Kapitalizmde artık iyice hızlanan sermaye yıkımına yakın zamanda Twitter da maruz kalacağa benziyor. Bir şirket dört yıldır sürekli zarar yazıyorsa ve geleceğe dair beklentiler de kuvvetli değilse, kısa vadeli getiri peşinde koşan sermayenin sabrı bir noktada tükenecektir; çünkü uzun vadede kim öle, kim kala… Kapitalist yaratıcı yıkım iş başında… Kodak, Sears, New York Times, Compaq, […]
Kapitalizmde artık iyice hızlanan sermaye yıkımına yakın zamanda Twitter da maruz kalacağa benziyor. Bir şirket dört yıldır sürekli zarar yazıyorsa ve geleceğe dair beklentiler de kuvvetli değilse, kısa vadeli getiri peşinde koşan sermayenin sabrı bir noktada tükenecektir; çünkü uzun vadede kim öle, kim kala…
Kapitalist yaratıcı yıkım iş başında… Kodak, Sears, New York Times, Compaq, Radioshack, Wendy’s ve McDonald’s başta olmak üzere pek çok büyük şirketin zor zamanlar yaşadığını biliyoruz. Bunların çoğu ya iflas başvurusunda bulundu ya el değiştirdi ya da küçülerek sermayedarlarına zarar yazdırdı. Şimdi bu furyaya sosyal medya devi Twitter da katılıyor.
2006 yılında kurulan Twitter, yıllar içinde kullanıcı sayısını hızla arttırarak 2016 yılında 1,3 milyara ulaştırdı ki bu da yaklaşık olarak dünyadaki her beş kişiden biri Twitter kullanıcı demek. Fakat bu şişirme bir rakam çünkü sadece 120 milyon kullanıcı her gün Twitter’e giriş yapıyor, yani yaklaşık 10 kayıtlı kullanıcıdan biri. Ayda en az bir kere girenlerin sayısı ise 320 milyon civarında. Ayda bir bile girmeyen kullanıcıları da zaten boş verin gitsin. Mesela geçtiğimiz yıl boyunca kullanıcıların yüzde 44’ü tek bir tweet dahi atmamış.
2015 ve 2016 yılı istatistikleri Twitter’in hem kullanıcı sayısında hem de günlük atılan tweet sayısında bir doygunluğa ulaştığını gösteriyor. Aylık aktif kullanıcı sayısını gösteren yukarıdaki tabloda gördüğünüz gibi kullanıcı sayısında büyüme durmuş durumda. Günlük atılan ortalama tweet sayısı da son üç yıldır 500 milyon seviyesinden 600 milyona bir türlü çıkamadı. Rakamlar büyük; milyarlardan, milyonlardan bahsediyoruz ama aslında hem aktif kullanıcı sayısı hem de günlük atılan tweet sayıları şirketi büyütecek seviyelerin çok gerisinde. Bu duraklama şirketin net gelirlerine de yansımış durumda; zira, aşağıdaki tabloda da görüldüğü üzere, şirket son 4 yıldır silme zarar yazıyor (mavi çubuklar, her bir çeyrek için).
