkilerle silahlı kolluk gücü olarak kullanıyorsa/kullanma niyetindeyse özel güvenlik işçilerinin örgütlenmesini önümüze hedef olarak koyduysak bu AKP’nin bu niyetinin karşısına örgütlenme stratejileri ve pratikleri koymak zorundayız. Ancak böylelikle AKP’nin bizlere biçtiği sürekli bombalara şiddete dayalı rejiminin üstesinden gelebiliriz.
[1] http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/168967/_Ozel_Guvenlik__3_Milyara_Kosuyor.html
[2] http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/melih-gokcekin-guvenlikcileri-808371/
[3] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/538545/Cerattepe_de_Cengiz_insaat_a_silahli_koruma.html
[4] http://sendika10.org/2007/09/irakta-olum-kusan-hayalet-ordu-ozel-guvenlik-sirketleri-iha/
[5] http://www.aktuel.com.tr/ozel/2013/12/13/ortadogunun-modern-lejyonerleri775
[6] http://www.milliyet.com.tr/ozel-guvenlik-sektorunde-yeni-yasa-mutlulugu-izmir-yerelhaber-1432629/
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.