RTE’nin Gezi zamanında sıkça kullandığı “benim esnafım Alperen’dir, ne yapması gerektiğini bilir” sözleri boşuna değildir. Dün, oyun veya değil (bana göre değil), bu kesimler tanka ve askere karşı sokağa çıkma cesareti göstermişlerdir. TV’lerde gördüğümüz görüntüler ise sıcak çatışmalarda ve kitlelerin yönlendirilmesinde İBDA militanlarının direkt rol aldıklarıdır Soru ile başlayayım: Siz hiç Yavuz Sultan Selim ile […]
RTE’nin Gezi zamanında sıkça kullandığı “benim esnafım Alperen’dir, ne yapması gerektiğini bilir” sözleri boşuna değildir. Dün, oyun veya değil (bana göre değil), bu kesimler tanka ve askere karşı sokağa çıkma cesareti göstermişlerdir. TV’lerde gördüğümüz görüntüler ise sıcak çatışmalarda ve kitlelerin yönlendirilmesinde İBDA militanlarının direkt rol aldıklarıdır
Soru ile başlayayım: Siz hiç Yavuz Sultan Selim ile başlayıp Nakşibendi Kaşgarlı Dergâhı’nda şekillenen (bu arada Nakşi ve Bektaşi arasındaki ince çizgi, benzerlik ve savaş için Sendika.Org’taki Tarikatlar ekseninde Ortadoğu çatışmaları: Bektaşilik ve Nakşibendilik [1]), Seyyid soyu olan Arvasi etrafında fikri vücud bulan, Necip Fazıl Kısakürek (Üstad) ile ideolojik altyapısı oluşturulan, Salih Mirzabeyoğlu ile İslami Büyük Doğu Akıncıları-Cephesi (İBDA-C) ile politik-askeri (Çayan’ın PASS’ı kopyalanmıştır) partisi-cephesi kurulmuş Büyük Doğu idealini duydunuz mu bilmiyorum [2, 3].
Bu ideal Truva’dan günümüze, ama esas olarak Türkler’in Anadolu’ya girişi ve İslam’ın bayraktarlığını yapmaya başlamalarıyla Doğu-Batı Savaşı/Çatışması şeklinde uzanmıştır. Nihai hedef, içerisinde farklı millet ve dillerden (Türk, Kürd, Arap, Laz, Çerkes, Çeçen unsurları başta olmak üzere Rum, Ermeni, Süryani, Bulgar, Sırp) ama İslam bayrağı altında, eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyası artı İran, Hindistan, Kafkasya ve Orta Asya topraklarının birleşimini ve İstanbul başkentli Türk milletinin merkezinde olduğu sınıfsız bir devlet kurmaktır. Detaylı bilgi için Büyük Doğu Yayınları’na, Necip Fazıl kitaplarına vesaire bakabilirsiniz [2, 3]. Biz konuya dönelim. Herkesin bildiği üzere RTE Üstad’dan alıntı sıkça yapar ve Büyük Doğu yolunda yürüdüğünü açıkça ifade eder. Salih Mirzabeyoğlu biliyorsunuz Kumandan olarak anılır. 22 Temmuz 2014 tarihinde cezaevinden çıkar çıkmaz ise RTE ile görüşmüştür [4]. Bu olaydan kısa bir süre önce ise İBDA-C’nin yayın organlarından birisi olan Adımlar Dergisi (diğeri Baran Dergisi) binasında bir IŞİD militanı, bir ülkücü, BBP’liler, Hüda-Par’lılar ve İBDA’cıların katılımıyla bir toplantı düzenlendi [5]. Bu toplantıda “Ateş sıçrayacak. Saha eğitimi alanlar Türkiye’ye gelecek. 