Kullanıcı sayısındaki duraklama, günlük atılan tweet’lerin yerinde sayması, dört yıldır şirketin sürekli zarar yazıyor olması geleceğe dair beklentileri de zayıflatarak Twitter’in hisse değerlerini etkiliyor. Aşağıdaki grafikte koyu mavi çizgiyle gösterilen S&P 500 endeks değerinin son bir yıldır, hiç büyümeden, dümdüz gittiğini görüyoruz. Bu demektir ki Amerika ve dünya ekonomisinde durağanlık sürmeye devam ediyor. Fakat Twitter bu durağanlığı bile takip edememiş. Şirketin NYSE’deki kağıdı (açık mavi çizgi) yatırımcılarına son bir yılda yüzde 60 kaybettirmiş. 2013 senesinde halka açıldığında Twitter’in hissesi 44,9 dolardan satışa çıkmış, ilk birkaç ayda gelen yüksek talep sonrası bu rakam 73,31 dolara çıkarak zirve yapmıştı. 2014 yılından sonra bir daha bu seviyeleri yakalayamayan Twitter hisselerinin bugünkü değeri, gelmiş geçmiş en düşük seviye olan, 15 dolar civarında. Yani bugüne kadar elinde Twitter hissesi olan istisnasız herkes zarar etmiş durumda. Bu müthiş bir çöküştür…
Rakamlar yalan söylemez. Twitter, sanayi şirketlerine kıyasla, kurulum ve marjinal işletme maliyeti düşük bir şirket olduğu için sanki fazla sorun yokmuş gibi işlemeye devam ediyor, ancak yukarıdaki veriler gösteriyor ki işler hiç de yolunda değil. Kapitalizmde artık iyice hızlanan sermaye yıkımına yakın zamanda Twitter da maruz kalacağa benziyor. Sonuçta bu yatırımları yapan sermayedarlar zarar değil kâr bekliyorlar. Pekâlâ gelecekteki büyük kâr potansiyeli için şimdilik biraz zarar etmeyi göze alabilirler fakat bir şirket dört yıldır sürekli zarar yazıyorsa ve geleceğe dair beklentiler de kuvvetli değilse, kısa vadeli getiri peşinde koşan sermayenin sabrı bir noktada tükenecektir; çünkü uzun vadede kim öle, kim kala…
Bu gibi şirket krizleri beraberinde CEO değişikliği ve sunulan hizmette bazı yenilikler getirir. Ancak yeni CEO’nun 140 karakter sınırlamasını kaldırma politikasının yeterli olacağını sanmıyorum. Zira kullanıcılar karakter sınırını ‘flood’ yaparak ya da uzun bir yazıyı fotoğraflayarak zaten geçiyorlardı. Mesele karakter sınırlamasından ziyade bir iş modeli sorunu. Twitter, yaptığı reklam ve pazarlama harcamalarının karşılığını bir türlü alamıyor. Gazeteciler, ünlüler, ve siyasetçiler için ideal bir ortam olsa da iş monetizasyona geldiğinde Twitter çuvallıyor. Sponsorlu tweetler, sponsorlu TT’ler, ve sponsorlu hesaplar beklenen hasılatları getirmiyor. Facebook, Instagram, Snapchat, Swarm, LinkedIn, Pinterest vesaire derken insanların belli bir enerjileri var; bütün bu uygulamaların hepsine zaman ve para harcamak zor. Birileri bu rekabette ezilecek. Üstüne üstlük bazı ülkelerde Twitter’a erişimin yasaklanması ve reklam tweet’lerine vergiler gelmesi zaten yavaş damlayan musluğu iyice kısıyor.
Uzun vadeli beklentiler borsada fiyatlanır. Yani borsa fiyatı, şirketlerin bugünkü statik durumunu değil, piyasa oyuncularının o şirketin gelecekteki kârlılığının ve net gelir akışının bugüne indirgenmiş beklenti değerini yansıtır. Dolayısıyla borsa fiyatının seküler olarak düşüyor olması aslında Twitter’in sadece bugün zarar ediyor olmasından değil, piyasa oyuncularına yakın gelecek için ikna edici bir çıkış satamıyor olmasından kaynaklanıyor. Zaten Amerikan bir finansal araştırma şirketi olan, Money Morning 2020 yılına kadar batacak 4 büyük şirketten birinin Twitter olacağını öngörüyor (diğerleri Blackberry, Avon ve Big Lots).
Abartıldığını düşünüyor olabilirsiniz ama bir döneme damgasını vuran MSN Messenger, ICQ, mIRC vesaire gibi uygulamalar bugün ya yoklar ya da varla yok arası bir yerdeler. Twitter, hiç çaktırmasa da, ciddi sıkıntılar yaşıyor. Çok değil birkaç sene içinde sosyal medya guruları ilham dolu sözlerini bambaşka bir platformdan paylaşmak zorunda kalabilirler.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.