10 binlerle ifade edilen rakamlar. İşler farklı mecralara gidecek” sözleriyle cihadı Türkiye’ye taşıma planlarını açıkça dile getirilirken, Türkiye’de “silahlı mücadele” birikimi olan tek yapının İBDA-C olduğu vurgulandı [6]. Bu toplantıdan tam bir sene sonra Adımlar Dergisi Halk Savunma Birliği (HSB) denilen daha önce duyulmamış bir örgüt tarafından bombalandı ve bir kişi öldü, üç kişi yaralandı [7]. Sonra Kumandan içeriden çıktı. Aynı yıl FETÖ yapılanmasına karşı operasyonlar hız kesmeden devam etti. Herkesin bildiği bu bölüme özet geçmek gerekirse Fetullah Gülen CIA tarafından parlatılmış, bölgedeki İslam’ı şekillendirip “uluslararası sermaye güçlerine” angaje edilmesini sağlayan, 60’lı yıllarda “Komünizmle Mücadele Dernekleri” kurucusu ve finansörü, Graham Fuller’in sıkı dostu, Vatikan ile ortak çalışmalar yapmış, 80’de darbeyi yapan ABD’nin “bizim çocuklarını” yetiştirmiş bir isimdir [8-12]. Geleneksel derin devletimizin, ABD ve NATO ile bağlarını koparmak istemesi ile belki de tezgâhlanan bir Ergenekon Davaları/Dalgaları sonrası yargıdaki ve bürokrasideki unsurları su yüzüne çıkmış ve Ergenekon’un aklanması sonrası hepsi içeri alınmışlardır. Ordu’daki son kalan unsurlar ise geçen Cuma günü başlayan ve Cumartesi sabahında son bulan “Darbe Kalkışması” sonrası tamamen temizlenecek gibi görünüyor. Bu açıdan bakıldığında devletin kendi içinde ve uluslararası arenada büyük bir mücadele/savaş yürüttüğü görülebilir. Kemal Okuyan’ın (ki kendisi uzunca süredir darbe uyarısı yapmaktaydı) RTE’nin uçağı havadayken Yunanistan’a sığınma talebi iddiası, Robert Fisk’in daha bu sabah bu durumu “ABD destekli bir darbe olacaktı ama başarılı olamayacağı görülünce ABD ve AB desteğini hızla çekti ama birkaç ay ya da yıl içerisinde yeni bir darbeye hazır olunması gerektiğini” belirtmesi böyle bir savaşın/mücadelenin var olduğuna işaret ediyor sanıyorum [13, 14]. Yurtsever bütün kesimler “normal şartlar altında” böyle bir mücadelenin varlığında hem darbeye hem de yabancı güçlerin müdahalesine karşı pek tabi ki duracaktır. Fakat bu “normal şartlar” bizleri, özellikle kapsamayan, yukarıda belirttiğim kesimler ile yürütülmek istenen, Anadolu ve geleneksel sermaye ile barışık koşullardır. RTE’nin Gezi zamanında sıkça kullandığı “benim esnafım Alperen’dir, ne yapması gerektiğini bilir” sözleri boşuna değildir. Dün, oyun veya değil (bana göre değil), bu kesimler tanka ve askere karşı sokağa çıkma cesareti göstermişlerdir. TV’lerde gördüğümüz görüntüler ise sıcak çatışmalarda ve kitlelerin yönlendirilmesinde İBDA militanlarının direkt rol aldıklarıdır.
İster çok iyi kurgulanmış, aktörlerinin gerçekten bir “darbe”ye inandırılmış, uğrunda kayıp verilen ve oyuncuları en son yazımda da belirttiğim gibi ulusalcı, milliyetçi ve İslamcı kesimlerin olduğu bir senaryo olsun, isterse bir kalkışma olsun bundan sonra olacaklar yoğunlaşmış emek düşmanı bir birikim olacaktır. Öyle ki, emarelerini hızlıca gördük. Artık sahaya inme korkusunu aşmış bir güruh var karşımızda. Bu dinci-faşist birikim sol-Alevi-öteki olan, aydın, demokrat, ilerici bütün kurum, kuruluş ve mahalleleri hedef alacaktır dediğimizden kısa bir süre sonra haberler gelmeye başladı. Gazi mahallesinde İslamcı çetelerden saldırı silahlı çatışma, Ankara’da mültecilerin kaldığı yerlere saldırı, Ankara Tuzluçayır’da saldırıya hazırlanan polis, İstanbul Sarıgazi Demokrasi Caddesi’nde ırkçı güruhlar ve çatışma, Kadıköy Moda sahilinde alkol içenlere saldırı iddiası, Nurtepe’de dinci-faşistler ve polisle silahlı çatışma, Taksim’de İbrahimağa cemaati ve tekbir sesleri…
Bu darbe girişimi dışında son gelişmeleri de göz önünde tutarsak diyebiliriz ki, Fransa ve Türkiye saldırıları sadece tesadüf değildir ve doğrudan Cumhuriyet ve kazanılmış hakların kısıtlanması için hedef seçilmiş eylemlerdir. Yabancı mühendis çalışmasının önünün açılması, işverenlerle yeni mutabakatların imzalanması, 5 milyon taze kan diyerek yeni işsizlerin yaratılacağı bir ortamda, çalışma şartları daha da sertleşecektir. Dolayısıyla yukarıda saydığım birikimin RTE’nin ve sermayenin istediği seviyeye vardığı an aydınlara, ilericilere ve DKÖ’lere ve hak mücadelesi veren tüm kurum ve kuruluşlara daha büyük bir şiddetle ve artık devletin yedeklendiği güçler tarafından (paramiliter yapılar) gerçekleştirilmesi kaçınılmazdır. 15 Temmuz tarihi darbe olsun veya olmasın, iyiye gitmeyecek bir milattır. Bundan dolayı içeriden ve dışarıdan darbeye, darbeye giden yolda iç ve sıcak çatışmalara, çalışma yaşamında daha ağır koşullara hazır olmak durumundayız. Fakat unutulmamalıdır ki, devrimciler iki taraftan birini tutmak zorunda değildir. Bizler çimen değiliz ve filler tepişirken ezilmemeli, kendi sathımızı belirleyip mücadeleyi arttırmak yükümlülüğündeyiz.
[1] Aydın Şelte, Tarikatlar ekseninde Ortadoğu çatışmaları: Bektaşilik ve Nakşibendilik, 17 Haziran 2014
[2] Necip Fazıl Kısakürek, İdeolecya Örgüsü, 14. baskı, Büyük Doğu yay., 2014
[3] Salih Mirzabeyoğlu, Başyücelik Devleti & Yeni Dünya Düzeni, 3. baskı, İBDA yay., 2015
[4] http://www.hurriyet.com.tr/mirzabeyoglu-ile-erdogandan-surpriz-gorusme-27686597
[5] http://ilerihaber.org/istanbulda-isidcilerden-ic-savas-toplantisi/3807/
[6] http://www.insanhaber.com/guncel/istanbulda-isidcilerden-ic-savas-toplantisi-47888
[7] http://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/adimlar-dergisi-saldirisini-o-orgut-ustlendi-784016/
[8] Graham Fuller, Siyasal İslam’ın geleceği, Timaş yay., 2004
[9] Nevval Sevindi, Fetullah Gülen ile Global Hoşgörü ve New York Sohbeti, Timaş yay., 2002
[10] M. Emin Değer, Bir Cumhuriyet Düşmanının Portesi, Cumhuriyet Kitapları, 2000
[11] Fetullah Gülen, Papa’ya Mektup, 09 Şubat 1998
[12] Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında, 28. baskı, Ulus Dağı yay., 2011
[14] http://www.birgun.net/haber-detay/robert-fisk-darbe-bir-sonraki-darbeye-kadar-engellendi-120245.html
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.